Sert çıktı bir de çağrı yaptı: ‘Kılıçdaroğlu şimdi alçak kim!’
Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ Bakanlar Kurulu sonrası açıklama yaptı.
Çankaya Köşkü'ndeki toplantı sonrası Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ, kameralar karşısına geçti.
Bozdağ'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
"Dün Sayın Cumhurbaşkanımızın yaptığı açıklama bugün Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından ne demek istediğini açıkladı. Türkiye serbest piyasa ekonomisine sahip, vatandaşlarımız ve yabancı yatırımcılar istediği yerde yatırım yapma hakkına sahiptir.
Aynı şekilde yurtdışında da yatırım hakkına sahiptir. Her türlü para transferi yapabilirler. Herhangi bir sınırlama söz konusu değildir, bundan sonra da olmayacaktır. Cumhurbaşkanımızın böyle bir talimatı olmamıştır. Cumhurbaşkanımızın dikkat çektiği husus kendi ülkesine güvenmediği için sermayesini başka yere aktarmak isteyenlere istem olduğunu ifade etti. Ekonomi dara girsin diye uğraş varken işadamlarımız ekonomilerini güçlendiren Türk ekonomisine güvenmeleri ve sahip çıkmaları konusunda bir sitemini ifade etmiştir.
Türkiye'nin terör örgütleriyle irtibat halinde olan finanse edenlerle ilgili bir hassasiyeti vardır. Terör örgütünün kasası olanlara karşı hukuk devleti olarak gereken yapılmaya devam edilecektir. Serbest piyasa ekonomisi vardır ve devam edecektir. İşadamları herhangi bir kısıta sahip olmadan faaliyetlerine devam edeceklerdir. Bunların teminatı kanunlar ve finans sistemimizdir.
"MÜFTERİLİĞİNİ İSPAT ETTİ"
Yarın CHP'nin açıklayacağı kağıt parçaları ve yeni bombalar ne onu bilmiyorum. Bİldiğiniz gibi Sayın Kılıçdaroğlu 2 haftadır bir iddiada bulundu. Dedi ki Man Adası diye bir ada var, vergi cenneti 1 sterlinlik şirketlere Cumhurbaşkanı ve ailesi para transfer etti iddiaları var. Bunun ispatı olarak dekontları gösterdi. Bu iddialarla ilgil Cumhurbaşkanımız net bir şey söyledi: Böyle bir para gönderimi söz konusu değildir, aksini ispat ederseniz siyaseti bırakırım, ispat edemezsen sen CHP Genel Başkanlığı'ndan ayrılacaksın. Cumhurbaşkanımız kolay bir yol söyledi.
O salı günü grup toplantısında aldı dekontları salladı. Dendi ki yurtdışına giden tek kuruş para yoktur. Gösterilen kağıt parçaları sahtedir. Elindeki kağıt parçalarını medya ve yargıya ver. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın talebi üzerine sıkışında kağıtları medyaya dağıtmak zorunda kaldı, isteyerek dağıtmadı. Bu kağıt parçaları incelendiğinde ne çıktı ortaya? Burada Sayın Cumhurbaşkanımızın ve ailesinden birisinin Man Adası'nda bir şirkete tek kuruş para göndermediğini bu dekontlar ispat etmektedir. Bu dekontlar net bir şekilde Sayın Kılıçdaroğlu'nun müfteriliğini ispat eden belgelere dönüşmüştür.
KILIÇDAROĞLU'NA İSTİFA ÇAĞRISI
Bizim Kılıçdaroğlu'dan beklediğimiz onurlu ve haysiyetli bir kişi gibi davranması. Bu gösterdiğin dekontlar sizin yalancılığınızı ispat eden birer belge olduğu ortaya çıktı. Şimdi söyler misin? Alçak, müfteri, yalancı kim? Bunu net bir şekilde ifade etmesi lazım. Onurlu bir insan gibi Sayın Kılıçdaroğlu'nun yapması gereken istifa etmektir. Sayın Kılıçdaroğlu'nun CHP Genel Başkanlığı'ndan istifa etmeye davet ediyorum. İstifa etmeyeceğini bile bile istifaya davet ediyorum. Kılıçdaroğlu'na şunu da ifade ediyorum, sizi göreve getiren baronlar ve FETÖ'cüler gitmenize karar vermiş. Bir başarıya ulaşılamıyor, öyleyse pimi çekilmiş bombaları eline verelim kendi kendini imha etsin. Bu bombaları eline verenler kendisini göreve getirenlerdir.
Kaset operasyonunu yapan FETÖ ve onlarla işbirliği içerisinde olan baronlar ve karanlık güçler, Kılıçdaroğlu'nun son kullanma tarihinin dolduğuna karar vermiş durumdalar. Bu malzemeyle daha fazla bir fayda elde edemeyeceğini gördükleri için Sayın Kılıçdaroğlu'nu bir rezillikten öbür rezilliğe iterek toplum içine çıkamaz hale getirmek istiyorlar.
