Cep telefonu kullananlar risk altında! Whatsappitis ve karpal tünel sendromu hızla yayılıyor
Günümüzde cep telefonu kullanmayan kişi neredeyse kalmadı. Konuşmak, mesajlaşmak ve video izlemek için her an elimizin altında olan telefonlar, sağlık açısından ise; büyük risk oluşturuyor. Uzmanlar üç yaşından küçük çocukların ekrana maruz kalmaması gerektiğini söylerken, çocukluk yaşlarında başlayan telefon ve tablet kullanımı hem psikolojik hem de fiziki rahatsızlıklara yol açıyor. Son yıllarda Whatsappitis ve karpal tünel sendromundan muzdarip kişi sayısı ise hızla artıyor.
ÖZLEM ATİLA / gazetevatan.com
Hayatı kolaylaştıran cep telefonlarının ‘akıllı’ hale gelmesi ile artık dünya avuç içine sığıyor. Herkesin ulaşılabilir olduğu günümüzde, telefonlar konuşmaktan çok yazılı mesaj iletmek ve internet servislerinden yararlanmak için kullanılıyor. Cep telefonlarının işlevselliğinin artması, telefonlara maruz kalma süresinin de artmasına yol açıyor. Öte yandan telefon kullanma yaşı da giderek düşüyor. Öyle ki yeni doğan bebeklerin ilk tanıştığı nesneler arasında cep telefonları ve tabletler yer alıyor. Anne ve babalar çocukları ile ilgilenemediği zamanlarda, onlara video izleterek bir yandan çocuklarının teknoloji ile de tanışmasını sağlarken, diğer yandan ileriki yaşlarda sağlık sorunlarına yol açan bir alışkanlık kazanmalarına da zemin hazırlıyor.
Akıllı cep telefonları 7’den 70’e herkesin elinde. Toplu taşımada telefonu ile meşgul olmayan birini görmek neredeyse imkansız hale geldi. Kimileri dizi izlerken, kimileri sosyal medya platformlarını takip ediyor. Günümüz insanı yalnız olmaktan kaçarken, imdadına ilk koşan cep telefonları oluyor.
İnternet bağlantısının olmaması ya da telefonun bir yerde unutulması durumunda, kişi yoksunluk hissi yaşıyor. Cep telefonlarının hayatlarımızda bu derece yer kaplaması ise; başta kas hastalıkları olmak üzere pek çok rahatsızlığa sebebiyet veriyor.
Uzun süre cep telefonu kullanılmasının özellikle boyun bölgesinde rahatsızlıklara neden olduğu artık bilinen bir gerçek. Ancak bu rahatsızlık cep telefonu kullanmaktan değil, daha çok telefonun yanlış tutulmasından ve kullanım süresinin uzun olmasından kaynaklanıyor.
Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof. Dr. Engin Çakar konu ile ilgili yaptığı açıklamada, “Günümüzde insanların büyük çoğunluğu başını önündeki ekrana eğmiş telefon veya tablete bakıyor, durmadan boynunu indirip kaldırıyor ve parmakları sürekli çalışıyor. Dolayısıyla çevremizde çok sık boyun ağrısı şikayetini duyuyoruz. Telefon veya tablet kullanırken boynumuz olması gereken normal pozisyonundan çıkıp öne doğru gidiyor ve çoğu zaman bunun farkına bile varmıyoruz. Boynumuzun bu önde duruş pozisyonu kas dengesizliklerine ve sonuç olarak boyun ağrısına neden olabiliyor. Boynumuzu uzun süre eğik tutmak boyun bölgesindeki kas, eklem ve bağlarda zorlanmaya neden olabiliyor. Buna bağlı olarak boyun ve sırt ağrıları, kamburluk, boyun düzleşmesi ve boyun fıtığı gibi çeşitli sorunlar meydana gelebiliyor.” diye konuştu.
MUTLAKA DOKTORA BAŞVURUN
Uzun süre cep telefonu, tablet ya da bilgisayar ekranına maruz kalan kişiler, yanlış pozisyonlamadan dolayı, zaman içerisinde kas ağrıları çekmeye başlıyor. Peki ne zaman doktora başvurmak gerekiyor?
