Günümüzde mide sorunları genç yaşlı herkesi etkiliyor. Uzmanlar mide fıtığını genellikle her yaşta görülebilen, ancak yaygın olarak 50 yaş üstü insanlarda meydana gelen bir hastalık olduğunu belirtiyor. Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Ümit Koç, mide fıtığının belirtileri konusunda şunları söyledi: “Midenin normal konumu karın bölgesidir. Yemek borusu diyafram kasındaki bir açıklıktan karın duvarına girerek mideye bağlanır. Midenin diyafram kasındaki yemek borusunun çıktığı açıklıktan yukarı doğru çıkmasına mide fıtığı adı verilir. Mide fıtığı olan hastaların mide girişinde bulunan kapak mekanizması da bozulduğundan reflü semptomları da görülmektedir. Bir başka deyişle mide reflüsünün yüzde 40-50'sinin nedeni mide fıtığıdır. Göğüste yanma, ağrı, ağza acı su gelmesi, boğazda nedeni bilinmeyen kronik farenjit, ses kısıklığı, nedeni bulunamayan kronik astım, bronşit gibi akciğer hastalıklarının arkasında mide fıtığı ile birlikte oluşan asit reflüsü olabilir. Aynı zamanda ya da reflü semptomları görülmeksizin erken doyma, karında dolgunluk hissi görülebilir. Bazı kişilerde ise mide perforasyonu (delinmesi), midenin sıkışması, mide kanlanmasının bozulması gibi nedenlere bağlı olarak acile başvurulmasına da yol açabilir. Bu durum ani başlangıçlı göğüs ağrısı oluşturarak kalp krizini taklit edebilir.”
KABIZLIK VE OBEZİTE FITIK NEDENİ!
Mide fıtığının birçok nedeni olduğunu söyleyen Doç. Dr. Ümit Koç, “Bunlardan en önemlisi ailesel yatkınlıktır. Diyafram kasındaki açıklığın geniş olması, diyafram kasının zayıf olması mide fıtığına neden olabilmektedir. Bazı durumlar mide fıtığının oluşumunda rol oynar. Obezite, kronik öksürük, kabızlık gibi karın basıncını artıran hastalıklar bunlardan bazılarıdır. Diyabet de mide boşalmasını geciktirerek mide içerisindeki basıncı artırarak mide fıtığı gelişimine katkı yapabilir” diye konuştu.
Doç. Dr. Ümit Koç mide fıtığının tedavi edilmemesi durumunda; mide asidinin yemek borusunda yaralar, yemek borusunda darlık, kanama ve ülserlere neden olabileceğini belirtti. Koç, “Ayrıca midede ülserlere, daha ileri seviyelerde kanama ve mide perforasyonu (delinmesi) dediğimiz midede tam kat yırtılmalara neden olabilir” dedi ve ekledi: “Bazen mide, diyaframdaki bu açıklıkta sıkışarak kanlanması bozulup ciddi hasarlara neden olabilir. Böyle ciddi durumlar sonucu acil ameliyat kaçınılmaz bir durum olabilmektedir. Mide fıtığı ve reflünün tanısında ilk basamak endoskopik incelemedir. Gerekirse endoskopi sonrası mide fıtığının derecesi için bilgisayarlı tomografi de yardımcı bir tetkiktir.”
AMELİYATLARIN BAŞARI ORANI ÇOK YÜKSEK
Mide fıtığının tek tedavisinin cerrahi olduğunu kaydeden Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Ümit Koç şunları söyledi: “Cerrahideki amaç diyafram kasındaki açıklıktan yukarı doğru yer değiştirmiş yani fıtıklaşmış mide kısmını normal yerine çekip, bu aralığı daraltmak ve midenin tekrar fıtıklaşmasını önlemek için girişimler yapmaktır. Mide fıtığı ameliyatları günümüzde laparoskopik olarak yani karın duvarı kesilmeden sadece üç delik açılarak kamera eşliğinde yapılabilmektedir. Böylece ameliyat başarısı çok daha yüksek olmakta, ameliyat çok daha kısa sürmekte, ameliyat sonrası ağrı çok az olmakta ve ameliyattan hemen ertesi gün hastaneden çıkıp normal hayata devam edilebilmektedir. Aynı zamanda ameliyata bağlı komplikasyon riski böylelikle yok denecek kadar az olmaktadır. Mide fıtığı ameliyatlarının riski son derece düşüktür. Günümüzde mide fıtığı ameliyatları robotik cerrahi dediğimiz yöntemle de başarılı bir şekilde daha keskin ve üç boyutlu görüşle yapılabilmektedir.”