"Kendi yüceliğimize, aşkımızın yüceliğine o kadar ikna edilmişiz ki, kendimizden daha çok sevilmeye, tapılmaya değer bir şeyin olduğuna inanmaya bile tahammül edemiyoruz.
Tebrik kartları bize sürekli herkesin aşkı hak ettiğini söyler. Hayır. Herkes temiz suyu hak eder. Herkes her zaman aşkı hak etmez.” -Zadie Smith, İnci Gibi Dişler
Kimseyi üzmek istemiyorum, desem yalan olur.
İnsan üzülmeden öğrenemiyor.
O yüzden, üzüle üzüle öğreneceksiniz.
Ben de gerçeği laps diye yüzünüze vurup sizi üzmekten çekinmeyeceğim.
Benim görevim bu.
Gerçek böyledir...
Seni rahatlatır ama önce ananı ağlatır.
Belki de bu yüzden hepimiz, yalanları gerçeklere tercih ederiz.
Yalanlar hayatımızı kolaylaştırır.
Acımızı azaltır.
Ama bugün, o günde değiliz.
Bugün çirkin gerçeklerle yüzyüzeyiz.
Dünkü yazımdan sonra o kadar çok reaksiyon aldım ki...
Herkesin tek derdi Instagram profiline kimin baktığı olmuş belli.
Herkes kafayı başkalarının onları ne kadar önemsediğiyle bozmuş.
Şimdi size bu konuda bir iki şey söyleyeceğim...
Kendi öneminizi o kadar çok başkalarının sizi önemsemesine bağlıyorsunuz ki, o yaşadığınız hayat olmaktan çıkıyor bir süre sonra.
Ele geçiriliyorsunuz.
Kuşatılıyorunuz.
Başkalarının gözleri altında altın kafeslerde yaşıyorsunuz.
Sahip olmadığınız, ait olmadığınız şeylerin peşinde harcıyorsunuz günlerinizi.
Yaşıyor gibi görünüyor, yaşamıyor, büyük bir karın ağrısıyla sürükleniyorsunuz.
Artık silkelenin!
Instagram profilinize bakmış mı?
En son kim bakmış nasıl anlarsınız?
Önemli mi gerçekten?
O beklediğiniz kişi bakmamış bir kere.
Bakmıyor.
Bakmayacak.
Umurunda bile değilsiniz.
Siz kör duygularınızı kendi içinizde, kafanızda yaşar, bilerken, o başkasıyla hayatın keyfini sürüyor muhtemelen.
Sizi de sevmiyor.
Sevseydi arardı.
Önemsese görüşürdü.
Ayrıca o kadar takıyor ve aklınızdan çıkaramıyorsanız, o tükürdüğüm gururunuzu arkanıza alıp siz arayın.
En kötü denedim, elimden geleni yaptım, olmadı dersiniz.
"Elimden geleni yaptım, olmadı"nın verdiği gönül rahatlığını denemeden bilemezsiniz.
Size son bi sır vereyim:
İnsanlara ne kadar az tepeden bakarsanız, size yaptıkları madiliklerden o kadar az etkilenirsiniz.
Yani etrafınızdakilere had bildirip tepeden bakmak yerine onları da en az sizinle aynı seviyede görürseniz, kalbiniz daha az kırılır.
Çünkü insanı kendinden üstte gördüğünün değil, altta gördüğünün gideri-atarı-umursamazlığı daha çok üzer.
Ya kolay olanı seçip durduğunuz yerden aşağıdaki insanlarla ilgilenmeyin
Ya da ilgilendiğiniz insana en az kendiniz kadar değer verin.
Kimseyi anası bu dünyaya sizin egonuza kıyak çeksin, kaprislerinize tahammül etsin diye göndermedi.
Zaten siz de o kadar değerli değilsiniz.
Kimse o kadar değerli değil.
Profilinize bakmıyor ya...
Ah o bile bakmıyor ya...
O kim köpek, o bile sizinle ilgilenmiyor ya...
Tam da bu yüzden bakmıyor işte.
Siz ne zannettiniz?
Ve evet muhakkak ki bunu birhayli hak ettiniz.
Hayırlı günler.