Üç çocukla Casanova’nın şehrinde...
.
Onlara sürpriz hazırlıyorum... “Roma’ya gideceğiz” derken, son anda rotayı değiştiriyor Venedik’e çeviriyorum... Suların, denizlerin, kanalların, sevgililerin, gondolların, adaların şehrine üç çocuğumu götürmeye karar veriyorum...
***
Kanalları, gondolları, köprüleri, deniz taksileri, vaporettoları ve elbette seveceklerini biliyorum... Venedik’i unutamayacaklarını tahmin ediyorum... Onun için onları Venedik’e götürüyorum...
***
Kendim için ise; sevgililer kenti Venedik’e üç sevgili çocuğumla gitmemin muhteşem bir romantizm olacağını düşünüyorum...
Aşk şehrinde, üç aşkımla birlikte, en unutulmaz romantizmimi yaşayacağımdan kuşku duymamaktayım... Venedik benim için romantizmin ve romantik çapkın Casanova’nın şehriydi... Şimdi çocuklarımla yaşayacağım en romantik zamanların sahnesi olmaya adaydır...
***
Casanova’nın doğduğu şehre, kişisel tarihimin aşklarından hediye, sevgililerinden yadigar üç çocuğumla, romantik Venedik Bayram’ını yaşamaya gidiyorum...
Venedik’li Casanova’yı anlattığım iki yazımı buraya alıntılıyorum şimdilik...
*****
122 KADINA AŞIK OLAN VENEDİK’Lİ CASANOVA...
Haberlerden anlıyorum ki, bu bayram Türk turistler için Venedik modadır... Ben şu anda Venedik’te değilim, ama Büyük Kanal’da veya Rialto Köprüsü’nde gezerek romantizm, aşk tazeleyecek olanlara bir öneride bulunabilirim...
170 civarında kanal ve yaklaşık 400 köprünün olduğu Venedik’te geziyorsanız, gondolla giderken Giacomo Casanova’nın evine dikkat edin... Dünya erkeklerinin “çapkınlık rol modeli” olarak aldığı ve benzemeye çalıştığı Casanova, aslında bugünkü ucuz fuhuş rezilliklerine göre melek sayılırdı...
***
73 yıllık hayatı boyunca 122 kadınla beraber olduğunu söyler Casanova...
Venedik’te doğdu... 1725-1798 yılları arasında yaşadı ve kadınları hep keşfedilmesi gereken birer hazine olarak gördü...
***
Dünyayı dolaşarak hayatını yaşayan bir zevk adamı ve kendi servetini kendi yapmış bir yazardı...
Sosyal, yetenekli, duygusal ve çekiciydi...
***
O ilişkiye girdiği her kadınla duygusal bir bağ kurdu... Ünlü Fransız sosyolog Jean Baudrillard Casanova’yla günümüzün ucuz çapkınlarını karşılaştırmanın hata olduğunu söylüyor:
“Casanova’nın amacı hiçbir zaman kadınlarla birkaç saatlik eğlence olmadı... Kadınların onun akıl ve kültür düzeyinde konuşmaları hep iştahını kabarttı...”
***
Ama günlüğünde kadınlarla ilgili altını çizdiği cümle Casanova’nın hayatını ve inancını esas anlatan cümledir:
“Bir sürü kadınım oldu... Eğlendim, oynadım, küçük gördüm, görüldüm...
Aşkın dünyadaki en büyük aşkın merak olduğunu anladım...
Merak bittiğinde ya da giderildiğinde aşkın yok olduğunu öğrendim...”
*****
CASANOVA İLE DON JUAN ARASINDAKİ FARKLAR...
Berlusconi, efsanevi ve kurgusal “zampara karakter”i tasvir eden Don Juan karakterinin tipik bir örneğidir...
***
Ben bazı deneyimleri açısından hiç alakam olmasa da ve üstadın eline su dökemesem de tarihsel bir kişilik olan Casanova’ya yakın dururum...
***
Aslında her erkek Don Juan denilen efsanevi ve kurgusal karakterle, Casanova denilen tarihsel gerçek kişilik arasında bir yerlerde durur...
***
Don Juan ilk kayıtlı hikayesi Tirso de Molina’da;
“kendisini sevgili gibi göstererek veya evlilik vaad ederek kandıran, pişmanlık duymayan bir zamparadır...”
***
Arkasında kırık kalpler, kızgın koca ve babalar bırakır... Sonunda Don Gonzalo’yu vahşice öldürür... Efsaneye göre, Don Juan soylu bir ailenin genç kızını baştan çıkartarak reputasyonuna başlamıştır...
***
Casanova her ne kadar kadınlarla ilişkileri açısından Don Juan’a benzetilse de, ondan çok farklıdır...
***
Casanova ilişkisi olduğu kadınları gerçekten çok sever ve çoğu zaman ilişkiden sonra, uzun süre onlarla arkadaş kalır...
