Trump’ın Hillary’yle ilgili videosu...
.
Amerika’yı bir reality show gibi görmeyenler, bir süper gücün “dünyayı kontrol, kendi toplumunu dizayn eden bir muktedir” olduğunu bilenler; Hillary Clinton’ın adım adım Amerikan Başkanlığı’na yürüdüğünü fark ediyorlar...
***
Onbeş günlük New York seyahatimin, parlayan yıldızı; Kübalı göçmen çocuğu Marco Rubio “Tanrı 2016 yılı için benim Amerikan Başkanı seçilmemi öngörmüyor” diyerek, seçim yarışından çekiliyor...
Donald Trump rakiplerinden birini daha saf dışı etmenin mutluluğuyla, bütün oklarını Hillary Clinton’a yönlendirmeye başlıyor...
***
Trump yeni bir video çıkartarak siyasi kampanyayı sertleştiriyor...
Video;
“Konu en dişli rakiplerimize geldiğinde” sözleriyle başlıyor...
Bir IŞİD militanı kameraya silahını doğrultuyor...
Rus lideri Putin judo hareketiyle rakibini yere yapıştırıyor...
“Bu görüntülere Demokratların harika bir cevabı var” denerek; Hillary’nin mitinglerinden bir görüntü montajlanarak veriliyor...
Görüntüde; Hillary “havlıyor” şeklinde montajlanarak gülünç duruma düşürülmek istenip aşağılanıyor!..
Putin bu duruma kahkahalarla gülüyor!..
Video; “Kimsenin alay konusu olmak istemiyoruz... Trump...” gibi bir sloganla sona eriyor...
***
Bir kadın Başkan adayını aşağılayarak, prim yapmayı amaçlayan video Trump’ın, kendi partisindeki Cumhuriyetçi adayları saf dışı bırakarak, Hillary Clinton’ı hedefe koyduğunu gösteriyor...
Amerika’da artık herkes bu yarışta Hillary Clinton ile Donald Trump'ın baş başa kaldığını görmeye başlıyor...
ECONOMİST; “TRUMP DÜNYANIN EN BÜYÜK 6. KÜRESEL RİSKİ...” (2)
Amerikan derin devlet kodlarıyla aynı paralel boyunda yayın yapan İngiliz’lerin ünlü Economist dergisi son sayısında çok ilginç bir başlıkla çıkıyor...
Dergi; Trump’ın Amerikan Başkanı seçilmesi durumunu “Dünyanın karşılaşacağı 6. büyük küresel risk” olarak nitelendiriyor...
***
Economist’e göre, Trump’ın Amerika Başkanı seçilmesi; IŞİD terörünün dünyayı sarsmasından bile daha tehlikeli...
***
Papa’nın Donald Trump’ın Hristiyan olamayacağını söylemesinden sonra, Economist’in Trump’ı dünyanın en büyük 6. küresel riski olarak nitelendirmesi; Amerika’nın toplumsal makul idolünü Hillary Clinton haline getiriyor kendiliğinden...
***
İlginç komplo teorileriyle ünlü “iki siyasi analist” arkadaşımın görüşüne göre, “Trump’ın varlığı, Hillary Clinton’ı güçlendiriyor... Onun toplumsal kabul görmesinin zeminini hazırlıyor...”
***
Ben de öyle düşünüyorum...
Economist dergisi; dünyanın karşı karşıya olduğu 10 büyük küresel riski şöyle sıralıyor:
1) Çin ekonomisinde sert düşüş...
2) Rusya’nın Ukrayna ve Suriye’ye müdahalesinden sonra, yeni bir soğuk savaş... (Rusya’nın son kararıyla bunun geçerliliği kalmıyor... Onun için Trump’ın Amerikan Başkanı seçilmesi dünyanın karşılaşacağı en büyük 5. küresel risk haline geliyor!..)
***
3) Gelişen ülkelerde kur dalgalanması nedeniyle özel sektörün borç krizi...
