Müzik, çoğu zaman modanın en çok etkilendiği sanat dallarından biri olmuştur. Müzisyenler, moda trendlerinin ortaya çıkmasında çoğunlukla bir imza bırakmışlardır. Kimi zaman kendi başlarına birer moda akımına da yol açmışlardır. Led Zeppelin, Rainbow ve Camel gibi rock grubunu dinleyerek büyüdüm. Madonna, Michael Jackson gibi pop idollerini de dinledim. Aslında iyi olan ne ise, birçoğumuz gibi ben de o tarihlerde müzik piyasasını çok yakından takip ettim. Hâlâ da 80-90’larda yapılan şarkıları ve bu şarkıların coverlarını büyük hayranlıkla dinlerim. O zamanlar bir başkaydı sanki yapılan şarkılar. Şu günlerde Rap ve R&B’nin her yanımızı bu kadar sarmasından pek haz ettiğim de söylenemez. Kim bilebilirdi ki bu türlerin bu kadar yükseleceğini?
Ancak 90’ların başında beklenmedik bir şey olmuştu. Seattle’dan genç, kaybeden görünümlü bir genç ve iki arkadaşı bir araya gelerek, tıpkı Led Zeppelin, Deep Purple gibi gruplarda olduğu gibi mikser kullanmadan deneysel rock müzik yapmaya başladı. Kurt Cobain, Dave Grohl, Krist Novoselic... Bu üçlü, ilk albümleri olan Bleach’i 1989’da çıkarttı. Ama asıl büyük çıkışları ve Michael Jackson’ın “Bad” albümünden daha çok satan albümleri Nevermind sonrası oldu. “Billboard 200 number-one” albüm listesinde Michael Jackson’ın milyon dolarlık albümünü tahtından indirmeyi başardılar.Albümün hit parçası “Smells Like Teen Spirit” rock dünyasında çığır açtı, yani Grunge’ın marşı olarak kabul gördü. Ayrıca dev bir hayran kitlesine sahip oldular ve kısa zamanda bu eser dünyanın en iyi şarkılarından biri haline geldi. 4/4’lük ritim kalıplarıyla, yalın fakat akılda yer tutan melodileriyle ve vurucu sözleriyle kendine özgün bir tarz oluşturdu.
Aslında tanıdık olduğumuz, biraz kulaklarımızda aşına olduğumuz bir müzikti. Ama sözleri, beyni uyuşmuş, kaybeden bir söz yazarındandı. Haliyle bu kopuk kopuk cümlelerle yazılan şarkı sözleri ve dinleyicide karmaşa yaratan ruh haliyle Grunge’ın ta kendisi oldu. 1980’lerin sonu 1990’ların başında popüler olan grunge akımı, 1991 ve 1994 yılları arasında en yüksek popülariteye ulaştı. Hal böyle olunca grunge giyim tarzı da hepimizin üstüne yapıştı. Yırtık ve yamalı kotlar, oduncu gömlekleri ve sarkık kollu hırkalar bir tarz olarak sokakları ele geçirdi. Düzgün ve uyumlu giyimin aksine, dağınık olmak tercih edildi. Oduncu gömleği grunge giyiminin temel taşı oldu.
Grunge’ın yükselişi ise Nirvana ile oldu ve dağılmasıyla da düşüşe geçti. Cobain’in ölümünden sonra grunge dönemi bitti ve post grunge dönemi başladı. Stilsiz, her şeye karşı, içine kapanık gençlerin kendilerini ifade edebilmesi için Nirvana’nın müzikleri kadar tişörtleri de harika bir dışa vurumdu. Nirvana’nın yıllar sonra youtube’tan sadece konser kayıtlarını izlemek bile keyifli. Hatta şu an yazımı yazarken, o muhteşem şarkıları ilk günkü kadar keyifle dinliyorum.