Futbolu ayakla değil yürekle oynadık
Kimi mayına bastı, kimi trafik kazası geçirdi ama azimleri bedensel engellerini yendi. Ampute Milli Futbol Takımı futbolcuları Avrupa şampiyonu olarak destansı bir başarıya imza attılar. Aralarında gazilerin de yer aldığı futbolculardan, şampiyonanın hikayesini dinledik.
Biz Türkler futbolsever bir halkız. Ancak bir çoğumuz ampute futbolun ismini ilk defa bu hafta başındaki tarihi zaferden sonra duydu. Futbolcularımız anlaşılan sessiz ama derinden, disiplinli bir çalışma yürüttüler ki İngiltere ve Rusya gibi şampiyonanın favori takımları karşısında elde ettikleri galibiyetlerle adeta destan yazıp kupaya uzandılar. Bu destanı inançları ve alın terleriyle yazıp tüm Türkiye’yi gururlandıran milli futbolcularımızın hayat hikayeleri ise filmlere konu olabilecek nitelikte.
23 Nisan günü ayağını kaybetti
Takımın başarısında önemli katkısı olan futbolcularımızdan biri de Barış Telli. Şampiyona maçı sevincini değnekleri üzerinde amuda kalkarak göstermişti Telli. Türkiye Ampüte Futbol Süper Ligi’nin gol kralı da olan 27 yaşındaki futbolcu aynı zamanda beden eğitimi öğretmeni olarak görev yapıyor. Telli’nin hayatı dört yaşında bir trafik kazası ile değişiyor... Hem de tüm dünya çocuklarının bayramı olan 1993 yılının 23 Nisan günü yaşamın ilk sillesini yiyor, sağ ayağı diz altından kesiliyor. “Ayağımı kaybettikten sonra yaşım ilerledikçe anladım ki ben diğer akranlarımdan farklıyım. Ama hep içimde umut vardı. Bana küçükken “ne olacaksın” diye sorduklarında son derece kararlı bir şekilde “futbolcu olacağım” yanıtını verirdim. İnanmazlar, acıyarak bakarlardı yüzüme.. Ama ben yılmadım, hep hayalimin peşinde koştum. Futbol benim hayatımın gidişatını değiştirmiş bir ayağımı almıştı ama ben hayatımı yine futbol ile kazanacağımı biliyordum...”
"Ampute futbol ülkemizde 27 takımın iştirakiyle iki ligde oynanıyor."
Hem futbol hem de atletizmde zirveye çıktı
Barış Lise 1’nci sınıfta öğretmeni sayesinde futbolla tanışmış. Ardından Türk Silahlı Kuvvetleri Rehabilitasyon Merkezi’nin Karagücü takımına dahil olmuş. 2005’te de Ampute Futbol Milli Takımı’na seçilmiş. Gazi Üniversitesi Beden Eğitimi Bölümü’nde okurken atletizme de başlamış. 100 metrede, uzun atlamada ve yüksek atlamada elde ettiği müthiş derecelerle Türkiye şampiyonu olmuş
Barış şampiyonayı da şöyle anlatıyor, “Şimdi Avrupa şampiyonu olduk. Benim için takımla bu duyguyu yaşamak önemli bir şey. Türkiye’nin her yerinden mesajlar geliyor hatta “evli misin, kız arkadaşın var mı” diye de mesajlar gelmeye başladı. Buradan söyleyeyim evli değilim çok sevdiğim bir kız arkadaşım var. Bizi A Milli ağabeylerimizle karşılaştırıyorlar. Bu doğru bir karşılaştırma değil. Bizim daha az para kazanmamız normal. Onlar her zaman vitrindeler ve tabii ki bunun karşılığını da alacaklar. Bizler hayatı her Türk evladı yaşıyoruz, maddi zorluklar da yaşıyoruz, örneğin anneme ev almak istiyorum, kredi borçlarım da var. Ama bunlar da normal, ben bir öğretmenim, devlet memuruyum. Ben milli takımda para için oynamıyorum önceliğim hep ay yıldızlı bayrağımızı en yukarıya çıkarmak” diyor.
