Şampiy10
Magazin
Gündem

Rezil soytarılara karşı dünyanın en asil soytarısı...

.

ABONE OL
Vatan Haber

Gazetecilik hayatım boyunca, hep “soytarılar” görüyorum çevremde...

“Güç” neredeyse onun yakınına mevzilenip, karşıda gördüklerine ateş ediyorlar...

“İçlerindeki kötülüğü, böyle saçıyorlar...”

Kötülüğü tatmin etmek için “Güç”ün yanında yer alıp, “güçsüzü”, linç ediyorlar...

***

Futbolda “birilerinin üzerinde kampanya varsa” gidiyorsa, onlar, “o gidilenin üzerine, görülmemiş bir şiddette ve hiddette gidiyorlar...”

Hedeftekinin ölümü için zemin döşüyorlar...

Linci için ortam inşa ediyorlar...

***

Kampanya bitip, hayat normale döndüğünde, hiçbir şey olmamışcasına, onlar bir şey yapmamışcasına olay yerinden anında toz oluyorlar...

Söylediklerini unutturup “arazi”ye karışıyorlar...

***

Kampanya “askerlere karşı ise”, “cellat soytarılar yine tetikçilik görevine” soyunuyorlar...

Öncü birer müfreze “o soytarılar...”

En kirli “sıfatlarla”, en galiz küfürlerle, en pislik yakıştırmalarla; hedefteki insanı linç etmeye başlıyorlar...

***

Gün geliyor askerlere yönelik kampanya bitiyor...

Onlar ortalıktan yine arazi oluyor...

Onca hapsin, onca cezaevinin, onca mağduriyetin sorumlusu, tetikçisi, soytarısı sanki onlar değilmişcesine kayıplara karışıyorlar...

***

Askerlere karşı kampanya bitiyor; “askerlere yönelik kampanyanın içinde olan” kesime karşı başka bir kampanya başlıyor...

“Soytarılar” yine “cellat görevindeler...”

Bu sefer, en son hedefe kilitleniyorlar...

“Son hedef”i öldürmeye soyunuyorlar...

O “hedef”le yıllarca beraber olup, diğer hedefleri dövenler onlar değilmiş gibi, “güç”lü saydıklarının yanında gözüküp, “kendi kötülüklerinin” yelkenini ‘güç’ten aldıkları rüzgarla sanatsız bir soytarılığın pespayeliğine çeviriyorlar...

***

Son yıllarda çevremde gördüğüm soytarılar böyle...

Oysa önceki gece Zorlu Center’da; “dünyanın bir numaralı palyaçosu” sayılan gerçek bir “sanatçı soytarıyı” seyrediyorum...

İçim ısınıyor; hayata geldiğime şükrediyorum...

Çocuklarıma “katil ve kirli soytarılar yerine” gerçek bir sanatçı soytarının, bir palyaçonun muhteşem sanat performansını izlettirebildiğim için kendimi mutlu hissediyorum...

“DÜNYANIN EN İYİ SOYTARISI...” (2)

İngiliz Times gazetesi onu “dünyanın en iyi palyaçosu, soytarısı” olarak nitelendiriyor...

Rus Slava Polunin uluslararası çapta bir palyaço, bir soytarı...

Hayatı boyunca, palyaçoluktan ve soytarılıktan başka bir meslek istemediğini, yaptığı işin “çocukluk rüyası” olduğunu söylüyor...

***

Onu Zorlu Center Gösteri Sanatları Merkezi’nde Snow Show’da “Kar Şov”unda izlerken, bir pandomim sanatçısının “kar olgusu”nu;

Nasıl bu kadar yaratıcı...

Nasıl bu kadar anlatıcı...

Nasıl bu kadar öğretici...

Nasıl bu kadar eğitici...

Nasıl bu kadar eğlendirici...

Nasıl bu kadar keyiflendirici...

Nasıl bu kadar hüzünlendirici...

Nasıl bu kadar anlamlandırıcı...

Nasıl bu kadar yaşatıcı...

Sergileyebilmesinin altında yatan “derin sevgi”yi hissetmeye çalışıyorum...

***

-“Charlie Chaplin’in The Kid filmini izlerken, yaşamımı sanatın palyaçoluk ve soytarılık yönüne çevirmeye karar verdim... Hayallerimin bir gün gerçek olabileceğine inandım..." diyor Slava Polunin...

***

-“Dansın her türünü öğrenmeyi başardım... Tangodan Japon sürreel danslara kadar her şeyi denedim, öğrendim ve hiç yılmadım... Ancak bütün bunları, o kırmızı burnu takıp palyaçoluk-soytarılık yaparak çocukları mutlu etmek için yaptım...” diyor;

-“Her dili bilmemizin mümkün olmadığının farkındayım... Ancak her dilin ortaklaştığı bir yer var... O da gülmek...” diye duygularını ifade ediyor...

