“Yüreğini avuçlarının içine almayı öğren...”
.
Sana başkalarını sev dediğimde; “bu sen başkalarına tahammül etmelisin, ya da bir başkasını sevmek için kendini zorlamalısın demek değil...
Sen kalbini açtığında ve onu sevecen ve güzel düşüncelerle doldurduğunda, kim olursa olsunlar temasta olduğun tüm ruhları sevmek istediğini anlayacaksın...
***
Bu “Benim“ evrensel sevgimin ayrımcılık tanımayan doğal akışıdır...
O sevilmesi gerekenler, ya da sevilmemesi gerekenler diye bir ayırım yapmaz...
Benim sevgim herkes ve her şey için aynıdır...
Sevgimin ne kadarını alıp almayacağın, senin seçimine kalmıştır...
Bu sevgiyi göstermekten çekinme...
Bu kişiliğin ötesinde, en yüksek ilahi plana aittir...
***
Yüreğini avuçlarının içine almayı öğren...
Ve sevgini bir başkasına göstermekten sakın utanma...
Sevgi evrendeki en büyük birleştirici unsurdur...
O yüzden sev, sev, sev...”
Eileen Caddy...
***
Eileen Caddy’nin gün be gün öğütler içeren bu çalışması yazıldıktan on yıllarca yıl sonra; yaşadığımız coğrafyada hayati derecede önem kazanıyor...
Bu coğrafyada son yıllarda insanların birbirlerine karşı yapmadıkları hiçbir şey kalmadı...
Etmedikleri hiçbir hakaret kalmadı...
En ağır küfürler edildi...
Cinnet geçirircesine birbirlerini aşağıladı insanlar, kirlettiler...
Ettikleri sözlerin; itibarsızlaştırmaların, aşağılamaların, hakaretlerin, linçlerin, suikastlerin, pusuların haddi hesabı yoktu...
O kadar çok, küfür, hakaret, aşağılama, linç ve suikast vardı ki, artık bir etkisi kalmadı...
***
Sonunda padişahın hikayesi gibi bir durum çıktı ortaya...
Padişah bir gün vezirini çağırır;
-”Halktan aldığım vergilere zam yapıyorum vezirim...” der...
-”Aman efendim...” der vezir;
“Halk zaten mutsuz... Savaştan yeni çıktık...”
Padişah güler...
-”Korkma sen... Biraz daha zaman geçsin... Sen vergileri biraz daha arttırırsın...”
Vezir çaresiz padişahın söylediğini yapar...
Vergileri arttırır...
Zamdan sonra padişah yine sorar;
-”Nedir durum?..”
-”Halk çok mutsuz kara kara düşünüyor...” cevabını verir vezir...
***
Padişah;
-”Sen bir arttırıma daha git vezirim...” der...
Vezir padişahın bir bildiği vardır diyerek, yine vergileri attırır...
Sonunda bakar ki, aylardır kara kara düşünen halk, bir anda hareketlenir, tazelenir, gülmeye ve oynamaya başlar...
-”Padişahım halk sokaklarda oynamaya başladı...” der vezir koşa koşa padişahına giderek...
Padişah vezirine “şimdi dur“ işareti yapar...
-”Şimdi durabilirsin artık...” der...
-”Bundan sonra yapacağın hiçbir şeyin etkisi olmaz...”
***
Bu coğrafyada yaşananlar, padişah, vezir ve zam öyküsünün çok ötesindeler aslında...
Bu coğrafyada her cenah, birbirine karş”linç“ uygulaya uygulaya; insanları öldüre öldüre; artık ölüm korkusunu da caydırıcılığını da yok ediyor...
“Bundan sonra ne olacaksa olsun“ duygusu insanların üzerine kesif bir sis gibi çöküyor...
Artık laflar ve suikastler caydırıcılıklarını kaybediyorlar...
Padişahın fıkrasındaki gibi, artık, insanlar oynama noktasına geliyorlar...
***
Bütün nefrete, kine, öfkeye, düşmanlığa karşı, dünya bilgelerinden; “alıntıladığım bu sevgi dolu satırları bıkmadan usanmadan yazmaya çalışıyorum...”
Bu topraklar; Allah’ın bahşettiği sevgiyi bir gün hissedip mutlu ve huzurlu olacak...
O zamana kadar; bugün ne oluyormuş gibi görünenin pek bir önemi yok...
Önemli olan, yarın ne olacağını bilmek...
Siz sevginizden vazgeçmeyin...
Asla...