Parkinson hastalığı ve beyin pili tedavisinde doğru bilinen yanlışlar
‘Titrek felç’ olarak bilinen ve günlük yaşama darbe vuran Parkinson hastalığının, beyinde ‘dopamin’ adı verilen maddenin eksilmesi ile ortaya çıktığını ve hastalığın kişiyi sosyal hayattan koparabildiğini belirten Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Ali Zırh, “Parkinson hastalığı gibi titreme ile ortaya çıkan hareket bozukluklarının başlangıç tedavisi, ilaç tedavisidir. İlaç tedavisine yeterli yanıt vermeyen veya şiddetli ilaç yan etkileri yaşayan Parkinson hastalarında beyin pili başarılı sonuçlar vermektedir” dedi.
Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Ali Zırh, Parkinson ve beyin pili tedavisinde doğru bilinen yanlışları aktardı.
“YANLIŞ: PARKİNSON HASTALIĞINDAN KORUNMAK MÜMKÜNDÜR”
Parkinson hastalığının beyinde ‘dopamin’ üreten nöronların kaybedilmesi ve buna bağlı olarak bu maddenin azalması ile ortaya çıktığını ifade eden Zırh, “Parkinson hastalığından korunmak için herhangi bir diyet, yaşam tarzı veya egzersiz programı maalesef ki mevcut değil. Hastalık tablosu çok nadir olan ailesel durumlar dışında, 60 yaş üzerinde yüzde 1-3 arasında herhangi bir kişide de görülebilir” dedi.
PARKİNSON SADECE YAŞLILARDA GÖRÜLEN BİR HASTALIK DEĞİLDİR
Parkinson hastalığının yalnızca yaşlılarda görüldüğü bilgisinin doğru olmadığını söyleyen Zırh, “Parkinson hastalığı genelde 60 yaş sonrası hastalığı olmasına rağmen, hastaların yüzde 5 ila 10’unda hastalık başlangıç yaşı 20 ile 50 arasındadır. Genç hastalarda mutlaka genetik nedenler araştırılmalıdır. Ailede bir ebeveyn veya kardeşte Parkinson hastalığı varlığı, o kişide hastalık gelişme riskini arttırmaktadır. Kalıtsal özellikteki Parkinson hastalığı daha çok genç yaşlarda başlar ve tüm Parkinson hastalarının yaklaşık yüzde 5’ini oluşturur” diye konuştu.
HER EL TİTREMESİ PARKİNSON HASTALIĞININ BELİRTİSİ DEĞİLDİR
Parkinson hastalığının belirtileri arasında el titremesi de olduğunu ancak her el titremesinin Parkinson belirtisi olmadığını belirten Zırh şu ifadeleri kullandı:
“Parkinson hastalığındaki titremeler daha çok hasta istirahatteyken, kollarını koltuk kenarına koyduğunda görülen titremelerdir. Bu titremeleri olan hastalara kollarını kaldırın dediğimizde titremeleri durur. Özellikle yaşı ileri hastalarda; vücudun bir tarafında daha ön planda olmak üzere ellerde ‘para sayar’ tarzda titreme, hareketlerde yavaşlama, kolların vücut salınımına iştirak etmemesi ve vücuda yapışık olarak yürünmesi, bakışlarda donuklaşma ve yüz mimiklerinde azalma ile birlikte ‘maske yüz’ diye ifade edilebilen yüz hali, küçük adımlarla ve öne eğilerek yürüme bu hastalığın başlangıç safhasında olunabileceğini düşündürmeli ve hastalar bir hareket bozukluğu uzmanı nöroloji doktoruna başvurmalılar.”
YANLIŞ: BEYİN PİLLERİ İLERİ YAŞTAKİ HASTALARA UYGULANAMAZ
“Bazı durumlarda genç yaştaki bir hastaya ameliyat önerilemeyeceği gibi, ileri yaştaki bir hastaya da ameliyat önerilebiliriz” diyen Zırh, “Yaş tek başına bir kriter olmayıp, hastanın ilaca cevap vermesi, zihinsel durumu, beynin anatomik yapısı gibi birçok kriter ameliyat kararını belirlemektedir” ifadelerini kullandı.
BEYİN PİLİ AMELİYATI SONRASI ÇOCUK SAHİBİ OLMAK MÜMKÜNDÜR
Beyin pili ameliyatının çocuk sahibi olmanın önünde bir engel olmadığının altını çizen Zırh, “Medikal tedaviden yeterli yanıt alamadığımız genç hastalara da beyin pili önerebiliyoruz. Bu şekilde ameliyat edilen ve sağlığına kavuşan hastalar yakın bir takip ile çocuk sahibi olabilir. Beyin pili, çocuk sahibi olmak için engel teşkil etmemektedir. Bizim de beyin pili takılı olan ve çocuklarını sağlıklı bir şekilde kucağına alan hastalarımız mevcut” dedi.
