Marketlerin etiket oyunu ortaya çıktı! İşte fiyatlarla böyle oynamışlar
Türkiye son günlerde gıda fiyatlarına yapılan fahiş fiyatları konuşuyor. Rekabet Kurumu koronavirüs sürecinde haksız ve fahiş fiyat uygulamaları gerekçesiyle zincir marketlere cezalar verdi. Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan CNN Türk İstihbarat Şefi, Nihat Uludağ, "Halde 0.75 kuruşa satılan kabağı kendi firmasına 3.95 TL'ye satmış. O da vatandaşa 7.50 liraya mal edilmiş. Bu bize oldukça anormal bir artış olarak gözüktü." dedi.
Rekabet Kurumu koronavirüs salgını sürecinde, perakende gıda ve temizlik ürünleri ticaretiyle iştigal eden zincir marketler ile bunların tedarikçileri konumunda bulunan üretici ve toptancı seviyesindeki teşebbüslerin fiyatlama davranışlarının incelenmesine yönelik olarak yürütülen soruşturma tamamlandı. 5 büyük markete cezalar kesildi.
Hal ile market arasında fiyat farkı nasıl artırıldı?
Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan CNN Türk İstihbarat Şefi Nihat Uludağ şu ifadeleri kullandı:
İlgili marketin kendi alt şirketi kabak tedariği sağlamış. Halde 0.75 kuruşa satılan kabağı kendi firmasına 3.95 TL'ye satmış. O da vatandaşa 7.50 liraya mal edilmiş. Bu bize oldukça anormal bir artış olarak gözüktü.
Buradaki pahalılık mı fahiş fiyat mı? Peki pahalılık ne, fahiş fiyat ne? Bir cep telefonu düşünün fiyatı 20 bin liradır. Pahalı olabilir fakat 20 bin liralık bir cep telefonunu satıcı 100 bin liraya satıyorsa bu fahiş fiyattır. Buradaki önemli olan nokta budur. Aradaki uçurum devasa bir uçurumdur. 2-3-4 kata kadar fiyat farkının oluştuğu bir durum.
Burada asıl en kritik konu bu. Piyasa pahalı mı, fahiş fiyat mı? Bir ürün pahalı olabilir maliyeti girdisi pahalıdır ve onu pahalı bir fiyata satabilirsiniz. 1 liralık bir kalemi 20 liraya satıyorsanız 19 liralık haksız kazanç fahiş fiyata giriyor.
Toptancıdan 1 liraya kabağı A marketi aldı. Bunun ulaşım maliyetini çıkardı ve yüzde 100 farkıyla 2 liraya 3 liraya satabilir. Ancak bunu ana zincir marketler 1 liralık kabağı 10 liraya satarken piyasada otomatikman bir fahiş fiyat oluyor. Vatandaşta gidiyor her yerde fiyat aynı ve diyor ki bunun fiyatı bu.
Fahiş fiyatlandırma sisteminin tüketiciye zararı var ancak en önemli zararı çiftçiye. 0.50 kuruşla alınan bir ürün 10 liraya satılıyor. Çiftçi 0.50 kuruş kazanırken nasıl önümüzdeki yıl tarlaya ekecek.
"CİDDİ BİR MÜCADELE EDİYORUZ"
Tüketici Başvuru Merkezi Onursal Başkanı Aydın Ağaoğlu ise şu ifadeleri kullandı:
Biz 2018 ağustos ayından beri ciddi bir mücadele veriyoruz. Hal kayıt sistemi diye bir uygulama geliştirildi. Sebze ve meyve reyonlarında hangi ürün kimden kaça alındı bunu görebiliyorum. Mobil uygulamadır. Herkes ücretsiz olarak indirebilir. HKS kısa adı. Buradan tespit yapılabiliyoruz.
"BİRLİK YAPTIKLARI ORTAYA ÇIKTI"
Fiyat değişimlerinden kampanyalarına kadar birlik yaptıkları ortaya çıktı. Bundan sonra tam rekabet ortamında tüketicilere hizmet sunmalılardır. Tüketici güven zedelenmesi yaşamıştır. Benim tavsiyem vatandaş yerel marketlere yönelmelidir. Ve fiyat artışlarını mobil uygulama kullanarak şikayet etsinler.
