Tanrıverdi: Bu işin tekniğini CIA gibi örgütler bilir
Adalet Platformu, Adaleti Savunanlar Derneği (ASDER), ASSAM, Üsküdar Üniversitesi, Yeni Yüzyıl Üniversitesi ve Hukukçular Derneği'nce düzenlenen panelde, "15 Temmuz Darbe Davaları" ele alındı.
FETÖ mensubu darbeci askerlerin 28 Şubat sürecinde kendilerini gizlemek için cemaatten olmayan mütedeyyin askerleri açığa çıkardıklarını anlatan Tanrıverdi, şunları kaydetti:
"Silahlı kuvvetlerimizin içinde inançları yüzünden 28 Şubat'ta ihraç edilen arkadaşlar, bunlarla kimisi sıra arkadaşı, kimisi devre arkadaşıydı. FETÖ'cülerin konumunu en iyi bilen onlardır. Tespitimiz şudur ki; Ailede köklü din eğitimi alanlar bu tuzağa düşmemiş. Dini, İslam'ı bunlardan öğrenenler bu insanlara itaat etmişler. Fetullah grubu ordudan mütedeyyin insanların ayıklanması için çalışma başlayınca, eşlerinin başlarını açtılar, ibadetlerini gizlediler, samimi Müslüman diğer arkadaşlar da inandıklarını yaşamaya devam ettiler. 28 Şubat sürecinde bu inançlı kesim silahlı kuvvetlerden tasfiye edildi. Tasfiye edenler, o tedbir uygulayan merkezler aynı olduğu için 28 Şubat süreci içinde silahlı kuvvetlerden çıkarılanların yüzde 99'u bu örgütle alakası olmayan mütedeyyin, ailesinden köklü dini eğitim almış insanlardı. Diğer kalanlar da Fetullahçıların üyeleri olarak kaldılar. Silahlı kuvvetlerden inançlı insanları böylece ayıklamış oldular."
TBMM FETÖ'nün 15 Temmuz Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu Başkanı, AK Parti Burdur Milletvekili Reşat Petek de, "15 Temmuz'a gelene kadar bir terör örgütü olarak ifade edilmeyen ama 17-25 Aralık 2013 tarihinden itibaren 'legal görünümlü, illegal bir yapı' olarak devletin tanımladığı bir örgütten bahsediyoruz. Yarım asırlık bir çalışma içinde örgütlenmiş, kökü dışarıda, sevk edildiği merkez dışarıda olan bir örgütten söz ediyoruz." diye konuştu.
Petek, "FETÖ'nün devlete sızma girişimi nasıl ve neden fark edilemedi?" sorusunu, "Araştırmalarımızda şunu gördük: Türkiye'nin sosyolojisini, insan yapısını, dini yapısını, medeniyet reflekslerimizi çok iyi değerlendiren dış güçler, farklı siyasi, ideolojik gruplar üzerinde çalışmalarını sürdürürken, tespitlerimize göre 1960 yıllarının sonlarına doğru keşfettikleri bir kişi üzerinden farklı bir çalışmayı başlatmışlar. Bu, Fettullah Gülen hareketidir ve onun talebeleridir." şeklinde yanıtladı.
Pasaport başvurusunda "Rabin" ismi
Fetullah Gülen'in memuriyete girişinde usulsüzlükler olduğunu, 7 yıl asaletinin tasdik edilmediğini ancak kendisine devlet içindeki illegal yapıların sürekli yardım ettiğini vurgulayan Petek, "Normal şartlarda yeşil pasaport alma hakkı yokken, kendisine Diyanet İşleri Başkanlığı'ndan usulsüz ve sahte bir yazı verilerek bunun alınması sağlanmış." dedi.
Reşat Petek, Gülen'in 1999'da yurt dışına kaçışının yine devlet içindeki örgüt elemanları yardımıyla gerçekleştiğini söyledi. Terör örgütü liderinin resmi yazışmalarda zaman zaman hileli yollara bizzat başvurduğunu tespit ettiklerini vurgulayan Petek, "Kendi el yazısı ile yaptığı müracaatlarda bazı yerlerde anne adını 'Rabia' diye, bazı yerlerde 'Rafia' diye yazmış, ABD'ye gidişi için pasaport müracaatında kendi el yazısı ile yazdığı kağıda bakıyorsunuz anne adını 'Rabin' olarak yazmış. 'Rabin' bir Yahudi ismi biliyorsunuz. Bu, belgelerle elimizde var." diye konuştu.
