Şampiy10
Magazin
Gündem

Ölürken pişmanlık duyacağımız beş şey...

.

ABONE OL
Vatan Haber

Paul Coelho; dün “hayatın anlamıyla ilgili” çok önemli bir tweet atıyor...

“Ölürken pişmanlık duyacağınız 5 şey” başlığını taşıyor tweet...

Coelho’nun tweeti; benim dün yazdığım “tamamlanmamış, yarım kalmış duygular, tetiklediği arzular, kötülüğe zemin teşkil eden kompleksler” yazımın üzerine geliyor...

***

Dünkü yazımda; yıllardır Benjamin Button’ın Garip Hikayesi filmindeki gibi, geriye doğru sararak yaşadığımı yazıyorum...

“Çocukluğumda, ilk gençliğimde, içimdeki tamamlanmamış duyguları tamamladığımı, arzuları yarım bırakmadan yaşamaya çalıştığımı, yaşanmamış ve bitirilmemiş duyguların yarattığı komplekslerden arınmaya çalıştığımı” anlatıyorum...

***

Paul Coelho’nun attığı “hayatın anlamı ve ölmeden pişmanlık duyacağımız 5 şey” tweeti, bu satırların üzerine cuk oturuyor...

Şimdi Coelho’nun söylediği 5 şeyin neler olduğunu aktarayım...

“KEŞKE BAŞKALARININ BENDEN İSTEDİKLERİ YAŞAMAK YERİNE KENDİ HAYATIMI YAŞAYABİLSEYDİM...”

Coelho; “insanların büyük çoğunluğu ölürken; ‘Keşke başkalarının benden beklediği hayat yerine, kendi hayatımı yaşama cesaretim olsaydı...’ diyor ve derin bir pişmanlık duyuyorlar...” diyor...

***

“İnsanlar geriye baktıklarında, bir sürü duygularının tatmin olmamış, tamamlanmamış olduğunu fark ederler...” ifadesini kullanıyor Coelho;

-“Bunun nedeni, insanların yaptıkları ve yapmadıkları seçimlerdir...

Sağlığınızı kaybetmeye başladığınız an artık her şey için çok geçtir...

Sağlık insan hayatına büyük özgürlük sağlar...

Çok az insan vakt-i zamanında bu gerçeği fark eder...”

“KEŞKE BU KADAR ÇOK ÇALIŞMASAYDIM...”

Paul Coelho; kendisine başvuran bütün erkek vakalarda, insanların; ‘keşke işimle bu kadar çok meşgul olmasaydım...’ dediğini hatırlatıyor...

İnsanların ölmeden önce pişmanlık duydukları ikincisinin;

“keşke bu kadar çok çalışmasaydım...” duygusu olduğunu söylüyor...

***

Elbette Coelho’nun burada, “kendisini sadece işinde var ettiğini zanneden bir anlayışın” pişmanlığından bahsediyor...

İnsanın kendini sürekli geliştirmesi, yenilemesi, bu yöndeki çalışması, çabası değil burada sözü edilen...

***

43 yaşına kadar günde 18 saatlik bir iş temposunda çalışıyordum...

Aniden hayatımın başka öncelikleriyle ilgilenmem gerektiğini fark ettim...

Gerçekte bugün de, günde 18 saatlik aktif bir çalışmanın içindeyim...

Ancak; bugünkü 18 saatle, geçmişteki 18 saat arasında derin farklılıklar var...

Bugün bu 18 saatin içinde;

Günde en az beş saati; yazdığım yazılar ile işim için harcadığım saatler alıyor...

Çocuklarım için ayırdığım zaman, onların yetişmeleri için harcadığım vakit günde yine bir 4-5 saatlik bir zamana tekabül ediyor...

***

Annem ve babamın rahat bir yaşlılık geçirmeleri için ayırdığım saatler, günün yine olmazsa olmazlarından ve elbette iki-üç saatten az değil...

Kendi sağlığım ve yenilenmem için dostlarımla ve sevdiklerimle ve kendimle geçirdiğim 4-5 saatlik zaman diliminin ise ne kadar gerekli ve rahatlatıcı olduğunun bilincindeyim...

Bunları alt alta koyduğumda zaten günlük 17-18 saatlik bir temponun hiç altına düşmediğimi görüyorum...

***

Bu hareketlilik, geçmiş hareketlilikten daha az değil, daha çok...

Fakat önemli bir fark var...

Bu çabalarım, hayatımdaki arzularım ve isteklerime uygun bir dengede yürüyor...

Sadece işte geçirilen uzun saatlerden ibaret bir hayat biçimini artık kendime uygun görmüyorum...

Ailemin ve kendimin ihtiyaçlarını, günlük hayatımın önemli bir köşesine yerleştiriyorum...