"DÜRÜST DAVRANMAMIŞLAR"
Dijital takip sistemi kurularak çiftçiden çıktığında o ürünün nerede pahalandığı tespit edilebilir. Perakende şirketlerin kurduğu bir kumpası konuşuyoruz. Şu anda görüldüğü gibi bunlar dürüst davranmamışlar. Mesele tüm ihtiyaç ürünleridir. Bebek mamasından, temizlik malzemelerine kadar bir bütün halinde ticaretin kuralları alt üst edilmiştir
Milyonlarca tüketiciye fişlerinizi bulun ve hakem heyetine gidin demek hiç rasyonel değildir. Serbest piyasa koşulları uygulanmayınca devlet her sosyal devlette olduğu gibi alır elindeki çelik pençeyi nerede yanlışlık varsa tutar parçalar.
RAKABET KURUMU'NUN METNİ NE ANLATIYOR?
Prof Dr. Sefer Şener konuşmasında şu ifadeleri kullandı:
Rekabet Kurumu’nun metnini inceledik. Hangi alanlarda ceza oluşturduğu ile ilgili. Marketlerde bir fahiş fiyat uygulaması var ve bunu doğrudan ve dolaylı yoldan organize şekilde yaptıkları anlaşılıyor. Bunun gelecekteki fiyat yapılandırması ile ilgili hatta şunu da belirtelim kampanya ile ilgili de ortak hareket ettiği ortaya çıkıyor.
Enflasyon 19.58, gıda enflasyonu ise 30’un üzerinde çıkıyor. Maliyetler her alanda yansıyor. Üreticiye bakıyoruz. Maliyetlerine bakınca çiftçinin de kazanmadığı ortada. Arada bunu fiyatlandıran ve fahiş fiyat haline getiren bu şekilde işi organize eden ve piyasanın işleyişini bozan. Rekabet Kurumu bunu özellikle belirtiyor. Serbest işlenen piyasa var hükümet neden buna müdahale etsin şeklinde söyleniyordu. Bunu söyleyenlere iyi bir cevap verilmiş oldu. Devletin ana görevidir bu. Piyasa serbest işliyor ama acaba firmalar rekabete aykırı davranıyor mu?
Doğrudan doğruya bunun bedelini vatandaş ödemiş oluyor. Ülkede maliyet artışları fiyat farklılaştırmaları varsa bunun toplum açısından genel olarak paylaşılması lazım. TOBB’un önceliğinde mücadele başlatılmıştı. Enflasyonun makro verilerdeki iyileşme ile ilgili çabasına zincir marketlerin de katkı sağlaması gerekiyor. Onun için herkes üzerine yapmalı diyoruz. Bunlar devletin düzenleme yetkisi ile alakalıdır. Devletin bundan sonraki süreci daha net olarak kullanacak.
Ziraat Odaları Birliği İstanbul Şube Başkanı Ömer Demir şu ifadeleri kullandı:
Nakliye, kasa bedeli, KDV, kar bunun toplamı bundan 1 ay önce 1 liraydı maliyet. Şu anda kilo başına maliyet 1.25 lira. Oradan buraya gelene kadar 3 tane firma değiştirilerek üzerine farklı fiyat politikası uygulanıyor. Bugün gelen zamlarla birlikte toplamı 1.25 lira.
Biz ne kadar market kurarsak kuralım. Ceza kesersek keselim. Bunlarla bizim meseleyi çözmemiz zor olur. Devletin burada yeni bir sistem getirmesi lazım. Ürün bize yetiyorsa bunu dışarıya satmak konusunda iyi hesap yapmamız lazım. Tarım Bakanlığı’nı başka apayrı bir bakanlık gibi görmeliyiz. 5-10 yıllık plan program yaparsak biz bunu aşarız. Marketlere geçici olarak bu cezalar onları caydırmaz. Köylüden, çiftçiden ürünü almanın önünü keseceğiz. Hal yasasını geçirmemiz lazım. Türk Şeker diye bir kurum var bu kurum, bunu ciddi manada yapıyor. Eğer bugün şekerin fiyatı anormal yükselmiyorsa bu Türk Şeker’in politikasıdır. Eğer devlet bu kurumları genişletirse, bunların yüzde 90’ı çözülmüş olur. Türk Şeker bunu yaptı ve başardı.
İçeriden ve dışarıdan nasıl bu mevcut sistemi çökertiriz diye çalışıyorlar. Bürokratların bu işle ilgili yarısı da onlara çalışıyor. Böyle bir kumpas var. Acayip bir gıda terörü var. Biz üretiyoruz bu gelen zamlar niye bize yansımıyor. Yem artıyor mazot artıyor. Niye bize yansımıyor da tüketiciye yansıyor. Bizde artış yok. Bizim ürünümüz hala aynı çiftçi sıkıştığı zaman daha malı ürün çıkmadan satın alıyor. Böyle olursa bunu aşamayız. Bunlar meydanı boş buldular.