Geçmeyen ağrılara dikkat çeken Çakar, “Birçoğumuz zaman zaman boyun ağrısı yaşarız. Bunlar genellikle boynumuzu zorladığımızda veya uygun olmayan pozisyonda uyuduğumuzda ortaya çıkar ve birkaç gün içinde kendiliğinden geçer.
Ancak şiddetli boyun ağrılarında, birkaç günlük istirahate rağmen geçmeyen ağrılarda ve kolda uyuşma, karıncalanma ve güç kaybı gibi şikayetlerin eşlik ettiği durumlarda mutlaka bir doktora başvurmak gerekir.” İfadelerini kullandı.
MESAJLAŞMALARDAKİ BÜYÜK TEHLİKE: WHATSAPPİTİS
Cep telefonlarının yanlış tutulması boyun üzerinde olumsuz etkilere sebep oluyor. Çok sık mesaj yazılması ise; el ve parmaklar üzerinde olumsuz etkiler yaratıyor. Prof. Dr. Engin Çakar, uzun süre mesaj yazmanın da sağlık sorunlarına yol açtığının altı çizerek, “Küçük ekranlarda uzun süre mesaj yazmak, el kasları ve sinirleri üzerinde olumsuz etki yaratıyor. Özellikle elin başparmağının tendonunda inflamasyona bağlı olarak gelişen hastalıklar görülebiliyor. Mesajlaşmaya bağlı olarak gelişen el kaslarındaki tendonun hastalığına “Whatsappitis” adı veriliyor.
Ayrıca mesajlaşma sırasında yapılan tekrarlayıcı hareketler karpal tünel sendromu denilen bir hastalığa da yol açabiliyor. Bu hastalıkta elin önemli sinirlerinden biri hasar görüyor ve elde uyuşma, güçsüzlük gibi belirtiler meydana geliyor.” diye konuştu.
GÜNDE EN AZ 1 SAAT FİZİKSEL AKTİVİTE
Uzun süre cep telefonu ya da tablet kullanmanın olumsuz sonuçları daha çok yetişkinlik döneminde ortaya çıkıyor. Ancak hareketsiz kalan çocukta kas gücü, kas esnekliği ve kemik gelişimi olumsuz etkileniyor. Bu durumun birçok kas iskelet sistemi hastalığına davetiye çıkardığına dikkat çeken Çakar, “Çocukların hareketli kalması hem bedensel hem de ruhsal açıdan fayda sağlıyor. Çocukların günde en az 1 saat fiziksel olarak aktif olmaları öneriliyor. Yürümek, koşmak, zıplamak ve tırmanmak gibi hareketler veya fiziksel aktivite içeren oyunlar kas iskelet sistemi sağlığı için oldukça önemli.” İfadelerini kullandı.
TELEFONU GÖZ HİZANIZDA TUTUN
Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof. Dr. Engin Çakar, cep telefonun doğru kullanılması uyarılarda bulunarak sözlerini şöyle sürdürdü;
Başımızın durması gereken normal pozisyon kulakların omuz hizasında olduğu ve boynun eğilmediği duruştur. Bunu sağlamak için telefon aşağıda tutulmamalı ve göz hizasına alınmalı. Telefon ekranını görmek için boynunuzu öne eğmeniz gerekmemeli.
YAZILAR YETERİ KADAR BÜYÜK OLMALI
Ayrıca yazı boyutunun küçük olduğu ekranlara bakarken, farkında olmadan boynumuzu öne doğru uzatmaya başlarız. Bu nedenle telefondaki yazı boyutu rahatlıkla görülebilecek kadar büyük olmalı.
SIK SIK MOLA VERİN
Telefon üzerinde uzun süreli yazı yazma, okuma yapma veya oyun oynamaktan kaçınmak gerekir. Bu işler sırasında sık sık mola vermek önemlidir. Molalar sırasında basit esneme egzersizleri yapmak da fayda sağlayacaktır.
