Adalet Bakanı Tunç: Hedef terörsüz Türkiye

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, CNN Türk'te Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Hakan'ın gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Bakan Tunç, "Terörsüz bir Türkiye diyoruz. Türkiye cumhuriyeti devleti bir hukuk devleti ve dolayısıyla hukuk devleti şiddeti kabul etmez, bunu başından beri bunu söylüyoruz. Terör örgütü kendini fes ederse zaten problem yok, hayır bu çağrıyı ben dikkate almıyorum deyip eylemlerine devam ederse o zaman da devlet gereğini yapar" dedi.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, CNN Türk ekranlarında Ahmet Hakan ile Tarafsız Bölge programında gündeme ilişkin merak edilen soruları yanıtladı.
Bakan Tunç'un açıklamalarından öne çıkan satır başları:
Ülkemizin gelişmesinin ve kalkınmasının önündeki en büyük engellerden birisi de terör meselesiydi. Maddi, manevi çok büyük acılar yaşadık. Sadece PKK terör örgütü değil diğer terör örgütleri ile de aynı anda mücadele eden bir ülke konumundayız. Terörün sonlandırılması terörsüz bir Türkiye adım atılması noktasındaki çabamız kararlılığımız bizim sadece bugünkü meselemiz değildi. Son yıllarda teknolojinin de verdiği imkanlarla savunma sanayimizin geldiği yerlilik ve millilik imkanlarıyla da terörün adeta içeride sonlandırılmasına yönelik büyük bir mücadele yapıldı ve başarı da sağlandı. 22 yıldan bu yana teröre zemin hazırlayan unsurları da ortadan kaldırmanın gayreti içerisinde olduk. Bugün 28 Şubat tüm insanlarımız için etnik kökeni ne olursa olsun ırkı, rengi, dili ve dini ne olursa olsun, bütün vatandaşlarımız için temel hak ve özgürlükleri alabildiğine genişleten bir ortamı sağlamaya çalıştık.
Ayrımcılığı ortadan kaldırdık, özellikle ülkemizin hiçbir vilayetini ayrım yapmadan sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde eserlerle donattık. Hakkari’de üniversite yaptık, Sinop’ta yaptık, Yüksekova‘ya da havalimanı yaptık Çaycuma‘ya da havalimanı yaptık. Oralara yatırım götürürken terör örgütünün o şantiyeleri nasıl bastığını, orada gönderdiğimiz öğretmenlerimizi, şehit ettiğini doktorları üzülerek hep yaşadık. Bu acıları birlikte yaşadık, tabii demokratikleşme anlamında da özellikle temel hak ve özgürlüklerin alabildiğine genişlemesi ve özellikle eleştiri konusu yapılan hususları da birer birer ortadan kaldırdık. Kürt sorunu olarak nitelendirilen sorunu, şu son 22 yılda tüm dirençlere rağmen birçok engellemelere rağmen muhalefetin karşı gelmesine rağmen o sorunu ortadan kaldırdık.
"TERÖR ÖRGÜTÜ KENDİNİ FES EDERSE PROBLEM YOK, EYLEMLERİNE DEVAM EDERSE O ZAMAN DEVLET GEREĞİNİ YAPAR"
Üç kez İmralı‘ya gittiler ve görüşmeler sağladılar. Üçüncü görüşmenin sonunda da terör örgütü elebaşının terör örgütüne yönelik açıklamasını kamuoyuyla paylaştılar. Hem Türkçe hem de Kürtçe olarak paylaştılar. Bu açıklamanın terör örgütü elebaşı tarafından kurucusu olduğu terör örgütüne hitaben olduğu belli, muhatap tamamen terör örgütü. Bu çağrı nasıl karşılık bulacağı muhatabının bunu nasıl değerlendireceği elbette ki önümüzdeki süreçte gözlemlenecek. Terörsüz bir Türkiye diyoruz. Türkiye cumhuriyeti devleti bir hukuk devleti ve dolayısıyla hukuk devleti şiddeti kabul etmez, bunu başından beri bunu söylüyoruz. Terör örgütü kendini fes ederse zaten problem yok, hayır bu çağrıyı ben dikkate almıyorum deyip eylemlerine devam ederse o zaman da devlet gereğini yapar. Sayın cumhurbaşkanımızın hep ifade ettiği o silahlarınızı bırakırsınız ya da silahlarınızla birlikte gömülürsünüz.
