Yunan gizli servisinin arabadan çakmağı çalması...
.
Gazeteci; Atina’daki ilk sıcak yazını; tahmin ettiği gibi Türk-Yunan ilişkilerinde çıkan bir krizle değil; 12 Eylül rejimi dönemiyle ilgili yaptığı “milyar dolarlık rüşvet haberiyle” yaşamaya başlıyordu...
***
O sırada farkında değildi...
Ancak Yunan gizli servisi; “Gazeteci”nin kim olduğunu, ne olduğunu, gerçekte hangi amaca hizmet ettiğini” bütün gücüyle anlamaya ve bulmaya çalışıyordu...
***
“Gazeteci” 12 Eylül döneminin sonlarında, Atina’ya Milliyet temsilcisi olarak gelmişti...
Deutsche Welle’nin, İsveç Radyo’sunun Türkçe servislerinin temsilciliklerini aldıktan sonra; TRT’nin de Atina temsilcisi olmuştu...
***
O sırada çok ilginç bir olay geliyordu Gazeteci’nin başına...
TRT’nin Atina temsilcisi oluşunu izleyen günlerin birinde; Atina’nın merkezindeki Yunan Basın Yayın Bakanlığı ile Yabancı Basın Derneği’nin olduğu Academias caddesinin üzerine park etmişti arabasını...
***
Kurallara uygun değildi; ancak Yabancı Basın Derneği’nin üyesiydi ve orada trafik polisinin ona ses çıkarmayacağını düşünüyordu...
Topu topu 5-10 dakikalık bir işi vardı...
***
İşini gördü, arabayı pak ettiği yere döndü...
Gördüğü manzara karşısında içi ferahladı...
Beyaz araba yerli yerinde duruyordu...
Arabaya girdi, kontağı çalıştırdı...
***
İki dakika gittikten sonra, canı sigara çekti...
Atina’daki stres günlerinde günde 1.5 paket sigara içiyordu...
Sigarasını paketten çıkardı...
Eli arabanın çakmağına gitti...
Bir de ne görsün; arabanın çakmak yeri boştu; çakmağın yerinde yeller esiyordu...
***
Arabayı yana çekti...
Döşemenin altını, yerleri, koltuk altlarını her tarafı kontrol etti...
Çakmak yok olmuştu...
Yer yarılıp içine girmişti...
***
Çakmağın iki dakika içinde kaybolmasına imkan yoktu...
Evden çıkıp, Yabancı Basın Derneği’ne giderken sigarasını arabanın çakmağıyla yakmıştı...
İyi hatırlıyordu...
***
O esnada gözünün önüne bir görüntü geldi...
Arabayla tam şehrin merkezine girdiğinde, motosikletli bir adam yanından; kendini özellikle göstererek geçmişti...
***
Gazeteci; adamın Yunan gizli servisi mi, yoksa başka bir örgüt mü olduğunu biran düşünmüş, motosiklet yavaş yavaş uzaklaşınca, olayı unutmuştu...
***
Araba park halindeyken, çakmağının kaybolmasının, yanından geçip giden motosikletle yakından ilgili olduğundan emindi Gazeteci...
- “Psikolojik savaş yapıyorlar herhalde...” diye düşündü...
-“TRT’nin temsilciliğini almama yönelik bir mesaj olabilir...”
***
Yunan gizli servisi; belli ki “değişik mesajlar göndererek Gazeteci’nin tepkilerini kontrol ediyor” oradan çıkartacağı sonuçlarla neyin ne olduğunu kesinleştirmeye çalışıyordu...
***
Gazeteci’nin durumu “gizli servisler için çok karışıktı...”
Bir taraftan Atina gibi hassas bir merkezde Milliyet’ten sonra TRT’nin temsilciliğini alıyor; diğer yandan 12 Eylül döneminde 2 milyar dolar rüşvet verildiği haberini Milliyet’e manşet çekiyordu...
Kimdi bu Gazeteci?..
Neyin nesiydi?..
***
Nasıl olup, hem TRT’nin Atina Temsilcisi oluyor; hem de 12 Eylül rejiminin rüşvet iddialarını mantaşıyan gazeteci haline gelebiliyordu?..
Yoksa “Yunanlıların düşündüğünün aksine; Türkiye’de askeri diktatörlük yok muydu?..”
Varsa bu Gazeteci neyin nesiydi?..
*****
YUNAN GİZLİ SERVİSİ GAZETECİ’Yİ ÇALIŞIYOR...
Yunan gizli servisi bir yıl Gazeteci üzerinde çalıştı...
Her şeyini kontrol ediyorlardı Gazeteci’nin...
***
O sıralarda The Truman Show filmi henüz çekilmemişti...
Hiç kimse, o devirde; Truman Show filminde olduğu gibi, sadece “sahici bir insanın genç bir gazeteci olarak Atina’da var olabileceğine inanmıyordu...
***
Bir bit yeniği vardı bu “Gazeteci”de ama neydi o bit yeniği?..
***
Bir yıl sonra, arabaya girdiğinde ağzı açık kaldı Gazeteci’nin...
Türk sefaretinden arkadaşları ve aileleriyle deniz kenarına yüzmeye gidiyorlardı bir Pazar sabahı...
***
Gazeteci Golf’üne bindi...
Arabayı çalıştırdı...
Bir süre gittikten sonra gözü, arabanın çakmak yerine takıldı...