3 YAŞ ÖNCESİ KESİNLİKLE OLMAMALI
Cep telefonun uzun süre kullanılması başta boyun olmak üzere pek çok rahatsızlığa yol açıyor. Öte yandan erken dönemde bebek ve çocukların cep telefonu ile tanışmasının psikolojik etkileri de bulunuyor. Uzman Pedagog Zeynep Şimşek Karataş, önemli açıklamalarda bulundu. 3 yaş öncesi bebeklerin kesinlikle telefona maruz bırakılmaması gerektiğinin altını çizen Karataş, “3 yaşından sonra, 2-3 dakika şeklinde devam edebilir. Çocuğa faydalı bir içerik olduğu düşünülse bile 6-7 yaşında da olsa günlük bir zaman limitiyle devam edilmelidir.” diye konuştu.
DİKKAT PROBLEMLERİNE YOL AÇIYOR
Zeynep Şimşek Karataş okullardaki durumu ise şöyle değerlendirdi; “Bazı okullarda telefon yasağı yok ya da sadece ders esnasında yasak olabiliyor. Çocuk 10 dakikalık teneffüste ekrana maruz kalıyor. Akabinde derse girdiğinde yine ciddi dikkat problemleri yaşayabiliyor. Bunun yanı sıra teneffüste sosyalleşmek, rahatlamak yerine yine telefonda zaman geçiren çocuklar oluyor. Bu konuda aileler güvenlik için kullandıkları telefon amacın dışına çıkmasına sebep oluyor. Bu konuda aileler okulla bu konuyu görüşmeliler.”
ÇOCUKLARIN PASİFLEŞMESİNE NEDEN OLUYOR
Çocuklara video izletmenin ‘çocuk ihmali’ olduğuna dikkat çeken Karataş sözlerini şöyle sürdürdü;
“3 yaş öncesinde ekrana maruz kalan çocukların, dil gelişimi, sosyal beceri, öğrenme ve analitik düşünme becerilerinde sorun yaşadıkları, yapılan araştırmalarda ortaya konulmuştur. Çünkü çocuk etken olması gereken bir dönemde edilgen olmuştur. Aileler gittikleri ortamlarda çocukları yerinden kalkmasın diye, videolar izletmeleri “çocuk ihmali” olarak değerlendirilmektedir.
Aileler bu şekilde davranarak gerçek manada çocuklarının birçok gelişim alanlarını etkilediklerini aktif olması gereken beynin ve bedenin küçücük bir ekrana bağlanarak pasifleşmesine neden oluyorlar.”
Bazı ailelerin çocuklarının yemek yemesi için şarkı, video ya da çizgi filmler açtığını söyleyen Zeynep Şimşek Karataş, “Video açılmayan gün aç kalınması çok daha az zararlı bir durum olacaktır. Bunun yerine aileler de televizyon açmamalı ve bir masa etrafında çocuğa da bir alan yaratarak ve tabii bunu her yemek esnasında yapmak koşuluyla bir haftada çözülebilir. Doğru rol model en iyi öğretme yöntemidir. Çocuğunuzla sohbet ederken ya da oyun oynarken bir elinizde telefon olursa çocuğunuza sınır koyamazsınız. Öncelikle, anne ve babalar ne kadar bağımlı olduklarını izlemeliler. Anne ve babaları bu denli etkileyen bir cihazın, küçük çocukları nasıl etkilediği düşünülmeli ve önemsenmelidir.” diye konuştu.
BU YAPTIĞIMIZ EN BÜYÜK HATA, KENDİME ÇOK KIZIYORUM
Uzmanlar telefon ve tablet kullanımı konusunda aileleri uyarıyor. Peki gerçekte işler nasıl yürüyor? Ebeveynler bu teknolojik cihazların kullanılması noktasında nasıl hareket ediyor? Konuya farklı pencereden bakan aileler var. İşte iki farklı açıdan çocukların ekran ile tanışma serüveni...