İlk ampute beden eğitimi öğretmeni
Türkiye’nin ilk ampute beden eğitimi öğretmeni de olan Barış gerçek mesleğini de şöyle anlatıyor, “Annemin hayali öğretmen olmamdı. Ben onu da gerçekleştirdim ve beden öğretmeni oldum. Türkiye’de bir ilki başardım. Benin sayemde yasa değişti ve bedensel engelli olup beden eğitimi öğretmeni olmaya hak kazandım. Benden sonra birçok arkadaşım da izimden gitti ve artık bedensel engelliler beden eğitimi öğretmeni olabiliyor. Amaç sadece hedeflere ulaşmak değil aynı zamanda kendine ulaşmaktır.
Dizi ve reklamlarda oynamak hayalim
Gelelim yıldızın futbolcunun gelecek hayallerine, “Artık hayalim ise bir reklam ya da dizi filmde oynamak. Nasıl Ronaldo oynuyorsa ben de ampute bir futbolcu olarak reklamlarda oynayabilirim. Bu yaşananları hayal edebilir miydim, tabii ki. Hayal etmeden hiçbir şey başaramazsınız. Ben şimdi hayallerimin gerçek olmasının mutluluğunu yaşıyorum. Maçtan sonra sevinçten amuda kalktım. Bu sevinç bizim hayallerimizin resmiydi. Ayağımın olmadığını bile bile ben futbolcu olmak istiyordum. Her gece dua ediyor her gece kendimi yeşil sahalarda görüyordum. İşte bu gerçekleşti...’’
Futbol ile hayata döndüm
Ampute Futbol Milli Takımı kaptanı gazi Osman Çakmak, 1997 yılında 11 aylık askerken Şırnak’ta mayına basarak bir ayağını kaybetmiş. Kaptan Çakmak ile şampiyona sonrası konuşuyoruz, hikayesini şöyle tamamlıyor. “Bu şampiyonluk 45 bin kişinin karşısında, milyonların önünde gerçekleşen bir hayaldi. Canla başla çalıştık. Günlerce eve gitmedik, beş farklı kampa katıldık günde çift antrenman yaptık altı ay boyunca birbirimizden ayrılmadık. Tüm bu emekler karşılığını verdi. Artık hedefimiz dünya şampiyonu olmak.”
Bedensel engelliler spora yönelmeli
Spora yönelmek bedensel engellilerin yaşantısını dramatik ölçüde olumlu yöne doğru etkiliyor, bir yerden hayata tutunmalarını sağlıyor. “Ben de bir engelli çocuk babasıyım” diyen Türkiye Bedensel Engelliler Spor Federasyonu Başkanı Arif Ümit Uztürk, “Ülkemizde ailelerin pek çoğunun aşamadığı bir sıkıtı var. Evde bir engelli evladımız varsa onu çarşıya pazar çıkarmak utanç vesilesi olarak düşünülüyor. Türkiye’de 4 engelli spor federasyonu var hepsinin sporcu sayılarını topladığınız zaman belki Türkiye’nin dörtte biri kadar nüfusu olmayan ülkelerin engelli sporcu sayısına ulaşamıyoruz. Ülkemiz son dönemlerde engelli hakları konusunda kensel yaşam içinde spor tesislerine ulaşabilmeleri konusunda büyük mesafe kaydetti. Biz 18 spor dalında aktif olarak hizmet veriyoruz. Bu nedenle aileler mutlaka engelli çocuklarını spora yönlendirsinler. Görecekler ki çocukları da kendileri de hayata tutunacak. Umarım bu şampiyona evde ekranları başında bizi izlemiş olan yüzbinlerce engelliyi de spor yapmaya teşvik etmişizdir.”
50 bin kişinin izlediği final maçı sıradışıydı
Ampute Milli Takımı Teknik Direktörü Gazi Uğur Özcan, ‘‘Ampute futbol ülkemizde 27 takımın iştirakiyle Süperlig ve Birinci Lig olarak oynanıyor. Dünyada bu kadar sayıda takımın katıldığı bir lig daha yok. Bir sezon boyu formda kalabilmek adına devam eden mücadelenin bir finaliydi bu şampiyonluk. Çocukların hazırlıkları ve koydukları hedef net bir biçimde gerçekleşti. Vodafone Arena’daki final maçı da sıradışıydı ve yaklaşık 50 bin seyircinin izlediği bir final bir daha hiçbir ampute futbol finaline nasip olmaz. Çocuklarımız futbolu ayaklarıyla değil yürekleriyle oynadı.”