"Herkes, her şey insanı bir yere götürüyor bu hayatta. Sen beni başkalarının ne düşündüğünü önemsemediğim bir noktaya götürdün."
Doğru olanı yaptığında sen üzülürsün yanlış olanı yaptığında başkaları.
Yani hayat şöyle bir karar verme yeri:
Herkes için en doğru olanı yapıp kendini mi üzeceksin
Yoksa topa gelişine vurup önüne ne çıkıyorsa devirecek misin?
Seçim senin.
İki türlü de dünya dönmeye devam edecek çünkü.
Asıl mesele senin günü nasıl döndürdüğün.
Bütün hayatın o bir kısa gün.
Öyle bak, öyle düşün, öyle yaşa.
Uzun vadeli planlarının yanında kısa vadeli hedeflerin olsun hep.
Bir B planın olsun.
Ve bence C, D, E...
Bugün ölsen bile yapmadığın hiçbir şey kalmamalı geri.
Yani şimdi ölsen, gözün açık gitmemeli.
Yarın ölmemek bir şans meselesi.
Çoktan seçmeli yollara girdiğinde neyi istediğini bilemeyecek olsan bile, neyi istemediğinden emin ol hep.
Ne hissettiğin konusunda kafan karışırsa, ne hissetmediğine danış.
Negatif görünen her şeyi, her durumu lehine çevir.
Yolunda gitmeyen şeylerden dersini çıkar, kendini geliştir.
Kimseye, yaptığın hiçbir şeye hata gözüyle bakma.
Her şey seni tamamlayan puzzle'ın bir parçası.
Onları bulup yerine koyman bile bir başarı.
Kaybettiğini sandığın anlarda aslında kazanmaya yeni başladığını aklından hiç çıkarma.
Herkes varoluşu kadar yaşar, kazanır, genişler.
Varlığının sınırlarını genişletmeden ilerleyemeyeceğini, yol alamayacağını unutma.
Daha çok öğrenmeyi, farklı yerlerden düşünmeyi ihmal etme.
Gözünü hiçbir şeye kapatma.
Kulaklarını hiçbir sese tıkama.
Asla asla deme.
Ve asla vazgeçme.
Bunca zamandır konuşuyoruz seninle
Ve ben bin keredir ısrarla söylüyorum...
Bu hayatta en iyiler değil, vazgeçmeyenler kazanır.
Vaz-geç-me.
Haftanın 5 parlayanı
1- BODRUM MASALI: Arkadaşlarımın işi diye demiyorum (ki bununla gurur duyuyorum) yaz sezonunda yayınlanmaya başlayan tek iyi dizi. Gencecik, adı duyulmamış oyuncuları ve çok iyi yazarların elinden çıkma senaryosuyla ilk bölümden fenomen oldu bile. Ben dahi iki kere izledim. Helal olsun Emre, helal olsun Başar. Bir yıldır uğraştılar ve ortaya bu işi çıkardılar. Geçen yaz Başar senaryonun ilk draftıno yazıp oyuncularla görüşmeye başlamıştı. Öyle uzun bir hazırlık aşaması. Siz düşünün.
2- ALPEREN DUYMAZ: Bodrum Masalı, genç oyunculara çok yarayacak başından belli. Alperen Duymaz çok iyi bir keşif. Acı Aşk'ta izleyip "Bu çocuk çok pis geliyor" demiştim. Bizimkiler de öyle düşünüp başrolü vermişler Alperen'e. Daha ilk bölümde çocuk sokakta yürüyemez hale gelmiş. Bütün Ankaralılığıyla mütevazı olmayı deniyormuş ama bu şartlar altında neredeyse imkansız görünüyor.
Aynı etkiyi Burak Deniz'i 2011'de Tnt'de yayınlanan lise dizisinde izlediğimde de yakalamıştım. Kolej Günlüğü gibi bir şeydi galiba adı. O zamanki gençlik dergimize röportaj yaptırmıştık o dizinin oyuncularıyla. Sete giden asistanım ve fotoğrafçım Burak'a aşık olup dönmüşlerdi geri. Yıllar geçti. O konuda haklıydım. Bakalım bu konu ne olacak?
3- YÜZYÜZEYKEN KONUŞURUZ/NE FARK EDER: Bir üniversiteli kadar Yüzyüzeyken Konuşuruz hayranı olduğum artık bilinen bir gerçek. Yeni şarkılarına bayıldım. Sanırım plak şirketiyle bir sorunları var. İşi Sedef (Erken) devralmış. Bütün sorunların en kısa zamanda sulh yoluyla çözüleceğini umuyorum. Bu yeni şarkıda Kaan (Boşnak) klasik vokalini biraz arabeske çarptırmış. Ben yine de sevdim. 4000 kere dinlerim şimdi.
"Uyandım yoktun arandım yoktun hala bulamıyorum."
Yola devam gençler.
4- SCOTCH: Nişantaşı'nın en eskisi yaz döneminde yine gündemde. Neredeyse iki gecede bir, 60'lardan kalma mahalle diskomuzu ziyaret edip hunharca dans ediyoruz. Bazı yerler iyi ki var. İnsana güvende hissettiriyorlar.
5- VURGUN YİYENLER: Müsadenizle son maddeyi kendime ayırıyorum. Biz sessiz sedasız 36 bini devirdik. Yeni baskı geçen hafta rafa çıktı. Onca patlamaya, kalkışmaya, kötü güne rağmen ilk baskımızı kapış kapış tüketen ve bizi yalnız bırakmayan tüm okurlarıma kalp dolusu sevgiler. Çünkü okumak iyileştirir.
Hayırlı pazarlar...