***
Histoire De Ma Vie ismini taşıyan otobiyografisinde 122 kadınla beraber olduğunu yazar...
***
Tarihçiler Casanova’nın “başarılı bir aşık” olmasının nedenini, “Kendi zevkine düşkün olduğu kadar, karşı cinsin de keyif alması için özen göstermesi” olarak değerlendirirler...
***
Baştan çıkartıcıdır, kendisinin baştan çıkartılmasından keyif alır ve beraber olduğu kadınları gerçekten sever, ilişkiden sonra da arkadaşlıkları ve dostlukları devam eder...
***
Don Juan ve Casanova birbirinden farklı iki kişilik... Don Juan’dan ve Don Juan’lardan haz etmem... Venedik’li Casanova’ya ise itiraf etmeliyim ki sempati duyuyorum...
*****
CASANOVA’NIN KENRİ KALEMİNDEN HAYATI...
Histoire De Ma Vie (Hayatımın Hikayesi) Casanova’nın kendini anlattığı satırlardan oluşan kitabının adıdır...
Şu satırlar göze çarpar kitabın arka kapağında Casanova ve hayatı hakkında;
***
“Duyularıma zevk veren her şeyi kendime bağlamaya çalışmak yaşamımın en büyük uğraşı oldu; hiçbir işi daha önemli görmedim... Karşı cins için doğmuş olduğumu hissederek, onu daima sevdim ve onun da beni sevmesi için elimden geleni yaptım...
İyi yiyeceği aşırı sevdim ve merak uyandıran hiçbir şeyin peşinde koşmaktan geri kalmadım...”
***
Casanova kendini birkaç cümleyle böyle tanımlıyor... Peki biz onun hakkında ne biliyoruz? Sıradan bir çapkın mı?.. Bir sahtekar mı?.. Kumarbaz mı?..
Belki onun için hepsi söylenebilir ama asla “sıradan” denemez...
***
Din eğitimi almasına ve kilisede iyi bir kariyer şansı yakalamasına rağmen, kendi deyimiyle yanlyola sapmaktan hoşlanır...
Üstelik Tanrı’ya inancı da tamdır... “Ama” der, “Kimseye zarar vermeden keyif alanlar mutludur; Tanrı’nın; fedakarlık olarak kendisine sunulan üzüntüler, acılar ve perhizlerden hoşlanacağını düşünmek deliliktir...”
***
Casanova’nın hayatı basit bir cinsel açlığın doyurulması değildir...
O kadınları sever ama aşık olmak her şeyin başıdır...
İşte o zaman kafası delice çalışır fakat duygularının buyurduğu yönde...
Sahip olduğu her şeyi zevkleri uğruna terk etmesini bilir... Onlar, “çılgınlıklar için harcanması gereken paralardır...”
Bundan hiçbir zaman pişman olmaz, aksine gurur duyar... Ve edebiyat onun için her zaman önemli olmuştur...
Oysa sunduğu tüm edebi çalışmalarla değil, kendi kaleme aldığı anılarıyla üne kavuşur...
Anıları yıllarca sansürlenerek yayınlanır...
*****
CASANOVA MI TAGORE MU?..
Casanova’nın şehrine üç çocuğumla bu kez gitmeye hazırlanırken; kendi kendime derin bir hesaplaşma içine gireceğim şu soruyu soruyorum...
“İçinde yıllar yılı gizli bir Casanova yok muydu acaba?..”
***
Uzun süre düşündükten sonra şu cevabı veriyorum kendi kendime...
Casanova’dan çok seni anlatan Tagore’dur...
Rabindranath Tagore...
Alışma Bana isimli şiiriyle...
Casanova’nın Venedik’inde, üç çocuğun yanında ALIŞMA BANA’YI söyleyebilmek, sanıyorum Venedik’i bir başka romantika haline getirecek...
*****
ALIŞMA BANA...
“Alışma bana, ne yapacağım belli olmaz..! Bugün varım yarın birden yok olurum. Dokunma bana, kapanmamış yaralarla doluyum.
***
Canımı acıtma, bir yara da sen açma..! Sevme beni yoğun duygularımda kaybolursun tutuşursun.
***
İsteme beni, yasaklarla boğuşursun, engellerle doluyum.
Çözmeye çalışma sakın, seninle karışır iyice kördüğüm olurum..
***
Anlama beni, ben kendimi bilirim, ben böyle mutluyum..
Aşkı yaşatmamı isteme asla, ben aşka yıllardır inanmıyorum..
***
Güveniyorsan kendine, inandır aşkın varlığına..
Sonucunda öyle bir aşk yaşatırım ki..! Vazgeçemezsin tutkun olurum.
***
Yıkabilirsen duvarlarımı, sakın bırakma beni.
Tüm tutkularım ve gücümün arkasında; Hala minik bir çocuğum.
Büyütemezsen ; Kaybolurum!..”
Rabindranath TAGORE