O anda faltaşı gibi açıldı gözleri...
Çakmak yerine gelmişti...
*****
RÜŞVET HABERİ, ÖZEL TELEVİZYON KANALINDAN KOPARTIYOR GAZETECİ’Yİ...
Yunan gizli servisinin “bir türlü anlam veremediği 12 Eylül rüşvet haberi”, 10 yıl sonra Gazeteci’nin bir özel televizyonla beş hafta önce imzaladığı sözleşmeyi feshetmesine neden olacak ve Gazeteci’yi STAR televizyonundan kopartacaktı...
***
12 Eylül rejimi darbenin yapıldığı 12 Eylül 1980’den 15 yıl sonra bile “nice kurumda etkili”ydi...
Bunu acı bir tecrübeyle görecekti Gazeteci...
***
TRT’de Atina muhabirliğinin ertesinde; program yapmaya başlamış, 3.5 yıl boyunca olay yaratan onlarca programdan sonra, STAR televizyonunun o günlerdeki patronu Cem Uzan genel müdürü Cem Şaşmaz’a talimat vermişti:
***
-“Bu adamı ne yap et Star’a transfer et...”
Star’cılar bir hafta içinde Gazeteci’nin transferini gerçekleştirdiler...
***
Transferin kolay gerçekleşmesinin nedeni para değildi...
Gazeteci; özel televizyonda editoryal açıdan daha özgür programlar yapacağını düşünüyordu...
***
Bu düşüncesini pekiştiren, sözleri bir uçak yolculuğu esnasında çocukluktan hayran olduğu oyuncu Metin Akpınar söylemişti Gazeteci’ye...
***
-“TRT’de inanılmazı yaparak özel televizyonlar karşısında ayakta kalıyorsun...” demişti...
-“Sen özel televizyona gitsen; uçarsın...”
***
STAR televizyon teklif edince, Gazeteci sadece dört program parasını peşin almayı isteyerek, teklifi kabul etmişti...
Cem Şaşmaz yıllar sonra Gazeteci’ye şöyle diyecekti o günleri anlatırken;
-“Araba istesen araba, transfer parası istesen transfer parası verecektik... Sen hiçbir şey istemedin... Biz de bir şey teklif etmedik...”
***
STAR’a böyle başlamış dört program yapmış, beşinciyi hazırlıyordu...
12 Eylül’ün üzerinden 15 yıl geçmişti...
Dokunulmazlıklar devam ediyordu...
***
12 Eylül’ün yıldönümüydü...
Bazı milletvekilleri, o hafta 12 Eylül döneminde F-16 savaş uçaklarının alımı sırasındaki rüşvet iddialarını gündeme getirdiler...
***
“Gazeteci” olayı Türkiye’nin gündemine ilk taşıyan kişiydi...
Üstelik bunu on yıl önce yapmıştı...
1995 yılındaydılar...
Bu kez dört başı mamur hazırlayarak bir “dosya” yapmaya karar verdi...
***
Antrenmanlıydı...
Rüşvet iddialarını dosya haline getirirken, dönemin tanıklarına başvurmayı doğru buldu...
***
Atina’dan Türkiye’ye döneli epey olmuş, bu süre zarfında Marmaris’te Kenan Evren’le birkaç kez görüşmüş ve röportaj yapmıştı...
***
“2 milyar dolarlık rüşvet iddialarını” içeren belgeleri ve dosyayı hazırlarken, Kenan Evren’i arayıp, bütün iddiaları sormuş ve geniş cevaplar almıştı...
***
Uzun bir telefon konuşmasıydı; ve Kenan Evren; iddiaların Hava Kuvvetleri çevrelerinin üzerinde o dönemde yoğunlaştığını kabul ediyor, araştırma yaptırdığını söylüyordu...
***
12 Eylül döneminde F-16 rüşvet iddialarıyla ilgili, içinde Kenan Evren’in de konuşmalarının bulunduğu 30 dakikalık bir bölüm hazırladı...
Tanıtımları dönmeye başladı...
***
İlk başlarda sık sık dönen promolar, bir anda yayından kesildi...
Yayın Müdürü dostuydu;
-“Ne oldu niye bizim promolar dönmüyor” diye onu aradı...
-“Yukarıdan gelen talimatla kestiler, tanıtımı” dedi,
-“Hemen bir Genel Müdür’le konuş...”
***
Genel Müdürle konuştu o CEO’ya devretti olayı...
Kaseti beraber izlediler... Gazeteci; iddialarla ilgili Kenan Evren’le özel görüşme yaptığını anlatıyor; olayın her yönünü objektif bir şekilde işlediğini söylüyordu...
***
Sanki ikna etmiş gibi görünüyordu CEO’yu... Oysa yine çok nahif olduğunu bir süre sonra gelen telefonla anladı...
-“Programdan o bandı çıkartın... Diğer bantlarla programı yapın...” diyorlardı...
***
“Tanıtım girilmiş bu saatten sonra kaseti yayından çıkartırsak, gazeteciliğimiz biter” dedi... Kimse dinlemedi...
***
Kendisinin ise kararı kesindi...
“Bu haber ve iddia; dönemin bir numaralı sorumlusu Kenan Evren’le özel röportaj yapıldığı halde girmeyecekse; programı yayınlamayacaktı Gazeteci...”
Bedeli her ne olursa olsun...