Eski şarkılara nur yağıyor. Devir “ cover devri”. Albüm hazırlayan sanatçılar, çalışmalarında bir cover şarkıya muhakkak yer veriyor. Dünyada da örnekleri var. Eski şarkılar listelere bir sıfır önceden girme şansına sahip. Neredeyse artık bu iş olmazsa olmaz duruma dönüştü. Arşivlerde okunmamış şarkı kaldı mı, bilmiyorum. Sanatçılar şarkıların telif hakkını nasıl alırız, nasıl yaparız peşindeler. Kulaklarımızda yer etmiş, dilimize çoktan dolanıp, hatta bazen unuttuğumuz bu şarkılar, özellikle gece eğlenirken dinlenince, eşlik etmede kolaylık sağlıyor. Riski var mı? Var tabii kiÖ Zor iş. En sevdiğini değil, sana en yakışanı bulacaksın. Eskisini unutturmak zor, yenisini sevdirmek daha da zor. Bunu başaracaksın.
Alkışlanacaksın.
Kıyaslama muhakkak yapılıyor. Herkesin bu konuda bir şekilde bir fikri var. Müzik eleştirmeni gibi sert yorumlar yapanları da duyuyorsunuz. Alt yapılar, ses uyumu, seslendirenin kariyeri... Eleştiriye hedef olmamak neredeyse olanaksız.
( Cover kelimesi müzikte “cover versiyon, cover parça” gibi kavramlarla kullanılıyor ve “popüler eski bir parçanın, yeni teknolojik aletler, enstrümanlar ve farklı bir sanatçı ile tekrar yorumlanmasına deniyor...)
Şu günlerde, özellikle yeni çıkan albümlerin bir çoğu, bir iki şarkı yerine, tamamı eski şarkılardan yapılıyor. Ata Demirer, Yasemin Yalçın albümleri mesela. Tabii asli işleri oyunculuk olduğu için, bir ikinci iş torpillerinden yararlanmaları pek de yadırganmıyor.
Aslında bu yaz esas cover çalışmalarda en çok dikkat çeken, Ajda Pekkan & Muazzez Abacı 2014 albümü. 2 CD 21 unutulmaz parçadan oluşan düet, tam arşivlik bir çalışma olmuş.
Bu yazın bana göre en keyifli coverları ise şunlar: