Lady Gaga İstanbul’u öyle ya da böyle salladı. Kim ne derse desin, bir süre daha ardından konuşulmaya devam edilecek. Performansından şovlarına, kıyafetlerine kadar... Zaten daha gelmeden uzun süre önce gündeme oturmuştu. Dört gün boyunca da attığı her adım konuşuldu.
Uçaktan iner inmez kıyafeti konuşuldu. Otelindeki hediyeler, sosyal medya üzerinden paylaştığı teşekkür fotoğrafları konuşuldu. Ertesi gün ekibi ile çıktığı tekne turu konuşuldu. Hatta yanında gezdirdiği erkek siyahi dansçısının kadın elbisesi giyip topuklu ayakkabıları ile endam etmesini de gündeme soktu. Köpeği “Miss Asia” ve Nişantaşı’nda her yerinin kapalı olduğu, başının sıkı sıkı kapandığı tur atma kıyafeti konuşuldu. “Çok baskı altında kaldığından kapanmıştır“ falan da dendi. Hadi canım!
Türkiye’ye gelip hamam sefası yapacağı haberini takımının değil de, bizim organizasyon ekibinin çıkardığı gözden kaçmadı bu arada. Metallica ülkemize geldiğinde yaşanan aklıma geldi: Her gelen dünya starının kulis istekleri merak edilir ve organizatörler haber yapmak isteyen gazeteciler tarafından bu konuda sıkıştırılır. Metallica, İstanbul’a geldiğinde olan da şöyle... Baskı altında kalan organizatör, artık ne diyeceğini bilememiş. Sözleşme gereği açıklama yapması da yasak. O da aklına gelen ilk şeyi gazetecilere söylemiş; “Dondurulmuş bezelye istediler...” Ertesi gün tüm gazetelerde boy boy manşet olmuştu tabii. Bu kuliste de neler olduğunu merak ettik. İşte bazı öğrendiklerimiz...
- Kuliste 50 kiloluk kocaman bir oksijen tüpü varmış. Kostüm değiştirmeye girdiğinde, ekip onu giydirirken, o da oksijen çekiyormuş. Sesi açılsın, daha enerjik olsun diye.
- Kulise yüzlerce beyaz gül istemiş. Gülleri dikenlerinden, yapraklarından ayırsın diye, çiçekçiden özel bir adam tutulmuş.
- Dilimlenmiş Hindistan cevizi istemiş. İçindeki suyunu da içmesi için hazırlanmasını... Buradakiler tabii taze değil. İthal olduğu söylenmesine karşın, üstelemiş. Zorlu Center’dan 32 adet Hindistan cevizi alınmış. Bad Romance şarkısı eşliğinde sahnede izleyenlerin önünde çırılçıplak soyunup giyinirken, tadını beğenmeyip yere tükürdüğü, ardından da başından döktüğü bu Hindistan cevizi suyuymuş.
Gelelim konsere...
- You and I’da “my cool Nebraska guy” yerine “my cool Istanbul guy” dedi ve sonrasında hep Nebraska’yı İstanbul olarak değiştirdi. Ki bu sonlara doğru çok sıkıcı olmaya başladı. Birçok şarkısının belli bölümlerini de İstanbul diye değiştirdi. Madonna gibi bir Türk bayrağı ile işi noktalayabilirdi.
- “Dünyanın her yerine gidiyorum. Gay olmanın zor olduğu yerler var. Bazı yerlerde bana ‘Söylediğin sözlere dikkat et!’ diyorlar. Ama onların ne dediği benim umurumda değil” sözlerini samimi bulduk mu peki? Hayır!
- Oysa, Dubai konserinde, “Ben buradaki kültüre saygı duyuyorum ve bu şovum buradaki bütün fanlarıma ‘uygun’ olacaktır” demiş, şovunda ve kıyafetlerinde değişiklikler yapmış. Muhafazakâr zihniyete boyun eğmişti.
- Madonna son konserinde Lady Gaga şarkısının introsunu çaldırır. Seyirciler Gaga şarkısını söyleyeceğini zanneder. O ise “She is not me“ şarkısına başlar. Haklı. Madonna olmak kolay değil. Gaga’nın sesi ve performansına diyeceğimiz yok. Gaylere oynamak, Türklere övgü yağdırmak, sahneye seyirci almak gibi raconu eskimiş hallere artık kanmıyoruz. Çıtayı yüzyılın ötesine taşıyıp muhteşem bir sahne şovu yapan Madonna’yı seyretmiş şanslı insanlardan olan bizler, tabii ki kıyasladığımızdan, çok da mutlu ayrılamadık konserden. Yine de iyi ki geldin canavarların annesi. İyi ki varsın...