Şampiy10
Magazin
Gündem

“Yüreğini avuçlarının içine almayı öğren...”

.

ABONE OL
Vatan Haber

Sana başkalarını sev dediğimde; “bu sen başkalarına tahammül etmelisin, ya da bir başkasını sevmek için kendini zorlamalısın demek değil...

Sen kalbini açtığında ve onu sevecen ve güzel düşüncelerle doldurduğunda, kim olursa olsunlar temasta olduğun tüm ruhları sevmek istediğini anlayacaksın...

***

Bu “Benim“ evrensel sevgimin ayrımcılık tanımayan doğal akışıdır...

O sevilmesi gerekenler, ya da sevilmemesi gerekenler diye bir ayırım yapmaz...

Benim sevgim herkes ve her şey için aynıdır...

Sevgimin ne kadarını alıp almayacağın, senin seçimine kalmıştır...

Bu sevgiyi göstermekten çekinme...

Bu kişiliğin ötesinde, en yüksek ilahi plana aittir...

***

Yüreğini avuçlarının içine almayı öğren...

Ve sevgini bir başkasına göstermekten sakın utanma...

Sevgi evrendeki en büyük birleştirici unsurdur...

O yüzden sev, sev, sev...”

Eileen Caddy...

***

Eileen Caddy’nin gün be gün öğütler içeren bu çalışması yazıldıktan on yıllarca yıl sonra; yaşadığımız coğrafyada hayati derecede önem kazanıyor...

Bu coğrafyada son yıllarda insanların birbirlerine karşı yapmadıkları hiçbir şey kalmadı...

Etmedikleri hiçbir hakaret kalmadı...

En ağır küfürler edildi...

Cinnet geçirircesine birbirlerini aşağıladı insanlar, kirlettiler...

Ettikleri sözlerin; itibarsızlaştırmaların, aşağılamaların, hakaretlerin, linçlerin, suikastlerin, pusuların haddi hesabı yoktu...

O kadar çok, küfür, hakaret, aşağılama, linç ve suikast vardı ki, artık bir etkisi kalmadı...

***

Sonunda padişahın hikayesi gibi bir durum çıktı ortaya...

Padişah bir gün vezirini çağırır;

-”Halktan aldığım vergilere zam yapıyorum vezirim...” der...

-”Aman efendim...” der vezir;

“Halk zaten mutsuz... Savaştan yeni çıktık...”

Padişah güler...

-”Korkma sen... Biraz daha zaman geçsin... Sen vergileri biraz daha arttırırsın...”

Vezir çaresiz padişahın söylediğini yapar...

Vergileri arttırır...

Zamdan sonra padişah yine sorar;

-”Nedir durum?..”

-”Halk çok mutsuz kara kara düşünüyor...” cevabını verir vezir...

***

Padişah;

-”Sen bir arttırıma daha git vezirim...” der...

Vezir padişahın bir bildiği vardır diyerek, yine vergileri attırır...

Sonunda bakar ki, aylardır kara kara düşünen halk, bir anda hareketlenir, tazelenir, gülmeye ve oynamaya başlar...

-”Padişahım halk sokaklarda oynamaya başladı...” der vezir koşa koşa padişahına giderek...

Padişah vezirine “şimdi dur“ işareti yapar...

-”Şimdi durabilirsin artık...” der...

-”Bundan sonra yapacağın hiçbir şeyin etkisi olmaz...”

***

Bu coğrafyada yaşananlar, padişah, vezir ve zam öyküsünün çok ötesindeler aslında...

Bu coğrafyada her cenah, birbirine karş”linç“ uygulaya uygulaya; insanları öldüre öldüre; artık ölüm korkusunu da caydırıcılığını da yok ediyor...

“Bundan sonra ne olacaksa olsun“ duygusu insanların üzerine kesif bir sis gibi çöküyor...

Artık laflar ve suikastler caydırıcılıklarını kaybediyorlar...

Padişahın fıkrasındaki gibi, artık, insanlar oynama noktasına geliyorlar...

***

Bütün nefrete, kine, öfkeye, düşmanlığa karşı, dünya bilgelerinden; “alıntıladığım bu sevgi dolu satırları bıkmadan usanmadan yazmaya çalışıyorum...”

Bu topraklar; Allah’ın bahşettiği sevgiyi bir gün hissedip mutlu ve huzurlu olacak...

O zamana kadar; bugün ne oluyormuş gibi görünenin pek bir önemi yok...

Önemli olan, yarın ne olacağını bilmek...

Siz sevginizden vazgeçmeyin...

Asla...

