ANKA-3'e 'tanker' görevi! Dünyada çok az örneği var
Son yıllarda gerek imza attığı insansız hava platformlarıyla gerek bu araçlar için oluşturduğu farklı stratejilerle öne çıkan Türkiye, sahip olduğu kabiliyetleri daha da ileri taşımak için var gücüyle çalışıyor.
Ülkemizin bugüne kadar ürettiği en değerli insansız hava araçlarından biri olan ANKA-3 pek çok özelliğiyle son derece zorlu görevleri üstlenebilecek bir platform. Geçtiğimiz günlerde ANKA-3’ün mimarları yeni bir açıklama yaptı ve söz konusu hava aracının ‘tanker uçak’ olarak da kullanılabileceğini söyledi.
TANKER UÇAKLAR NE İŞE YARIYOR?
ANKA-3’ün tanker uçak olarak kullanılabilmesinin neden önemli olduğunu anlamak için en genel haliyle de olsa ‘tanker uçak’ kavramının ne ifade ettiğine kısaca değinmek gerekiyor.
TRT Haber'den Sertaç Aksan'ın haberine göre bilindiği üzere savaş uçakları, yüksek süratlere çıktıkları için yakıt sarfiyatları çok fazla oluyor. Türkiye’nin muharip hava gücünde en çok kullandığı F-16 örneğinden ilerleyecek olursak, nispeten ‘küçük’ sayılabilecek bu uçakların yakıt tanklarının hacimleri de dar.
Yakıt seviyesi menzili etkileyen en önemli faktörlerden biri. İşte bu noktada yakıt ikmal uçaklarının devreye girdiğini söyleyebiliriz. Tanker uçaklar barış döneminde ihtiyaç duyulan bölgede, savaş dönemindeyse genellikle cephe hattının gerisinde hedef uçağa yaklaşıyor ve sahip oldukları sistemlerle yakıt transferi yapıyor. Böylece savaş uçağı sahip olduğu menzil değerlerinin çok daha uzağında başarıyla Görev icra edebiliyor.
RADAR KESİT ALANLARI ÇOK BÜYÜK
Türk Hava Kuvvetleri’nin elinde ikmal için KC-135R tanker uçakları bulunuyor. Bu uçakların bugüne kadar gerek tatbikatlarda gerek sınır ötesi harekatlarda savaş uçaklarına yakıt ikmali yaptığı biliniyor.
Ancak neredeyse bir yolcu uçağı büyüklüğünde olan mevcut yakıt ikmal uçaklarının radar kesit alanı da çok büyük oluyor. Bu durum onları basit ve açık birer hedef haline getirdiği için ikmal işlerinin neredeyse tamamı ‘cephe hattının gerisinde’ daha net bir ifadeyle ‘güvenli bölgede’ tamamlanıyor.
Bu bilgiler ışığında ANKA-3’ün ‘ikmal uçağı olarak kullanılabilmesi’ daha da anlamlı oluyor. ANKA-3 görüntüsünden de anlaşıldığı üzere özel bir hava aracı. Sahip olduğu tasarımsal özellikler onun görünürlüğünü en aza indiriyor. ANKA-3’ün radar kesit alanı çok düşük. Bu sayede, savaş uçaklarına cephe hattının gerisi gibi aslında son derece riskli yerlerde dahi ikmal yapılabilmesinin önü açılıyor.
DÜNYADA TANKER İHA YAPIMINDA ÇALIŞAN ÜLKE SAYISI ÇOK AZ
TUSAŞ imzalı ANKA-3 sadece Türkiye için bir ‘ilk’ olma özelliğini taşımıyor. Açık kaynaklardan elde edilen bilgilere göre dünyada bir insansız hava aracını ‘tanker uçak’ olarak kullanmak için çalışmalarını sürdüren ülke sayısı çok çok az.
Söz konusu ülkelerin ortaya koyduğu projelerin neredeyse tamamında ABD teknolojisi dikkat çekse de Türkiye, TUSAŞ mühendisleri sayesinde yerli/milli imkanlarla insansız bir havacını ‘ikmal yapabilecek noktaya’ getirmeyi planlıyor.
Mevcut gelişmeler ışığında kara, deniz ve hava fark etmeksizin harp sahasının yeni oyuncularının ‘insansız’ olacağı bir sır değil. İnsansız savaş uçaklarının öne çıkmaya başladığı bu süreçte onlara eşlik edecek tanker uçakların da insansız olması ve ANKA-3 gibi düşük radar izine sahip olmaları neredeyse zorunlu.
Sadece insansız savaş uçakları için değil 4.5 ya da 5. nesil olarak adlandırılan son derece gelişmiş savaş uçakları için de radar kesit alanı düşük olan insansız Tanker uçakları çok değerli.
ANKA-3’ün sofistike kabiliyetlerinin yanı sıra yakın gelecekte kazanması muhtemel ‘ikmal’ özelliğini de düşündüğümüzde Türkiye’nin dünyanın dört bir yanına ihraç edebileceği çok gelişmiş bir hava aracı ürettiğini söylemek yanlış olmaz.