***

Önceki gece Snow Show’u izlerken bir palyaçonun, bir soytarının bir pandomim ustasının, çocukluğunda Charlie Chaplin’e özenen bir sanatçının “çocukları ve insanları nasıl mutlu edebildiğine, onların içlerini nasıl ısıttığına” şahit oluyorum...

-“Çocukluğumdan kalan anılar hep “kar”la ilgiliydi...” diyor Polunin;

- “Hayatımı çocukluğumu gerçekleştirmeye adadım... Sonunda böyle bir hayata kavuştum... Mutluyum...”

***

Polunin’in Paris yakınlarında Alice Harikalar Diyarı’nı andıran bir evi bulunuyor...

Çocuklar için her şey var o evde...

Evden aldığı ilhamla, 120 ülkede yaptığı şovlarla çocukları mutlu ediyor, büyüklerin içlerine unutamayacakları bir sıcaklık veriyor...

ÇEVREMDEKİ SOYTARILAR... (3)

Onu izlerken etrafa irin saçan; ‘güç’ten medet uman, kötülük saçmak için ‘güç’ü kendilerine kalkan eden, cellatlaşan “soytarılar”ı düşünüyorum...

İnsanlığa verdikleri zararları

İçlerindeki kötülüğü... Hayatın serpilmesine, tazelenmesine karşı ördükleri “ölüm” duvarlarını.

***

Onların karşısında Polunin’in yarattığı estetik zevk, iyilik, sevgi ve sanatıyla insan üzerindeki gücü karşısında hayata şükran duyuyorum...

NAZİF ZORLU KENDİNE HAKSIZLIK EDİYOR... (4)

Dün Mehmet Nazif Zorlu’nun Habertürk’e verdiği röportajı okuyorum...

Röportajın bir yerinde; “Zorlu Center’ı yapmakla hata ettiğimi düşünüyorum...”

-“O kadar üstüme geldiler ki; 800 milyon dolar verip keşke burayı yapmasaydım...” diyor...

***

İstanbul’da yeni açılan bir sürü AVM var...

Bu AVM’lerin nasıl yapıldıklarını, kararların nasıl verildiğini, kimlerin bu hakka layık görüldüğünü bilmiyorum...

***

Zorlu Center’a açıldığından bu yana uzun bir süre hiç gitmiyorum...

Benim için, diğer AVM’lerden daha lüks yapılmış bir AVM olmanın dışında ilk günlerde başka bir anlam ifade etmiyor...

***

Ancak bir süre sonra fark ediyorum ki öyle bir Zorlu Görsel Sanatlar Merkez’leri var ki; “Türkiye’nin dünyanın en muhteşem görsel sanat etkinliklerine açılan bir penceresi” gibi...

***

Sadece son iki ay içinde Mamma Mia müzikalini, Shrek’i, Snow Show’u izlettirerek, çocukların hayatında inanılmaz ufuklar açıyorlar...

***

Bir ay önce, çocuklarla Newyork’ta üç Broadway Müzikali izliyoruz...

New York’taki Broadway müzikallerinin en iyileriyle, dünyadaki en ünlü şovların gösteri merkezi halini alıyor Zorlu Center...

***

Mehmet Nazif Zorlu, çok yerde çok büyük inşaatlar yapıyor muhtemelen...

Nerede ne yaptığını bilmiyorum...

Ancak Zorlu Center’da bu ülkenin insanına ve çocuklarına açtığı görsel sanat penceresi, bugüne kadar yaptığı işlerin hepsinden daha değerli...

İnsanlığa ve hayata katkısı hepsinden daha kıymetli...

Zorlu Center’dan; insan ancak gurur duyar; pişmanlık değil...

Yazarın Diğer Yazıları

  1. Beethoven; çocukluk aşkıyla...
  2. Altın Kelebek ödülündeki Diriliş Ertuğrul dizisi olayının derin kodları...
  3. Aydın Doğan ve Altın Kelebek ödül töreni...
  4. 12 yaşındaki çocukla bakıcısının aşkından çıkan sanat...
  5. ‘Erkek bedeninin yükünü arzulayan kadın...’
  6. Leonard Cohen; anlarız ki bir gün herkes yeniliyordur...
  7. Hollywood’daki ‘Proje’ sanatçıların; Trump’a hakaret kampanyalarındaki gizli misyon...
  8. Kadın tacizlerinden medet uman Amerikan medyasının rezil olduğu seçim...
  9. Mandela’nın hayatı ve efsane sözleri...
  10. Amerikan derin devletinden seçime saatler kala gelen kritik mesaj...“Hillary temiz...”

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.