Bel ağrısı deyip geçmeyin
Romatizmal hastalıkların ortaya çıkmasında aileden gelen genetik yatkınlığın varlığına dikkat çeken Prof. Dr. Ömer Kuru, Ankilozan Spondilit (omurga romatizması) hastalığında genetik yükün yüzde 90 olduğunu söyledi. Temel belirtisi 'bel ağrısı' olan bu hastalağın sadece ileri yaşlarda değil, genetik olduğu için gençlerde de görülebildiğini belirten Prof. Dr. Kuru, "Bel ağrıları toplumda çok yaygın olarak görülen bir durumdur. Ancak söz konusu hastalıktaki bel ağrısı sinsi başlangıçlı olması, genç yaşta başlaması (genellikle 40 yaşın altında başlar), hareketle azalıp istirahatla düzelmemesi gibi özellikleriyle diğer bel ağrılarından ayrılır." dedi.
Prof. Dr. Kuru'nun verdiği bilgiye göre romatizmal hastalıklar başlığı altında 170 ten fazla tanımlı hastalık var. Sadece ileri yaşlarda görülen rahatsızlıklar olarak algılanmaması gerekiyor. Genetik yatkınlıklara bağlı olarak küçük yaşlarda da bu hastalıkların görülebiliyor. Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Tıp Fakültesi Romatoloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ömer Kuru, genetik olmasından dolayı romatizmal hastalıkların ailesel hastalıklar olarak ta adlandırılabileceğini kaydetti. Ankilozan Spondilit'i örnek veren Kuru, bu hastalıktaki genetik katkının yüzde 90'ı bulduğunu vurguladı. Romatoid Artrit (iltihaplı eklem romatizması) hastalığın da ise hastalığın ortaya çıkışında yüzde 60 genetik faktörlerin sorumlu olduğunu aktardı. Kişinin ailesinde eğer romatizmal hastalıklı olan bir kişi var ise o kişide de bu hastalığın bulunma olasılığının daha yüksek olduğunu dile getirdi. Prof. Dr. Kuru, "Ailesinde bu tür hastalıklar olan kişilerde şayet eklem şişliği, sabah tutukluğu gibi yakınmaları varsa hemen bir hekime başvurmalarında yarar vardır." ifadesini kullandı.
HASTALIKLAR KENDİSİNİ NASIL GÖSTERİR
Romatizmal hastalıkların ayrı ayrı belirtileri olduğunu dile getiren Prof. Dr. Kuru, bunları şöyle sıraladı:
Romatoid Artrit: İlk belirti eklem ağrısı ve sabah tutukluğudur. Bu hastalığa yakalananlar sabah kalktıklarında ellerini yumruk yapmakta, oynatmakta, kahvaltı yaparken çatal, bıçak tutmak da zorlandıklarını ifade eder. Biz bu duruma sabah tutukluğu ya da sabah katılığı diyoruz. Genellikle bu hastalar bir saati aşan bir sabah tutukluğuna maruz kalıyor. Şayet bir hastanın küçük eklemleri olan el bileklerinde veyahut büyük eklemleri olan ayak bileği ve dizinde şişkinlikler varsa mutlaka bir hekime başvurması gerekir.
Ankilozan Spondilit: Temel belirtisi bel ağrısıdır. Bel ağrıları toplumda çok yaygın olarak görülen bir durumdur. Ancak söz konusu hastalıktaki bel ağrısı sinsi başlangıçlı olması, genç yaşta başlaması (genellikle 40 yaşın altında başlar), hareketle azalıp istirahatla düzelmemesi gibi özellikleriyle diğer bel ağrılarından ayrılır. Burada bahsettiğimiz iki tür hastalık ta ilerleyici özellikleri olan hastalıklardır. Tedavi edilmediklerinde kendi başlarına bırakıldıklarında sakatlıklara ve şekil bozukluklarına neden olabilirler. Dolayısıyla bunların erken dönemde tanı alıp tedavisinin yapılması gerekir. Kireçlenme dediğimiz hastalık ise daha çok ileri yaşlarda görülür. Bu hastalıkta da hareket ederken ve merdiven inip çıkarken güçlük olması halinde doktora görünmekte fayda var.
İltihaplı romatizma: Bağışıklık sistemiyle alakalı bir hastalıktır. Burada vücudu savunmakla görevlendirilmiş bağışıklık sistemi yanlış bir şekilde eklemleri tahrip etmeye yönelir ve eklemde tahribata neden olur. Biz buna 'İltihaplı Eklem Romatizması' diyoruz. Bu hastalık eklemlerde şekil bozukluklarına, deformasyona ve sakatlıklara neden olabiliyor. En sık olarak el eklemlerini tuttuğu için kalıcı şekil bozuklukları el eklemlerinde görülür. Kamburluk ise daha ziyade omurgayı tutan iltihaplı romatizmalarda gözlemlenebilen bir şekil bozukluğudur.