Deniz Gürsoy iki çocuk annesi genç bir kadın. Matematik öğretmeni olan Deniz, bir yandan da diyetisyenlik okuyor. Öğretirken öğrenmeyi de seçen bir anne olarak, zamanını doğru organize ederek, tüm sorumluluklarını yerine getirdiğini söylüyor.
İki çocuğu dışında pek çok genç ile de iletişim halinde olan Gürsoy, çocuklarının teknoloji ile tanışmasını gazetevatan.com’a anlattı. Anne olacağını öğrendiğinde, bir süre çocuğunu ekranla tanıştırmamayı düşündüğünü söyleyen Deniz, "Doğmadan önce ve doğumdan sonraki süreç birbirinden çok farklı da gelişebiliyor. Ama ben dediğimi yapabildim. Burada eşlerin uyumu çok önemli. Eşim ve ben ortak kararda devam ettik. Biz çocuğumuzu bir yaşına kadar telefon ve tabletlerden koruduk. Bir buçuk yaşından itibaren yemek yesin diye maalesef biz de video izlemesini müsaade ettik. Yaptığım en büyük hata. Kendimi bu konuda aşırı derecede eleştiriyorum ve kendime kızıyorum. Sadece yemek yesin diye yarım saat video açıyorduk. Bu çok büyük bir yanlış. Keşke on kaşık değil, beş kaşık yeseydi de ben onun yemek yerken video izleme alışkanlığı kazanmasına yol açmasaydım." diye konuştu.
Hem eğitimci hem de anne olarak 0-5 yaş arasının, çocuğun hayatı için son derece önemli olduğunu ifade eden Gürsoy, "Çocuğa bir şeyi 5 yaşına kadar anlatabilirsiniz. Sonrasında alışkanlığa dönüyor. Zaman geçtikçe Ege’nin video izleme süresini çok azalttık. Video izlemediği zaman onunla oynayacağımızı biliyor. Ben akşam işten geldiğimde, Ege ile etkinlik yapıyoruz. Eğer çocuğunuzla kaliteli vakit geçirmezseniz video ve benzeri şeylere yönelmesi daha kolay oluyor." ifadelerini kullandı.
ONUNLA VAKİT GEÇİRİRKEN TELEFONUMU KALDIRIYORUM
Çocuğunun video izleme alışkanlığı kazanmasının önüne geçebilmek için bir takım önlemler aldığını anlatan Deniz Gürsoy, "Ailelere önerim çocuklarına yaşlarına göre aktivite kitapları almaları olacak. Çocuk bunları anne baba yanındayken eğlenceli bir şekilde yaptığı zaman, telefon ya da video izleme ihtiyacı kesinlikle kalmıyor. Ben çocuğumla o vakti geçirmesem, çocuğum da video izlemek isteyecek. Biz bir etkinlik yaptığımız zaman, telefonumu alıp köşeye kaldırıyorum. Çünkü çocuk benim elimde telefonu gördüğünde, doğal olarak o da telefon isteyecek. Telefonla ne kadar geç tanışırsa o kadar iyi. Benim çocuğumun tableti ya da telefonu yok." dedi.
ÇOCUĞUM YOUTUBE NEDİR BİLMİYOR, BU BENİ ÇOK MUTLU EDİYOR
Anne ve babanın davranışlarının çocuğun bir alışkanlık kazanmasında son derece önemli olduğunun altını çizen Deniz Gürsoy, "Çocuğum altı aylık olduğunda ona kitap okumaya başladım. Şu an en az iki kitap okumadan uyumuyor. Çocuğa karşı davranışlarda eşlerin uyum içinde olması çok önemli. Bir karar alınacaksa, evde çocuğa bakacak kişi de dahil ortak karar olmalı. Bir de çocuğun yanında telefonu ne kadar az elinize alırsanız çocuk da o kadar az istiyor. Çocuğum YouTube nedir bilmiyor ve bu beni çok mutlu ediyor. Çünkü orada da çocuğumun görmesini istemediğim videolar oluyor. Çocuğa ne gösterirseniz, çocuk onu alıyor. Siz ne yaparsanız çocuk onu yapıyor. Ben elime telefon almazsam çocuk da zaten telefon istemiyor." dedi.