"BEN DE MERAKLA BEKLİYORUM"
Yarın da başka belgeler açıklayacağını söylüyor. Ne açıklayacak ben de merakla bekliyorum. Yine hangi yalancılığını ortaya koyacak, hep beraber göreceğiz. Kılıçdaroğlu elinde patlayan Man Adası'nın bombalarından sonra konuyu değiştirip başka yeni bombalar ortaya koyarak başka tartışmalarla günü kurtarmaya çalışacak. Günü kurtarma şansı yok. Yalan siyasetinin CHP'ye de Kılıçdaroğlu'na bir faydası yoktur.
İSRAİL'İN KUDÜS HAMLESİ: FELAKET OLUR
Kudüs ve Harem-i Şerif'in statüsü uluslararası anlaşmalarla belirlidir. Bu statüyü korumak bölgedeki barış için hayati öneme sahiptir. Bu statünün kaldırılarak başka bir adım atılırsa büyük bir felaket olur. Bölgede kırılgan bir şekilde devam eden barış sürecini yok eder. Yeni huzursuzluklara, öngremediğimiz, ne zaman biteceğini bilemediğimiz olaylara yol açabilir. Bunun İsrail'e de başka ülkelere de faydası yoktur. Türkiye Kudüs'ün bu statüsünün korunmasını desteklemiştir. Türkiye bu politikasından sapmış değildir. Türkiye bu konudaki gelişmeleri yakından takip etmektedir ve etmeye devam edecektir. Bölgeyi yeni çatışmalara sürükleyecek adımlar atılmasından kaçınılmalıdır.
"AFRİN İÇİN TEREDDÜT EDİLMEYECEK"
Suriye'deki her hadise Türkiye'nin ulusal güvenliğiyle doğrudan ilgilidir. Türkiye çatışmaların sona ermesi barış ortamının tesis edilmesi Suriye'nin toprak bütünlüğünü koruyacak barış tesisine önem vermektedir. Bunu yaparken meşru olan bütün çevrelerle birlikte yapılmasını önemsemektedir. Terör örgütlerinin muhatap kabul edilmesini reddediyoruz. Afrin'de PYD/YPG teröristlerini yer aldığını biliyoruz. Buradan yönelecek her türlü saldırıya karşılık verilmektedir. Bundan sonra da tereddüt edilmeyecektir.
ABD'DEKİ DAVA
Kılıçdaroğlu'nun ilk parlatılmaya çalışıldığı Almanya'daki Deniz Feneri davasıdır. Şimdi ABD'deki bir dava devam ediyor. Görülmeye başladığı hafta eş zamanlı şekilde Cumhurbaşkanımız ve ailesi hakkında itibar suikastına teşebbüs etti Kılıçdaroğlu. Buradan şunu demesini beklerdim, hiçbir ülke Türkiye hakkında yargı yoluyla karar veremez. Türkiye'nin çıkarları konusunda hiçbir ülkenin takdit yetkisi yoktur. Sayın Kılıçdaroğlu'nun duruşu yerli ve milli değildir. Zarrab hadisesi 17-25 Aralık'ta FETÖ terör örgütünün yargı darbe teşebbüsünün bir parçasını oluşturmaktadır. Türkiye bu konuyu araştırdı. Hem yargı yoluyla hem yasama denetimi yoluyla. Zarrab ile ilgili konunun üzeri örtülmedi. Gerekli soruşturmalar yapıldı. Şu anda New York'ta devam eden davanın yargıcı 17-25 Aralık sürecinde Türkiye'ye karşı açıklamalarda bulunmuş ve FETÖ'nün sözcülüğünü yapmış bir kişidir.
Bilirkişi de FETÖ'cü, tanık da FETÖ'cü, yargılamayı yapan hakim FETÖ organizasyonuna katılan bir kişi. Burada devam eden dava FETÖ, ABD yargısı işbirliğinde 17-25 Aralık sürecinde Türkiye'de başarılamayanın ABD'de tekrarlanmasından başka bir şey değildir. Türkiye İran ile ticaretini uluslararası hukuka uygun yapmıştır. Türkiye hakkında herhangi bir ülkenin yargılama yapması ve mahkumiyet kararı vermesi mümkün değildir. Türkiye bu hadiseleri yakından takip etmektedir. Buradan çıkacak bir kararın bizim açımızdan bir kıymeti yoktur. Böyle bir yargılamadan biz adalet beklemiyoruz. Türkiye'yi suçlamak için büyük bir çaba var. Rıza Zarrab'ın üzerine kurulan baskı ve ceza tehdidi ile yaptırılan iftiralar var. Bunlar bir komplonun ortaya konmasından ibarettir."