Gülen'in kendisini örgütüne fakir biri olarak tanıttığını ancak gerçekte ailesinin zengin olduğunu aktaran Petek, şunları kaydetti:
"Gülen'in dedeleri çok zengin. Bizzat Gülen, bu bilgilere 'Küçük Dünyam' adlı bir kitabında bahsetmiş ancak bu kitap, kendisini kullanan güçler tarafından ortadan kaldırılmış. Garip gureba olarak kendini gösteren bu adam yılda 4 defa yurt dışına çıkmış. Bir devlet memuru hangi parayla yılda 4 defa yurt dışına çıkar?"
Petek, Gülen'in devlete sızmış militanlarının 15 Temmuz darbe girişimine kadar aktif olduklarını ifade ederek, "17-25 Aralık'ta yargı ve emniyet içindeki FETÖ mensupları kullanılarak darbe girişimine maruz kalmış ve ciddi bir girişimi atlatmışız. Cumhurbaşkanımız o gün başbakan olarak meydanlarda, televizyonlarda bağırıyor, 'bu bir örgüttür, evlatlarınızı buradan çekin, inlerine gireceğiz' diyor ama devlet kadrolarına öyle bir sızmışlar ki darbe girişimine kadar Gülen emekli maaşı almaya devam ediyor." dedi.
"Hablemitoğlu'nun ölümüyle ilgili detaylar ortaya çıkacak"
2002 yılında uğradığı suikast sonucu hayatını kaybeden Necip Hablemitoğlu'nun, yazılarından dolayı FETÖ'nün hedefinde olduğunu dile getiren Petek, şunları söyledi:
"Cemaat hakkında olumsuz konuşanları aforoz etmişler. Hablemitoğlu biraz televizyonlarda söylemiş. O da hayatını kaybetmiş. Çünkü 99 yılındaki konuşmalarında çok önemli tespitleri var. Nasıl bir örgütlenme olduğunu, bunun bir dini cemaat olmadığını ekranlardan söylemiş. Bu yüzden hayatı mahvedilmiş, öldürülmüş. Onunla da ilgili detaylar zamanla ortaya çıkacak."
FETÖ mensuplarının halen örgüte bağlılıklarını devam ettirdiklerini ve buradan aldıkları talimatlara göre mahkemelerde ortak savunmalar yaptıklarını belirten Petek, "Hala hücre tipi yapılanma ile iletişimlerini devam ettiriyorlar. Cezaevindeki tutuklular dahil, bu iletişimlerini devam ettiriyorlar. Nasıl savunma yapılması gerektiğini, talimatları doğrudan ya da dolaylı olarak verilen birtakım mesajlarla da örgüt birlikteliğinin ve motivasyonun devam ettirilmeye çalışıldığı görülüyor." diye konuştu.
AK Parti İstanbul Milletvekili Metin Külünk de 15 Temmuz darbe girişiminin siyaset tarihi açısından önemli olduğunu dile getirerek, "15 Temmuz'un 28 Şubat'tan farkı yoktur. 27 Mayıs'la 15 Temmuz'un bir farkı yok ki. Bunlar birbirinin tamamlayıcısıdır. Ama dün darbeler sol Kemalist çizgide gerçekleştiriliyordu. Türkiye'yi kapitalizme entegre etmek üzere, yerli ve milli bir duruştan uzaklaştırmak için askeri darbeler yönetilerek, sisteme ayar çekildi. Biz 12 Eylül, 27 Mayıs generallerine duyduğumuz öfkenin ardındaki aklı anlayamadık, arkasındaki güçleri göremedik." diye konuştu.
ASDER Genel Başkanı ve Üsküdar Üniversitesi Rektörü, Psikiyatrist, Prof. Dr. Nevzat Tarhan ise konuşmasında darbe süreçlerinin psikolojik operasyonlarını anlattı. Tarhan, "Darbe olmaz dediğiniz an darbecinin oyununa gelirsiniz. Şimdi de davaların sulandırılması için psikolojik ortam hazırlıyorlar." ifadesini kullandı.
Panelin ardından, 15 Temmuz şehitlerinin ailelerine plaket takdim edildi.
Panele, Yeni Yüzyıl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yaşar Hacısalihoğlu, Üsküdar Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Zelka, gazeteci-yazar Abdurrahman Dilipak ve Hukukçular Derneği Başkanı Cavit Tatlı da konuşmacı olarak katıldı.