ÇOCUĞUM İÇİN YENİDEN ÜNİVERSİTEYE BAŞLADIM
Deniz Gürsoy söylerini şöyle sürdürdü;
Ben çocuğuma iyi örnek olmak için evde mümkün olduğunca az telefon kullanıyorum. Çocuğum için daha ne yapabilirim diye düşünürken, yeniden üniversite okumaya karar verdim. Böylece çocuğum beni ders çalışırken görecek ve onun için de teşvik edici olacak diye düşündüm. O yüzden şu an ikinci üniversitemi okuyor.
ÇOCUKLAR ÇOCUKLUĞUNU GÜZEL HATIRLAMALI
Ben ders çalışmaya da vakit ayırıyorum, koşuyorum da, çocuğumla oynuyorum da, onu spora da götürüyorum. Böylece çocukla ilgilenilmediği zaman video izlemesinin önüne geçmiş oluyorum. Olabildiğince onunla kaliteli vakit geçirmeye çalışıyoruz. Mesela Cuma günlerimizi onun için boş bıraktık ve aktivite günü ilan ettik. İstanbul’da görülmesi gereken yerleri geziyoruz. Bu günlerde hiçbir şekilde yarım saat bile ekrana maruz kalmıyor. Çocuklar çocukluğunu güzel hatırlamalı diye düşünüyorum. Çocuğumuzda güzel anılara bırakmaya çalışıyoruz.
Çocukların uzun süre video izlemesinin konuşma zamanını geciktirdiğini düşünüyorum. Bir saat video izlenmesinin çok fazla olduğu görüşündeyim. Bence çocuğun videodan öğreneceklerini biz de öğretebiliriz.
NİL YABANCI KELİMELERİ ANLIYOR
16 ay önce dünyaya merhaba diyen Nil ise; dijital medya uzmanı bir babanın kızı olarak teknolojinin içine doğdu diyebiliriz. Baba Emre Korucu Nil'in gelişiminde eğitici videoların büyük etkisi olduğunu anlatıyor. Her ne kadar uzmanlar çocukların video izlemesi için belli bir yaş sınırı olması gerektiğini vurgulasa da, Nil yabancı dildeki sözcükleri izlediği videolarla şimdiden öğrenmiş durumda.
Emre Korucu çocuğunu saatlerce ekran başında bırakmadıklarının altını kalın çizgilerle çizerek Nil'in gelişiminde izlediği eğitici videoların etkisini şu şekilde anlatıyor;
"Belirli saatlerde, belirli videoları, süre sınırı olarak, çocuğumuzun gelişmesi noktasında video izlemesini sağlıyoruz. Doktorlar bu işe karşı çıkıyor. 3 yaş sınırı belirliyor. Ama örnek vermek gerekirse; kızım YouTube’da bulunan bir videoyu altıncı izlemesinde, videoda gördüğü parmak hareketlerini yapmaya başladı. Bu da çocuklarda bence motor gelişimini oldukça hızlı etkileyen bir etkendir. Gün içinde sınırlı olarak belirli videoları izletiyoruz. Doktorlar bu konuda çok katı. Biz anne baba olarak bu katılığı biraz aşmış durumdayız.
Buradan ailelere şu öneriyi vermek isterim; sadece eğitici videolar olmakla birlikte, en fazla bir saat eğitici videolar izletebilirler. Çünkü benim çocuğum daha 10 aylıkken bir, iki, üç demeyi bu videolardan öğrendi. Ayrıca İngilizce olan otur, kalk gibi komutları biz öğretmenden bu programlar sayesinde öğrendi. Biz de bu durumu şaşkınlıkla karşıladık. Kişisel düşüncem; çocuklarımızın erken dönemde aşırıya kaçmadan, dikkatli video seçimleriyle tablet ve telefonlarla tanışmasını sağlayabiliriz."