4) İç ve dış baskılar sonucu Avrupa Birliği’nin parçalanmaya başlaması...
5) Yunanistan’ın Avrupa Birliği’nden ayrılması ve Euro Bölgesinin dağılması...
***
6) Donald Trump’ın ABD Başkanlığına seçilmesi...
7) Cihatçı terör örgütü IŞİD’in küresel ekonomiyi istikrarsızlaştırması...
8) İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden ayrılması...
9) Çin’in yayılmacılığının, Güney Çin Denizi’nde savaşa yol açması...
10) Petrol sektöründeki yatırımların azalmasıyla, yeni bir petrol fiyatı şoku yaşanması...
***
Bu sıralamada Trump; IŞİD’in açtığı terör belasından, Çin’in savaş açmasından, petrol fiyatlarındaki şoktan daha korkutucu bir risk olduğu gözüküyor...
Hillary de böylece “dünyanın doğal kurtarıcısı” oluyor!..
“Algı her şeydir...”
Dünyada bu şekilde düşünen insanlar ve merkezler çok etkinler...
AMERİKA SİYAHİ BAŞKANDAN SONRA KADIN BAŞKANI GÖRECEK!.. (3)
“Küçük resme değil; büyük Amerika resmine bakıyorum...”
O resimde, 8 yıl önce; tarihinde ilk kez siyahi bir lideri Başkan seçen Amerika’nın, bu kez bir “kadın lideri” başkan seçeceğini görüyorum...
***
Bu Amerika’nın “farklılıklara açılım” politikasının, çoktan gecikmiş doğal sonucu...
***
Mülkiye gibi; Türkiye’deki siyasal bilgiler okullarının, ekol olan en ünlüsünden mezun olmama karşın, siyaseti sevmiyorum...
“Sanat”ı, “edebiyat”ı, “insan”ı, müziği, senaryoyu, sinemayı, tiyatroyu, müziği seviyorum...
***
Birkaç gün önce Poyraz Karayel dizisinin uygulayıcı yapımcısı Ahmet Bircan dostuma şöyle söylüyorum;
-”Eskiden siyasetin ve gazeteciliğin “gerçek ve sahici”, sanatın ise “kurmaca ve kurgusal” olduğunu düşünüyordum... Çoktandır bu durumun tam tersine gerçekleştiğinin farkındayım...
Siyaset ve gazetecilik sahici değil sanal...
Sanat ise kurmaca değil, sahici...
Sanatta duygular var...
O duygular; gazetecilik ve siyaset diye oynanan oyundan ve çevremizi kaplayan Matrix’lerden çok daha sahici...”
***
Amerikan seçimlerini; benimle aynı okuldan mezun kırk yıllık arkadaşlarım gibi Washington’a bakarak değil, New York’a, Los Angeles’a bakarak izliyorum...
Sanatın ve sinemanın merkezi oralar...
***
Hollywood’u izlediğimde; Amerikan sinemasında “geçmişteki erkek egemenliğine, beyazların zulmüne; muktedire karşı ezilmiş ırkların, cinslerin; genelde ötekiler” diye nitelendirilenlerin sinemasının galebe çaldığını görüyorum...
***
Sinema; siyasetten daha cesur...
Yaptığı filmlerle onun önünü açıyor...
“Lezbiyen ilişki sonucu, kendi cinsel kimliğini bulan” ve çocuğu olmasına rağmen kocasından ayrılan Carol’ın hikayesinin Oscar’a aday olduğu bir ülkede, “Bir kadının Başkan olması zamanı çoktan geldi de geçiyor...”
***
Hillary Clinton Amerikan Başkan’lığına koşuyor...
Donald Trump; “Hillary’nin kazanacağı zaferin aslında geçmişte kalması düşünülen hangi değerlere ve nelere karşı olduğunu sembolize ediyor Amerikan toplumunun ve dünyanın nezdinde...”