Uzmanı deprem sonrası enfeksiyon riskine karşı uyardı
Depremin tek başına bir enfeksiyon kaynağı olmasa bile neden olduğu durumların afetten sonraki dönemlerde depremzedeler arasında enfeksiyon hastalıklarına yol açabileceğini belirten Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Songül Özer, “Deprem sonrası ilk günlerde enfeksiyonlara bağlı hastalıklar genellikle görülmez. Enfeksiyon gelişimi özellikle deprem sonrasındaki ilk haftadan sonra artmaya başlar” dedi.
Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Songül Özer, deprem ve diğer afetlerden sonra görülebilecek enfeksiyon hastalıkları hakkında açıklamalarda bulundu.
Depremlerin tarih boyunca, dünyanın birçok yerinde olduğunu ve olmaya da devam edeceğini söyleyen Dr. Öğr. Üyesi Songül Özer, “Deprem, tek başına bir enfeksiyon kaynağı olmasa bile neden olduğu durumlar, deprem sonrası gelişen olumsuzluklar sonucu depremzedelerde, afetten sonraki dönemlerde, enfeksiyonlar gelişebilmektedir. Deprem sonrası ilk günlerde enfeksiyonlara bağlı hastalıklar genellikle görülmez. Enfeksiyon gelişimi özellikle deprem sonrasındaki ilk haftadan sonra başlar” diye konuştu.
BU FAKTÖRLER GÖZ ARDI EDİLMEMELİ
Dr. Öğr. Üyesi Songül Özer, depremden sonraki dönemde enfeksiyon gelişimini artıran çeşitli faktörleri şöyle sıraladı: “Depremzedelerin birçoğunun kapalı olmayan alanlarda kalabalık şekilde barınmak zorunda kalması (özellikle soğuk mevsimlerde),
“Yiyecek ve temiz su kaynaklarının yetersizliği,
“Yaşam alanlarındaki su, kanalizasyon, gaz şebekelerinin hasarlanması,
“Toplu yaşam alanlarında aşırı yağış varlığında, durgun suların birikmesi,
“Vektörlerin çoğalması,
“Aşırı bina yıkımına bağlı olarak meydana gelen hava kirliliği,
“Depremzedelerin yetersiz beslenmesi,
“Yetersiz ve kontamine su kullanımına bağlı, yetersiz hijyen uygulanması,
“Depremzedelerin yetersiz aşılanması,
“Kronik hastalığı olan depremzedelerin, deprem öncesi dönemde kullandığı ilaçlarının hızla ve yeterince temin edilememesi,
“Yaşanılan travmanın oluşturduğu yaralanmalar,
“Daha önce var olan yara yerlerinin temiz tutulamaması.”
ÜÇ FARKLI DÖNEMDE ENFEKSİYON GÖRÜLEBİLİR
Dr. Öğr. Üyesi Özer, deprem sonrası gelişen enfeksiyonların oluş zamanlarına göre 3’e ayrıldığını belirterek şunları söyledi: “Depremden kısa süre sonra meydana gelen enfeksiyonlar (0-4. günler): Travmaya bağlı yaralanmalar ve yara yerinde oluşan enfeksiyonlar görülebilir.
“Deprem sonra 4-30. günlerde meydana gelen enfeksiyonlar: Bulaşıcı hastalıkların ilk dalgası, genellikle bu dönemde ortaya çıkar. Kontamine olan gıda ve sulardan kaynaklanan enfeksiyonlar veya damlacık yoluyla bulaşan enfeksiyonlar görülebilmektedir.
“Deprem sonraki 30 günden sonra meydana gelen enfeksiyonlar: Kuluçka dönemi uzun olan enfeksiyonların ve latent enfeksiyonların belirgin hale geldiği dönemdir. Toplu enfeksiyonlar ve salgınlar genellikle bu dönemde görülür.”