"HER HANGİ BİR PAZARLIK SÖZ KONUSU DEĞİL"
Özelikle şunu ifade edelim, şehit ailelerimizi incitecek onları üzecek milletimizi rahatsız edecek hiçbir adım atılmaz. Burada muhatap terör örgütü elebaşı, muhatabı devlet değildir terör örgütüdür. Burada herhangi bir pazarlık söz konusu olamaz. Buradaki hedefimiz 40 yıldan bu yana bu ülkeyi sıkıntıya sokan, en çok da güneydoğudaki insanlarımızı Kürt kökenli vatandaşlarımızı rahatsız eden ve binlerce insanımızın hayatına mal olan askerimizin polisimizin öğretmenimizin ve bu kadar büyük kayıplara neden olan bir terör örgütünün sonlandırılması. Sayın Bahçeli’nin çağrısı sonrası gruptaki konuşması sonrasında Sayın Cumhurbaşkanımızın koyduğu iradeyle beraber ülkemizin terörsüz bir Türkiye adım atması noktasında çok büyük bir aşamaya geldiğimize inanıyoruz. Dolayısıyla burada sabırla sonucu beklemekte fayda var. Hepimiz umutluyuz, umutlu olmak da istiyoruz. Videoyla hükümlülerin dışarıya bir mesaj vermesi ile ilgili bir hukuki düzenlememiz söz konusu değil. Burada yapılan kayıt güvenlik ve istihbarat açısından lüzumlu olan bir kayıt ama bu kaydın yayınlanması söz konusu değil. DEM'lilerin görüşmesi başlamadan önce yeğeninin bir görüşmesi de oldu. Belli bir süre tabi disiplin cezaları nedeniyle görüşmediği zamanlar oldu. Burada özellikle hukukumuza ceza infaz mevzuatımıza aykırı herhangi bir durum söz konusu değil. Önümüzdeki süreçte yakınlarıyla avukatlarıyla görüşmesi noktasında bir engel yok kanunumuzda.
"ÜLKEMİZİN YÜKSEK STANDARTLI DEMOKRASİYE KAVUŞMASI İÇİN BÜYÜK MÜCADELE EDİLDİ"
Demokrasi tarihimiz üzülerek söylüyoruz darbeler tarihi. Her on yılda bir darbe, on yılda bir muhtıra. 2000'li yıllara gelinceye kadar bu şekilde süre geldi. Sayın cumhurbaşkanımızın başbakan olmasıyla beraber başlayan yeni dönemde de bu darbeler tarihi sona erdi. Ülkemizin yüksek standartlı bir demokrasiye kavuşması için çok büyük mücadele edildi. Rakamları bir hatırlamakta fayda var. Baskı ve dayatmalara dayanamayan 11 bin öğretmen istifa etmek zorunda kalmış. Bunların birçoğu başörtüsü nedeniyle görevini yapamayan öğretmenler. 3 bin 527 öğretmenin görevine son verilmiş, 600 bin öğrenci başörtüsü nedeniyle eğitim hakkından mahrum bırakılmış. Milletin paraları battı. Ben Fazilet Partisi’nde ilçe yönetim kurulu üyesiydim. Sonra partimiz kapandı. AK Parti kurulduğunda kurucu ilçe başkanı olarak görev yaptım. Başörtüsüne özgürlüğü savunuyoruz diye bir imza attık ve bizim hakkımızda iddianame düzenlendi. Duruşmalara sanık olarak çıktık. Milletvekili başörtüsü nedeniyle meclisten dışarıya atıldı, Merve Kavakçı. 20’den fazla vakıf kapatıldı. Dernekler kapatıldı. Antidemokratik bir süreç demokrasiye kara bir leke olarak tarihe geçti. AK Parti kurulduğunda kurucu üyeleri arasında başörtülüler var diye kapatma davası açıldı. Darbeci ve vesayetçi anlayışın yok edilmesi ve ülkemizin yüksek standartlı bir demokrasiye kavuşması noktasında büyük reformlar yapıldı. 28 Şubat’ta o kız öğrencilerimiz üniversite birincisi olan kızlar ya polis zoruyla atıldı ya bugün yapılabilir mi. 15 Temmuz’da bu ülkenin yargısı savcıları evde oturmadılar, millet meydanlara koşarken onlar da adliyelere koştular. Darbecilerle ilgili gözaltılar yaptılar.