BEYİN PİLİ TAKILDIKTAN SONRA HASTAYA BAŞKA BİR TEDAVİ UYGULANABİLİR
Beyin pilinin ayarlanabilir olmasının birçok avantajı da beraberinde getirdiğini söyleyen Zırh, “Beyin pilinin avantajı; kontrol edilebilir, programlanabilir ve ayarlanabilir bir tedavi yöntemi olmasıdır. Gerektiğinde elektrik ayarlarını değiştirmemiz ya da azaltmamız, pili kapatmamız ya da çıkartmamız söz konusu olabilir. Bu nedenle önümüzdeki yıllarda Parkinson hastalığında bu tedaviden üstün bir başka tedavi yöntemi geliştirilebilirse, beyin pili ameliyatı olmuş hastalarda da her türlü yeni tedavi yöntemi uygulanabilir” diye konuştu.
YANLIŞ: BEYİN PİLİ AMELİYATI SIRASINDA HASTA ACI ÇEKER
Hastanın ameliyat esnasında acı hissetmediğini hatta sohbet edebildiğini belirten Zırh şöyle konuştu:
“Ameliyat esnasında amacımız hastalıktan sorumlu hücreleri ve etrafındaki anatomik oluşumların yerini bulmak. Bunun için de ameliyatı, hastayı uyanık tutarak, konuşa konuşa yapıyoruz. Çok düşük akımlı uyaranlara hastaların verdikleri cevapları gözlemleyebiliyoruz. Bu sayede hastanın tepkilerini ölçerek sorunlu bölgeye ulaşmamız daha kolay oluyor. Bu bölümde hasta hiç acı hissetmiyor aksine sohbet ederek hastanın daha rahat olması sağlanıyor ve uyanık ameliyat edilen hasta da hissettiklerini paylaşıp ameliyatın başarısına katkıda bulunabiliyor. Hastalar sadece toplamda 6 iğnenin batmasının acısını duyuyor. Ameliyat başlangıcında hastanın başına bir çerçeve takıyoruz. Hasta ameliyat öncesinde, kendi odasındayken çerçevenin takılması sırasında dört adet uyuşturucu iğnenin batmasını duyuyor. Ameliyatta da iki taraflı birer küçük delik açarken cildi uyuşturuyoruz. Bunun dışında ameliyat ağrısız, hasta ile konuşarak geçiyor.”
AMELİYAT SONRASI SPOR YAPILMASI YASAK DEĞİLDİR
Pil takılan hastaların normal günlük yaşantılarında hiçbir değişiklik olmadığını ifade eden Zırh, hastaların çok sert olmayan, kafa travmasına neden olmayacak tenis, bilardo gibi her türlü sportif faaliyeti sürdürebileceğini, bisiklete binebileceğini ve yüzebileceğini kaydetti.
Beyin pili takılı hastaların tıbbi görüntüleme yöntemlerinden yararlanabileceğini de sözlerine ekleyen Zırh, “Günümüz teknolojisi, yeterli bilgi ve donanımı olan merkezlerde, uygun ayarlarla, her türlü MR görüntülemesinin bu hastalara yapılabilmesini sağlamaktadır” dedi.
BEYİN PİLİNİN KISA SÜREDE DEĞİŞTİRİLMESİ GEREKMEZ
Gelişen teknolojiyle beyin pillerinin ömrünün de uzadığını ifade eden Zırh, “Yakın zamana kadar dışarıdan şarj edilemeyen pilleri uyguluyorduk ve Parkinson hastalarında beyin pillerinin ömrü 4-6 yıl arasında idi. Daha yüksek elektrik akımına ihtiyaç duyulan distoni hastalarında ise bu süre daha da kısa olabiliyordu. Son yıllarda gelişen teknoloji sayesinde hem dışarıdan şarj edilebilen ve 20-25 yıla kadar ömrü olan pilleri uygulamaya; hem de beyin içerisine verdiğimiz elektrik akımının yönünü ve şiddetini istediğimiz gibi ayarlayabilecek teknolojiye sahip cihazları kullanmaya başladık. Bu gelişmeler sayesinde bir yandan tedavideki başarı oranlarımız artarken, diğer yandan uzunca bir süre pil değişimine ihtiyaç kalmamaktadır” diye konuştu.