Hataylı depremzede BM’ye hitap etti: Manhattan'daki her beş binadan birinin tamamen yıkıldığını hayal edin
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'nda düzenlenen afet risk azaltma toplantısının açılış konuşmasını yapan Hataylı depremzede Mustafa Kemal Kılınç, “Manhattan'daki her beş binadan birinin tamamen yıkıldığını hayal edin” dedi.
Hataylı depremzede Mustafa Kemal Kılınç, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'nda düzenlenen Sendai Çerçevesi Yüksek Düzeyli Ara Dönem Gözden Geçirme Toplantısı’nın açılış konuşmasını yaptı. Türkiye’de 6 Şubat'ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından yaşadıklarını paylaşan Kılınç, Hatay’ın söz konusu deprem felaketinden en çok etkilenen illerden biri olduğunu ifade etti.
“Mobilyalar düşmeye başladı, camlar kırıldı, duvarlar çatladı ve sıvalar döküldü”
Adana’dan Hatay’a ailesine ziyarete geldiğini aktaran Kılınç, “Ertesi gün saat 04.17’ydi. Çok güçlü sarsıntılar beni derin uykudan uyandırdı. Yatağım çok şiddetli sallanıyordu. Kalkmaya çalıştığımda, yer o kadar şiddetli sallanıyordu ki beni yutacağını sandım. İlk başta rüya gördüğümü sandım. Dengemi geri kazanmaya çalışırken, sarsıntılar daha da güçlendi. Güçlü bir depremin ortasında olduğumu fark ettim. Mobilyalar düşmeye başladı, camlar kırıldı, duvarlar çatladı ve sıvalar döküldü” dedi.
“Kendimi çok çaresiz ve savunmasız hissettiren korkunç bir deneyimdi”
Sarsıntılar nedeniyle ilk başta kafalarının karıştığını ve korktuklarını ifade eden Kılınç, “Güvenli bir yere ulaşmak için birbirimize yardım ettik. Kendimi çok çaresiz ve savunmasız hissettiren korkunç bir deneyimdi. Binamızdan sağ salim ayrıldık. Güçlü deprem nihayet durdu, ancak artçı sarsıntılar devam etti. Her biri diğerinden daha korkunçtu” dedi.
“Güneş doğduğunda etrafımızdaki tahribatın boyutlarını daha net gördük”
Binalarından ayrıldıktan sonra sığınmak için güvenli bir yer aradıklarını ifade eden Kılınç, “Zamana karşı bir yarıştı çünkü bir sonraki dalganın bizi ne zaman vuracağını ve daha güçlü olup olmayacağını bilmiyorduk. Güneş doğduğunda etrafımızdaki tahribatın boyutlarını daha net gördük. Sayısız bina enkaz halindeydi ve insanlar sokaklardaydı” dedi.
“Manhattan'daki her beş binadan birinin tamamen yıkıldığını hayal edin”
Kılınç, “En ağır yıkım benim şehrimdeydi. 14 bin bina yıkıldı. Ayrıca 70 bin binada ağır hasar oluştu. Manhattan'daki her beş binadan birinin tamamen yıkıldığını hayal edin” dedi.
“Bir hafta arabamızda yaşadık”
Depremin ardından çocukluğunu geçirdiği bazı yerlerin artık olmadığını ifade eden Kılınç, “Bugün buradayım çünkü binamız çökmedi. Çünkü müteahhidimiz binamızı depreme dayanıklı hale getirmek için yüksek standartlar uygulamıştı. Fakat buna rağmen evimize dönemedik. Artçı sarsıntılar devam etti. Su ve elektrik gibi temel hizmetler mevcut değildi. Bu yüzden bir hafta arabamızda yaşadık. Yedi kişiydik. Arabanın içinde üşüyorduk çünkü motoru ancak ara sıra çalıştırabiliyorduk. Yakıtımız biterse daha fazlasını alamadık. Sonunda, akrabalarımızın yanında kalmak için taşındık. Birkaç hafta sonra hayatımızı yeniden inşa etmek için Hatay'a döndük. Depremleri takip eden günlerde hep iyi haberlerin sevinci ile kötü haberlerin hüznü arasında gidip geldik” dedi.
“Kimin yaşayıp kimin yaşamadığından emin değildik”
Depremin ardından birkaç gün boyunca pek çok arkadaşına ve akrabasına ulaşamadığını aktaran Kılınç, “Kimin yaşayıp kimin yaşamadığından emin değildik. Birinin hayatta olduğunu öğrendiğimizde mutlu olurduk. Enkaz altında kalan 5 yakınımız 120 saat sonra kurtarıldı. Pek çok akrabamı, dostumu ve öğretmenimi kaybettim. Bu depremler sonucunda ülkemizde toplamda 50 binden fazla kişi hayatını kaybetti. Bunun neredeyse yarısı benim şehrimdeydi. O cesetleri enkazdan çıkarmak da zordu. Onlara düzgün bir cenaze töreni yapmak için saatlerce hatta günlerce bekledik” dedi.
“Birkaç gün içinde depremlere, yangınlara ve sellere dayandık”
Birkaç gün içinde çok duygusal anlar yaşadıklarını ifade eden Kılınç “Afetlerin üstüne felaketleri de gördük. Limanlarda çöken konteynerler nedeniyle yangın çıktı. Söndürmek günler aldı. Sokaklarda da yangın çıktı. Toz ve moloz ortasında kalan sokaklar, soğuk hava ve şiddetli yağmurlar. Sonra o yağmurlar sele dönüştü, daha fazla insanı öldürdü. Birkaç gün içinde depremlere, yangınlara ve sellere dayandık. Bunun kıyamet olup olmadığını sorgulamamıza neden oldu” dedi.
Türkiye’yi vuran depremlerin birçok ülkede daha büyük bir alanı etkilediğini ifade eden Kılınç, “Depremlerin hemen ardından karayollarının ve demiryollarının çökmesi ulaşımı zorlaştırdığından yetkililerin büyük yardımları hemen yapması imkansız hale geldi.
“Bu zor günlerde bize destek olan tüm uluslara en derin şükranlarımı sunmak istiyorum”
Yetkililerin ve ardından dünyanın birçok ülkesinin yardım için seferber olmasının morallerini yerine getirdiğini aktaran Kılınç, “Sokaklarda Türk yetkililere yardım eden çok sayıda yabancı arama kurtarma ekibi gördük. Tüm deprem kurbanları adına, bu zor günlerde bize destek olan tüm uluslara en derin şükranlarımı sunmak istiyorum. Doğal afetleri tahmin edemeyiz ama ne zaman ve nerede olurlarsa olsun hazırlıklı olabiliriz. Bu yüzden size hikayemi anlattım, böylece bir felaket kurbanının neler hissettiğini ve yaşadığını anlarsınız. Umarım burada yaptığınız çalışmalar sonucunda dünya çapında benim gibi afet mağdurları daha az olur” dedi.