Tanrım...
.
“Tanrım, Güçlülerin yüzüne gerçeği söylemek için...
Ve zayıfların alkışı ile sevgisini kazanmak için... Ve yalan söylememek için bana yardım et...
***
Eğer bana para verirsen;
Elimden mutluluğumu alma...
***
Eğer bana güç verirsen,
Elimden muhakeme yeteneğimi alma...
***
Eğer başarı verirsen bana;
Alçak gönüllülüğümü elimden alma...
***
Eğer bana alçak gönüllü olmayı bahşedersen... Saygınlığımı elimden alma...
***
Görünenin, diğer yüzünü tanımama yardım et...
***
Benim düşüncelerime katılmıyor diye, bana karşı olanları hainlikle suçlayarak, onların karşısında suçlu duruma düşmeme izin verme...
***
Kendimi sever gibi; başkalarını da sevmeyi...
Başkalarını yargılıyor gibi; kendimi de yargılamayı öğret bana...
***
Başarılı olduğum zaman; sarhoşluğa izin verme...
***
Başarısız olursam da; umutsuzluğa düşmeme izin verme...
***
Daha ziyade başarısızlığı, başarı öncesi bir deneme olduğunu hatırlamamı sağla...
***
Hoşgörünün güçlerin en büyüğü olduğunu; İntikam arzusunun zayıflığın ilk işareti olduğunu öğret bana...
***
Eğer beni paradan yoksun bırakırsan;
Bana umudu bırak...
***
Eğer beni başarıdan yoksun bırakırsan;
Başarısızlığı yenebilecek irade gücünü bahşet bana...
***
Eğer beni sağlık bağışından yoksun bırakırsan;
İnancın lütfunu bana bırak...
***
Eğer insanlara zarar verirsem,
Özür dileme gücünü ver bana...
***
Ve eğer insanlar bana zarar verirse... Affetme ve merhamet gücünü ver bana...
***
Tanrım!..
Eğer ben seni unutursam...
Sen beni unutma...”
(Mahatma Gandhi)
*****
İNSANLARIN SAVAŞI ÇOCUKLARIN KAVGASI KADAR SAÇMADIR...
İnsanların savaşı çocukların kavgasına benzer...
Hepsi de anlamsız ve saçmadır...
***
Madem ki sopa; savaş ve kavga aletidir...
Ey kör; o sopayı kır ve paramparça et...
***
Ben iyiyle, kötüyle kavga etmem...
Kavgayla işim yok...
Savaşmak şöyle dursun...
Gönlüm; savaş kelimesini hatırlattığı için barıştan bile ürker...
***
Delinin elinden silahı al...
Adalet ve barış senden razı olsun...
Eğer elinde silahı var; aklı da yoksa elini bağla... Yoksa yüzlerce zarara yol açar...
***
Hepimiz bir TEK kişiyiz...
Beri gel, daha beri...
Bu hır gür, bu savaş nereye kadar?..
Sen bensin; ben senim...
***
Allah’ın ışığıyız...
Allah’ın sırçası...
Kendi kendimizle bunca savaşmamız, bunca inatlaşmamız ne?.. Aydınlık; aydınlıktan ne diye kaçar böyle?..
***
Sağ el ne diye kendi sol elini hor görür?..
Her ikisi de senin elin değil mi?..
Uğurlu ne demek?..
Uğursuz ne demek?..
***
Biz hepimiz aynı mayadanız...
Aklımız da bir...
Başımız da...
Fakat şu beli bükülmüş göğün altında, iki görür olup kalmışız...
***
Haydi şu benlikten (ego) geç...
Herkesle karış, kaynaş...
Kendinde kaldıkça bir habbesin bir zerresin ancak...
Fakat herkesle birleşip, kaynaştın mı; ummansın, madensin...
***
Canı da bir bil...
Bedeni de...
Ama sayıları yüzbinlercedir...
Hani bademler gibi...
Hepsinde aynı yağ var...
***
Dünyada nice diller var...
Ama hepsi de mana bakımından bir...
Kapları kırıp döktün mü; su gibi birleşir hepsi birden akar gider...
***
Ayırmak değil bizim işimiz...
Birleştirmektir...”
(Mevlana)
*****
“BİR CANIM BEN; LAKİN YÜZBİN BEDENİM...”
“Yetmişiki millet sırrı bizden dinler...” “Ney”e benzeriz?..
ikiyüz mezhep ehliyle biz aynı perdedeyiz...
Hacetler kıblesiyim...
Gönüller Kabe’siyim ben...
Cuma mescidi değil...
İnsanlık mescidiyim ben...
Bir canım ben; lakin yüzbin bedenim...
Canım canına karıştı; artık ben senim...
Ne varsa cancağızım seni inciten;
İncitir beni de bil ki derinden...
***
Gel birbirimizin kadrini bilelim...
Çünkü ansızın ayrılacağız birbirimizden...
***
Madem ki inanan; inanç sahibinin aynası... Ne diye yüz çeviriyoruz aynaya?..
***
Uluğlar dosta can feda ederler...
Köpekliği bırak biz de insanız...
Kul hüvallah’ları, Kul euzü’leri niye birbirimize okuyup üflemeyiz?..
***
Garezler dostluğu karartır... Niye garezleri gönülden söküp atmayız?..
***
Bazı bazı ‘ben öleceğim’ diye gönlüm hoşlanıyor...
Ne diye ölüye taparız?.. Neden birbirimizin canına düşman oluruz?..
***
Ölümden sonra biliyorum; uzlaşacaksın, barışacaksın bizimle...
Fakat bir ömür boyu gamınla sınanıp duruyoruz biz...
***
Şimdi artık öldüm say da; barış artık benimle... Teslim oluşta; ölülere benzeriz zaten biz...
(Mevlana)
*****
“GEL; GENE GEL...”
“Mezarımı öpmek istiyorsun...
Neysek gene oyuz biz...
Gel de yüzümü öp şimdi...
***
Ölü gibi sus a gönül...
Zaten bu dil yüzünden, varlıkla töhmetliyiz biz...
***
Eğer dostlarınızın kötülüklerini size anlatırlarsa; aciz kaldığınız zaman ‘bunun sırrını o bilir’ deyiniz ve konuyu kapatınız... Dünyada dostsuz kalmayasınız... Çünkü ayıpsız dost arayan, dostsuz kalır...
***
Gene gel...
Gene gel...
Her neysen...
Ne etmişsen gene gel...
Kafirsen... Ateşe tapıyorsan, puta tapıyorsan gene gel...
Bu bizim kapımız...
Bu bizim eşiğimiz...
Ümitsizlik kapısı; ümitsizlik eşiği değil... Yüz kere tövbeni bozmuşsan; gene gel...
(Mevlana)