"ÇOK BÜYÜK REFORMLAR YAPTIK"
Türkiye'yi demokrasisi olmayan hukuk devleti olmayan seçimlerin yapılmadığı ülkelerle kıyaslayıp onları Türkiye’nin üzerinde göstermek, masa başı hazırlanmış objektif kriterlere dayanmayan bir sistemle yapılan çalışmalar bunlar. Bahsedilen endeks dünya adalet projesi olarak bilinen eski ABD barolar birliği başkanının kurduğu bir dernek. Bağış yapan ülkelere baktığımız zaman en başta Amerika dışişleri bakanlığı, Avrupa’nın bazı ülkeleri, Afrika’nın bazı ülkeleri bağış yapanlar. Yüksek bağış yapanların listesi ile sıralamanın hemen hemen aynı olduğunu görüyorsunuz. Aynı şekilde dünya basın özgürlüğü endeksi var. Orada da Türkiye’ye bakın İsrail’in altında. Bu doğru mu yani. Tamamen propagandaya yönelik yapılmış çalışmalar. 15 Temmuz’da da bunu gördük. Burada özellikle ülkemiz aleyhinde yapılan bu listelerin Türkiye’de sürekli tekrarlanması hukuka güveni zedelemeye yönelik bir propagandaya dönüşüyor. Çok büyük reformlar yaptık.
YARGI REFORMU STRATEJİSİ
'Öngörülebilir bir adalet sistemi vizyonuyla çıkıyoruz' dedik. Bu beş ana amaç içerisinde belki önümüzdeki dört yıllık süreç içerisinde yüzlerce maddeden oluşan kanun paketleri yargı paketleri meclisimizin huzuruna getirilecek. Duruşmaların iki aydan fazla ertelenmemesi ceza yargılamasında duruşmanın başlayıp karar verinceye kadar ara vermeden bitirilebilmesi çalışmalarımız var. Bilirkişi uygulamasının geliştirilmesi bu konu önemli. Hukuk fakültesindeki eğitim kalitesinin artırılması noktasındaki çabalarımızı sürdürüyoruz. 395 bin kişi var cezaevlerinde. Özelikle ceza adaleti dediğimiz zaman üç aşamadan oluşuyor. Soruşturma, kovuşturma ve infaz aşaması. Üçü de birbirinden önemli. Bu konuda çalışmalarımız da var şu anda. Tutuklama tedbiri, ceza Mahkemesi kanunumuzda kişinin kuvvetli suç işlediğine dair somut delil varsa ve bir tutuklama sebebi de varsa delilleri gizleme ve kaçma şüphesi de varsa hakim tutuklamaya karar verebilir. Burada özellikle 'iki yılın altındaki suçlar bakımından tutuklama yapılamaz' hükmü nedeniyle bahsettiğiniz cezasızlık algısına dönüşüyor.
