Üniversiteden çıkıp iş hayatına atılırken...
.
Üniversitenin ikinci sınıfının ilk dönemi bittiğinde, ikinci dönemi başlarken iş hayatına fiilen başlıyorum...
Bu şekilde, üniversitede fiili, tam gün öğrencilik sürem 1.5 yılla sınırlı kalıyor... Buna karşılık; iş hayatıyla, üniversiteyi beraber yürüttüğüm süre 2.5 yılı buluyor...
Üniversitenin yarıdan yarım sömestr fazlası bir süre, hem gazetecilik yapıyor, hem üniversite okuyorum...
***
O günlerde okuldaki en büyük tartışma; “üniversite bittikten sonra mı mesleğe; yani gazeteciliğe veya, televizyonculuğa başlanmalı, yoksa üniversite devam ederken stajla iş hayatına giriş yapıp; işte kalmanın yolunu bulup, okulu ikinci plana mı iterek mi devam etmeli?..”
***
Dün Her Gün 1 Yeni Bilgi tweet portalında “Üniversiteden çıkıp, iş hayatına atıldığınızda başınıza gelecek 10 şey” başlıklı yazıyı okurken; kendi hayat tecrübem gözümün önüne geliyor...
Maddeleri kendi hayat tecrübemin merceğinden geçirerek okuyorum...
*****
YÜZDE 50’Sİ DERSLERDE ÖĞRENDİKLERİNSE...
1) “Derslerde öğrendiğiniz şeylerin işin yarısı olduğunu; diğer yarısını derslerde tanıştığınız insanların oluşturduğunu fark edeceksiniz...” diyor birinci madde...
***
Çok doğru bir saptama...
Hayatta öğrendiklerimiz kadar, tanıdığımız insanların yaşamımıza kattıkları değerler var... Bir oran vermek gerekirse, gerçekten de yüzde 50 derslerde öğrendiklerimizse, diğer yüzde 50 tanıştığımız insanların bize iş hayatında katacakları oluyor...
*****
YABANCI DİLİN ÖNEMİ...
2) “Network önemli” sloganını ağzınızdan düşürmeyeceksiniz...
***
3)Eğer üniversitenizde bol bol uluslararası öğrenci varsa, yabancı dilinizi geliştirmelerini sağladıkları için onlara sık sık minnettar kalacaksınız...
***
Çok doğru bir önerme bu...
Yabancı dilin ne kadar önemli olduğunu, iş hayatına girdiğinizde inanılmaz bir şekilde fark ediyorsunuz... Gazetemin beni birkaç yıl sonra, yurt dışına göndermesinin ilk temel koşulu, iyi derecede yabancı dil bilmemdi...
Bu “olmazsa olmaz” koşuldu...
Her şey yurt dışına gönderilmem için etkili olabilirdi...
Ancak; yabancı dili iyi bilmiyorsam bunun gerçekleşmesi baştan yok olmaya mahkum bir ihtimaldi...
*****
SEKTÖRÜN ÖNEMLİ İSİMLERİ...
4) Sektörün önemli isimlerinden ders alma imkanı yakaladıysanız, maça zaten 5/0 önde başlayacaksınız...
***
Bu tip önermelerdeki “gerçeklik” payına şapka çıkartıyorum... Mezun olduğum okulun en büyük avantajı, gazetecilik sektörünün en büyük ve değerli isimlerinin okulumda ders veriyor olmalarıydı... Mümtaz Soysal, Ahmet Taner Kışlalı, Ünsal Oskay gibi kafa isimlerin dışında; okul Uğur Mumcu gibi ünlü gazetecileri onbeş günde bir okula davet eder, onlarla uzun söyleşiler düzenlerdi...
*****
STAJ İMKANI...
5) Üniversiteniz size staj imkanı tanıdıysa, iş hayatına yumuşak bir geçiş yapacaksınız...
***
Yine üniversite öğrencileri için nokta atışı maddelerden birisi bu...
Üniversitede okulun en büyük özelliklerinden biri, üçüncü ya da dördüncü sınıfın sonunda yapılan bir aylık staj olanağıydı...
Ben ikinci sınıfın ikinci döneminde, kendiliğinden gazeteciliğe başlamıştım...
Ancak birçok arkadaşım, üçüncü sınıfın yazındaki staj üzerinden gazete ve televizyona adımları attılar... Yumuşak geçişle mesleğe geçtiler...
Bir çoğu staj yaptıkları yerlerde kaldılar ve bir süre sonra kadroya girerek profesyonel gazeteci, televizyoncu olarak çalışmaya başladılar...
*****
OKULDAN MESLEĞE BAŞLAMAK...
6) Üniversitenin elinizin altınadaki süpersonik kütüphanesini çok arayacaksınız...
***
7) Daha öğrenciyken, mesleğinizi prova etme şansı bulduysanız bunun avantajını hep yaşayacaksınız...
***
Gazeteciliğe, üniversitenin ikinci sınıfında başlamanın avantajlarını 35 yıl boyunca hep yaşadım...
Askerlikte bir söz vardır...
“Sığınakta yapılan hata; savaşın sonuna kadar devam eder...” derler...
Meslek hayatınızda sığınakta yapacağınız en doğru davranış; mesleğe erken başlamaktır...
Gazeteciliğe başladığım ilk bir yıl hiç para almadım...
İkinci, üçüncü ve hatta dördüncü yılların ortalarına kadar, maaşlı ancak sigortası olmadan telifle çalıştım...
***
Üniversitenin ikinci sınıfında mesleğe başladığımdan, bu acayip durum bana “koymuyordu...”
Ancak, üniversite bittikten sonra, bir yılı parasız 3.5 - dört yıl kadrosuz telifli çalışsaydım; bu durum bana “koyardı” ve muhtemelen bu süreci göze almayıp, mesleğe başlamadan gazeteciliği terk ederdim...
İlk yıllar para almadığımda, kadroya alınmadığımda, “önemli değil; zaten daha üniversitede öğrenciyim” diyerek durumumu makulleştiriyordum...
*****
İŞTE TİCARİ ZEKA...
8) İş başvurunuzu üniversitenizin kariyer planlama merkezinin elinden çıkan bir CV ile yaparsanız, işe alınacaksınız...
***
Doğrusu bu maddenin özellikle Amerikan eğitim sisteminin etkisindeki üniversitelerde çok geçerli olduğunu biliyorum...
Okuldan gelen referanslar, işe alınmada kesinlikle öncelikli tercih oluyorlar...
***
9) Üniversitede burs kapmayı başardıysanız, daha mezun olduğunuz anda, hemen işe giremezseniz de babanızın gurur kaynağısınız...
***
Üniversitede burs kazanmak, aileye maddi olarak büyük katkı sağlıyor...
Ancak daha önemlisi; burs alan bir öğrencinin ebeveyni olmak; çocuğunuzun özel yeteneklerinin tescili olduğundan, haklı bir gurur vesilesi oluyor...
***
10) Ticaretle eğitimi birleştiren bir üniversiteden mezunsanız, ticari zekanızla çok canlar yakacaksınız...
***
Buna en iyi örnek geçmiş yıllardaki İktisadi ve Ticari İlimler Akademileri’dir...
Bu okulların mezunları, ticari hayatta büyük başarılar gösterdiler...
İktisadi Ticari İlimler Akademiler’i, hem eğitimli hem de ticari ve uygulamalı zekası yüksek öğrenciler yetiştirdiler ve mezun ettiler...