ERSUN YANAL'IN ÖNÜNÜ AZİZ YILDIRIM AÇTI...
Fatih Terim ve Mustafa Denizli...
Türk futbolunu uzun yıllar domine eden iki Türk teknik direktör onlardı...
Beşiktaş; Fenerbahçe; Galatasaray, Trabzon; hatta Bursa hangisi dara düşse; önce bu iki dev teknik direktörün birinin kapısını çalardı...
***
Yöneticilik yaptım biliyorum...
Büyük bir kulübün yöneticisi için, en risksiz karar "Mustafa Denizli veya Fatih Terim'den birini takımın başına getirmektir..."
***
Paratoner gibidir onlar...
Bütün şimşekleri kendi üzerlerine çekerler...
Takım başarısız oldu mu; başarısızlık Fatih Terim veya Mustafa Denizli'nindir...
Onlardan sıra gelmez kulüp başkanlarına ve yöneticilerine çoğu zaman...
Fatih Terim ve Mustafa Denizli emniyet sübabı gibi, bütün kriz anlarında büyük takım yönetimlerinin can simididirler...
***
Daha doğrusu kısa bir zaman öncesine kadar böyleydi...
Ersun Yanal'ın, teknik direktörlük kariyeri ve geçmişi; bu dev ikilinin hemen arkasında yer alıyordu...
Yanal deyim yerindeyse; bu ikilinin arasına girmek için hep uğraşıyor didiniyor ancak son anda çemberden dönüyordu...
Tam geliyor, geliyor son saniyede, potadan içeri giremiyordu...
***
Yanal'ı bu ikilinin arasına bir daha çıkmamacasına sokan olay; onun en anlaşamadığı, en fazla haksızlığa uğradığını düşündüğü Başkan'ın hamlesiyle geldi...
Ne zaman ki Aziz Yıldırım; Yanal'ı Fenerbahçe teknik direktörü yaptı...
Ne zaman ki, Fenerbahçe Ersun Yanal'la şampiyon oldu...
Ersun Yanal "artık kriz anlarının, ismi, seviyesi, kalitesi ve cv'si belli en aranan teknik direktörü oluverdi..."
***
Ersun Yanal'ı bu sezon Galatasaray da Prandelli'nin yerine düşünüyordu...
Hatta Prandelli'nin gönderilip yerine Ersun Yanal'la devam edileceği çok söylendi...
Yanal'ın üç hafta Galatasaray'dan haber beklediğini biliyorum...
Sonunda Galatasaray şimdilik Prandelli'den vazgeçemedi, ama Yanal Fenerbahçe'deki şampiyonluğundan sonra Trabzon'un uluslararası çaptaki Hoca'sını gönderttirip, Trabzon'un başına geçti...
***
Biliyorum şimdi hemen itiraz sesleri yükselecek...
-"Ersun Yanal göndermedi Trabzon'un Hoca'sını... O kendi kendine gitti..." denecek...
O zaman şöyle sorayım soruyu;
-"Ersun Yanal olmasaydı ve ilke olarak kabul etmeseydi, Trabzon yine o Hoca'sını gönderir miydi?.."
-"Hayır..."
***
Hayatta hep "şer" gibi görünen olayların "hayrına" bakın diyorum...
Ersun Yanal; "en büyük haksızlığı Aziz Yıldırım'dan gördü" diye düşünülüyor...
Belki kendi de öyle düşünüyor...
Oysa Yanal'ı, Fatih Terim ve Mustafa Denizli gibi iki dev teknik direktörün arasına sokan; eylemin sahibi Aziz Yıldırım'dır...
Onu Fenerbahçe'ye teknik direktör yapmasa ve o da Fenerbahçe'yi şampiyon yapamasa, bunların hiçbiri olmayacaktı...
Elbette Yanal'ın arkasında yılları, başarısı ve tecrübesi var...
Aykut Kocaman'dan kariyer olarak elbette fazlası var...
Ama yine de; "Ersun Hoca bugünlerde yapacağı hayat muhasebesinde Aziz Yıldırım'ı doğru yere oturtmalı..."
Bu hesapta Aziz Yıldırım "ona haksızlık etmiş görünmüyor çünkü..."
Onun önünü açmış görünüyor...

Yazarın Diğer Yazıları

  1. Beethoven; çocukluk aşkıyla...
  2. Altın Kelebek ödülündeki Diriliş Ertuğrul dizisi olayının derin kodları...
  3. Aydın Doğan ve Altın Kelebek ödül töreni...
  4. 12 yaşındaki çocukla bakıcısının aşkından çıkan sanat...
  5. ‘Erkek bedeninin yükünü arzulayan kadın...’
  6. Leonard Cohen; anlarız ki bir gün herkes yeniliyordur...
  7. Hollywood’daki ‘Proje’ sanatçıların; Trump’a hakaret kampanyalarındaki gizli misyon...
  8. Kadın tacizlerinden medet uman Amerikan medyasının rezil olduğu seçim...
  9. Mandela’nın hayatı ve efsane sözleri...
  10. Amerikan derin devletinden seçime saatler kala gelen kritik mesaj...“Hillary temiz...”

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.