Denetimli serbestlik, cezasız algısına yol açıyor. Bir yıl denetimli serbestlik uygulandığında iki yılın altındaki suçlar bakımından hiç cezaevine girmemiş oluyor dolayısıyla, cezaevine giriş caydırıcılık açısından önemli olduğunu düşünüyoruz. Bu da milletvekillerinin takdir edeceği bir husus. Kadına şiddet olaylarında çok eleştiriye neden oluyor, bir düzenleme yapmıştık kravat indirimi dediğimiz. Kişinin salt duruşmadaki kılık kıyafetinden indirim yapılması şeklinde vurgu ayırıcı bir cümle koymuştuk. Haksız tahrikle ilgili de böyle bir düzenleme kamuoyundaki eleştirileri ve mağduriyeti ortadan kaldırabilir.
Meskun mahalde ateş etme şu anda mevcut düzenlememiz altı aydan üç yıla kadar hapis. Kurusıkı da dahil bir yıldan beş yıla kadar önerimiz var. Kutlamalar düğünlerde nişanda asker uğurlaması gibi kutlamalarda ateş edilmesi durumunda çok içimizi açıdan maalesef tatsız olaylara neden oluyor. Burada caydırıcılık gerekir. Düğünlerde nişanlarda bu tür kutlamalarda eğer silah atılmışsa, altı aydan üç yıla kadar cezası yani şu andaki. Önerimizde 1,5 yıldan on yıla kadar.
Ölümlü veya yaralamalı trafik kazalarına karışan ve zaruriyet dışında olay yerini terk eden sürücülere bir müstakil ceza uygulanması lazım. Burada da bir yıldan üç yıla kadar ayrıca sürücü belgesi de iki yıl alınsın gibi bir önerimiz olacak.
Bunlar meclis gündemine getirilecek. Bunlar yargı reformu kapsamında yaptığımız toplantılarda, görüşmelerde hukukçularla ve uygulayıcılarla yaptığımız görüşmelerde elde ettiğimiz veriler ve taslak.
Şu anda yargının önemli bir iş yükünü bilişim suçları oluşturuyor. Paranın başka hesaba aktarılması durumunda çok büyük mağduriyetler söz konusu. İlgili hesabın bankalar veya savcı talimatıyla üç güne kadar askıya alınmasını sağlayalım istiyoruz. ATM kameralardan görüntüsü tespit edecek şekilde işlem yapılabilmesi sağlamak gerekiyor çünkü yüzünü kapatıyor maske takıyor ve para çekiyor. Kamera kayıtlarının saklanması süresi altı aydır bankaların bankalara bir zorunluluk çıkarmak savcının veya mahkemenin bankalardan talep ettiği bilgilerin on gün içinde gönderilmesinin zorunlu hale getirilmesi bankalara yönelik on gün içerisinde kısa süre içerisinde soruşturmanın tamamlaması lazım.
Hat kullanılmak suretiyle suçlar işlenmesi çok yaygınlaştı. Bir telefon cihazında vatandaşların en fazla üç yabancıların ise en fazla bir GSM hattına sahip olabilmesi gibi bir düşüncemiz var. GSM hattını bir başkasına kullanması için veren kişiye idari para cezası düşünülebilir.
Covid süresince açık cezaevinde bulunan hükümlüler izine çıkarıldı. Covid uzadıkça onların izin süreleri de uzadı. 31 Temmuz 2023 tarihi itibari ile cezaevinde bulunanlar bundan yararlanabildi. Ama cezaevinde bulunmayan suç tarihi bakımından daha evvel suç işleyenler bundan yararlanmadı. Bu konuda biz bir taslak hazırladık. Bu taslağı milletvekillerimize grubumuza aktaracağız.
Toplam anayasa Mahkemesi dahil 11 milyon 858 bin 779 dosyamız var mahkemelerde. Karar sayısı derdestten daha fazla olduğunu görüyoruz. Artık daha çok karar verilerek sonuçlandırıldığının bir göstergesi. 2002’de 8 binden, 2025’te 25 bine ulaştı kadın hakim savcı sayımız. 2002’de 78 müstakil adliyemiz vardı, bugün 381. Fotokopi kağıtlarının bile avukatlardan istendiği günlerden bugün artık modern binalarda dijital sistemlerin olduğu binalarda daha çağdaş mekanlarda bu hizmetler veriliyor.