SOLUNUM YOLU ENFEKSİYONLARINA RASTLANILIR
Kalabalık ortamların oluşturduğu risklere değinen Dr. Öğr. Üyesi Özer, “Depremzedelerin kalabalık kamplarda barınmak zorunda kalması, hijyenin bu ortamlarda yeterince sağlanamaması, bazı depremzedelerin kapalı barınak bulamayarak açık havada kalması nedeniyle depremlerden sonra solunum yolu enfeksiyonları sık görülür. Özellikle soğuk mevsimlerde, ateşli bakteriyel veya viral solunum yolu enfeksiyonları, damlacık yolu ile yayılabilen menenjitler, verem, döküntülü bir hastalık olan ve solunum-temas yoluyla bulaşabilen kızamık görülebilir. Doğal afetlerden sonra özellikle çocukluk dönemi aşılarının zamanında yapılamaması veya afet öncesi başlanan aşıların tamamlanamaması nedeniyle, aslında görmeye alışkın olmadığımız bulaşıcı hastalıkların da sayısı artabilir” ifadelerini kullandı.
TÜBERKÜLOZ ORTAYA ÇIKABİLİR
Tüberkülozun, doğal afetlerden sonra saptanan bir başka enfeksiyon olduğunu söyleyen Dr. Öğr. Üyesi Özer, “Özellikle afetten sonraki geç dönemde ortaya çıkan tüberküloz vakaları, afetzedelerin deprem sonrasında başka bölgelere taşınmaları, depremden önce almakta olduğu ilaçlarını deprem sonrasında temin edememelerine bağlı olarak artabilir. Kalabalık ortamlarda hijyen eksikliği, yetersiz su tüketimi ve birbirinin yatağında yatma, ortak eşya kullanma gibi nedenlerle uyuz (scabies) gelişebileceği de akılda tutulmalıdır. Depremzede de organ yetmezliği ve beslenme bozukluğu gelişirse, kişinin bağışıklık sistemi de zayıflamakta ve enfeksiyon etkenlerine karşı dayanıklılıkları da azalmaktadır” açıklamasında bulundu.
CRUSH SENDROMUNA DİKKAT EDİLMELİ
Depremlerden sonra, enkaz altında kalan insanların vücutlarının tamamının veya bir kısmının ezilmesi ve baskıya maruz kalması sonucunda crush (ezilme) sendromunun gelişebildiğini dile getiren Dr. Öğr. Üyesi Özer, “Bu durumda kaslarda ödem, vücutta dolaşım bozukluğu, şok, böbrek yetmezliği, kalp ve solunum yetmezliği gelişebilir. Crush sendromu, enfeksiyon gelişimini hızlandırıcı bir etkendir. Eğer, açık yaralar varsa, depremzede göçük altında uzun süre kaldıysa, crush sendromu gelişme ve buna bağlı enfeksiyon gelişme olasılığı artar” dedi.
TETANOZ AŞISI YAPILMALI
Tetanozun, yabancı cisim içeren veya toz, toprak, tükürük, dışkı ile kirlenmiş yaralarda gelişebilecek, ölümcül olan bir bakteri enfeksiyonu olduğunu vurgulayan Dr. Öğr. Üyesi Özer, “Aşı ile korunması mümkün olan bir hastalık olduğu için, depremzedenin daha önce tetanoz aşısı yaptırıp yaptırmadığı sorgulanmalıdır. Eğer aşı yaptırıp yaptırmadığını hatırlamıyorsa veya bilinci kapalı ve bilgi alınamıyorsa, tetanoz aşısı ve gerekirse tetanoz immunglobulini, derhal yapılmalıdır” şeklinde konuştu.
İSHAL GÖRÜLEBİLİR
Deprem sonrası evlerini kaybeden depremzedelerin şartlar nedeniyle kalabalık ortamlarda yaşadıklarının altını çizen Dr. Öğr. Üyesi Özer, “Bu alanlarda yaşanan en önemli sorunlardan biri de temiz içme- kullanma suyunun kısıtlı olması ya da olmaması, suyun depolandığı yerde kirlenmesi, yiyeceklerin iyi yıkanmadan tüketilmesi, depremzedelerin kişisel hijyenlerini yeterince yerine getirememeleridir. Tüm bu olumsuzluklar, başta ishal olmak üzere bulantı, kusma, yüksek ateş ile seyredebilen mide/barsak enfeksiyonlarının oluşumuna neden olur. Yapılan çalışmalar, doğal afetlerden sonra meydana gelen enfeksiyonlara bağlı ölümlerde en önemli nedenin ishal olduğunu ve ölümlerin yüzde 40’ının nedeninin ishal olduğunu ortaya koymaktadır” diyerek sözlerini noktaladı.