Bu daha sahici bir hayat çünkü...

“DUYGULARIMI DAHA RAHAT İFADE EDECEK CESARETİM OLSUN İSTERDİM...”

Paul Coelho üçüncü pişmanlık cümlesinin; “Keşke duygularımı daha rahat ifade edecek cesaretim olsaydı...” olduğunu söylüyor...

-“Birçok insan başkalarıyla huzursuzluk yaşamamak için, duygularını baskı altına alır ve bunları ifade etmekten çekinir...” diyor...

-“Bunun sonunda vasat bir yaşam standardı tuttururlar...

Hiçbir zaman sahip oldukları gerçek kapasitelerini yaşayamazlar...

Duyguların baskı altına alınması ve kendini ifade edememe ayrıca birçok hastalığa davetiye çıkartır...”

“HERKES ÖLÜMÜNE YAKIN ESKİ ARKADAŞLARINI ÖZLER...”

Paul Coelho; insan yaşamının sonlarında oluşan dördüncü pişmanlığın “Keşke arkadaşlarımla daha çok görüşseydim...” cümlesinde yattığını söylüyor...

***

-“İnsanlar ölmeye yakın, eski değerli arkadaşlıklarının kendileri için ne kadar önemli olduklarını anlarlar... Ancak her şey için çok geçtir...” diyor Brezilyalı bilge...

-“Herkes ölümüne yakın, eski arkadaşlarını özler...”

“KEŞKE DAHA FAZLA MUTLU OLMAYA ÇALIŞSAYDIM...”

-“Çoğu kişi, hayatta mutlu olmanın kişisel bir seçim olduğu gerçeğini fark etmez...” diyor Paul Coelho; beşinci pişmanlık yasasında...

-“İnsanlar geçmiş takıntılarına ve alışkanlıklarına bağlı kalma eğilimi gösterirler...”

***

Oysa mutlu olmak kişisel bir seçimdir...

Mutlu olacağımız şeyleri yaparsanız, mutlu oluruz...

Takıntılarımız ve koşullanmalarımız, mutlu olacağımız şeyleri yapmamızı engeller...

Beyin; geçmiş koşullanmaların etkisiyle bilinçaltından ilginç bir “suçluluk duygusu” oluşturur... Bu duygular genetik olabilir...

Çocukluk yılları koşullanmaları ve öğretilerinden kaynaklanabilir... Sonuçta mutlu olma tercihleri yerine, acı çekme ve mutsuz olma seçeneklerine yöneltir bizi beyin...

***

Herkes “Elbette mutlu olmak istiyorum... İnsan mutsuz olmak ister mi?..” sözünü söyler...

Oysa dikkatli baktığınızda bu sözü söyleyenlerin büyük çoğunluğunun, tercihlerini mutlu olma yönünde kullanmadığını görürüz...

***

Ben hayallerimin ve rüyalarımın varlığının benim için ne kadar önemli olduğunu anladığımdan beri; hayallerimin ve rüyalarımın arkasından gidiyorum...

Onları yok etmemek için, yoğun bir çaba harcıyorum... Hayallerim ve rüyalarım olmazsa, benden geriye bir şey kalmayacağını biliyorum... Beni öldürmek isteyenler, son yıllarda hayallerimi ve rüyalarımı öldürmek istediler... Biliyorlardı ki, hayallerimi öldürürlerse, beni öldürecekler...

***

Hayalleri öldürürken, rüyaları öldüremediler...

Rüyaları öldürmeye hayaller çıktı ortaya...

Kalbim ve beynim durmadı; direnç gösterdi... Hayallerini ve rüyalarını kendinden kopartmadı...

İnsan olmak bu demekti çünkü...

Hayallerimi ve rüyalarımı çiçek gibi her gün sulamaya devam ediyorum... Hayaller ölmesinler; rüyalar hep yaşasınlar diye...

Yazarın Diğer Yazıları

  1. Beethoven; çocukluk aşkıyla...
  2. Altın Kelebek ödülündeki Diriliş Ertuğrul dizisi olayının derin kodları...
  3. Aydın Doğan ve Altın Kelebek ödül töreni...
  4. 12 yaşındaki çocukla bakıcısının aşkından çıkan sanat...
  5. ‘Erkek bedeninin yükünü arzulayan kadın...’
  6. Leonard Cohen; anlarız ki bir gün herkes yeniliyordur...
  7. Hollywood’daki ‘Proje’ sanatçıların; Trump’a hakaret kampanyalarındaki gizli misyon...
  8. Kadın tacizlerinden medet uman Amerikan medyasının rezil olduğu seçim...
  9. Mandela’nın hayatı ve efsane sözleri...
  10. Amerikan derin devletinden seçime saatler kala gelen kritik mesaj...“Hillary temiz...”

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.