Zalımsın zaman

"Anna Karenina'yı taklit ediyor zaman,

Atıyor kendini raylara.

Neden her aşk

Bir kadının cenazesini kaldırır mutlaka?" -Didem Madak

Altı ay geçmiş...

Tam altı ay.

184 gün. 4416 saat. 264960 dakika.

72 hayal kırıklığı. 18 uzun yol. 26 cenaze.

Sayısı hesaplanamayacak kadar çok komiser dublesi rakı.

Üstüne su gibi içilen cin-tonikler.

Böğürerek söylenen şarkılar...

200 promilden sonra herkesin çok güzel, herkesin çok sevilesi geldiği geceler.

Neyse ki çevirmeye takılmadan atlatılan trafik kontrolleri.

Sabahında hiçbir şey hatırlamıyorsun şükür ki...

Verilen ve tutulmayan sözlerin hepsi unutulup gidiyor böylece...

Günün sonunda hayatın matematiğe uymadığının ispatı altı ay geçmiş oluyor.

İyi kötü her duyguyu parlatıp rafa koymayı bilmesen, ziyan oldu sanırsın.

Öyle boş bazen.

Neyse ki iyi bir sanatçıysan, yaşadıklarından işe yarar ne varsa koparıp alırsın.

Gün geliyor, söyleyecek söz bitiyor.

Bir daha konuşamayacağım sanıyorsun.

Kalbin mesela kırılma haddi diye bir şey var.

O bile doluyor, bir daha asla kırılmam sanıyorsun.

Haberin Devamı

Ama daha da fenası, bir daha asla sevemeyecekmişsin gibi hissettiğin anlar var.

Şu tarih milattır, daha da tillahına güvenmem dediğin günler var.

Zaman hızla geçerken, kendine arka arkaya verdiğin sözler var.

Çoğunu tutacağını sanıyorsun...

Hiçbirini tutamıyorsun.

Sözün devamı geliyor.

Yeni cümleler kuruyorsun.

Kalbin iyileşme süresi var.

Yeniden kırılmaya, kırmaya başlıyorsun.

Sevemeyeceğine tam ikna etmişken sen kendini, bütün hikaye başa sarıyor...

Seve seve aynı hataları tekrarlamaya devam ediyorsun.

En olmayacak insanlarda sınıyorsun güvenini bir kez daha.

Ve kendine verdiğin sözlerin tamamı başa sarıyor.

Tutulamayanlar listesinde, tutunamayanların sözlerinin esamesi okunmuyor.

Zaman geçmiş.

Zaman geçiyor.

Bir şey söyleyeyim mi, zamanla geçiyor...

Ve benim geçen zamanla ilgili bildiğim bir tane şey var:

Nasıl geçerse geçsin,

Kaydettiği sürece, geçenin de gidenin de bir anlamı oluyor.

İhtiyaç anında camı kırıp kullanmak için.

Zaman geçiyor.

Tam altı ay geçmiş...

Ben burada yazmaya başlayalı.

Haberin Devamı

O arada geçip gidenler benimdir...

Hatırlamadığım anılar, unuttuğum anlar hariç.

Uzun lafın kısası bile bitmiş gibi hissediyorum bu aralar.

Sözün bittiği günler az konuşup çok yazıyorum.

Uyumadığım bütün uykuları uyuyor, az düşünüyorum.

Geldiği gibi geçiyor bazen zaman.

Geçsin de zaten.

Şairin dediği gibi beklemek üzerine felsefe kitabı yazarken kısa ömrümüz,

Bugün sözü kısa kesiyorum.

Muazzam bir hafta diliyorum.

Sevgiyle.

DİĞER YENİ YAZILAR