Şampiy10
Magazin
Gündem

Mimar Sinan köşe yazarı ödülü...

.

ABONE OL
Vatan Haber

“Mimar Sinan köşe yazarı ödülünü bu yıl Mimar Sinan lisesi öğrencileri size veriyor... Lütfen Çarşamba günü; Yıldız Sarayı’ndaki ödül törenine katılır mısınız?..”

Telefonda bunu söyleyen kişi Mimar Sinan Lisesi televizyonculuk bölüm başkanı Yelda Kırçuval...

Benim 15 yıl önce, seçerek işe aldığım, birlikte çalıştığım, yetişmesine bir nebze katkıda bulunduğum spiker hanımlardan biri...

***

Yelda Kırçuval; yıllar sonra eski patronuna “yılın köşe yazarı ödülünü veriyor” Mimar Sinan Anadolu Lisesi’nin en kıdemli öğretmenlerinden biri olarak...

Televizyon programlarının yanısıra, eğitmenlik görevini yürütüyor...

SPİKERLERİM VE BEN... (2)

Yelda bana gazetecilik ödülü aldığımı söylerken, gözümün önüne televizyon programcılığı ve genel yayın yönetmenliği yaptığım 25 yıllık televizyonculuk kariyerimde “işe aldığım beraber çalıştığım, yetişmeleri için farklı çalışma programları uyguladığım spikerlerim” geliyor...

***

25 yıllık televizyon kariyerim boyunca haber merkezinde, muhabir, editör, prodüktör, dış haberler, istihbarat, yaşam servisi veya ihbar hattında çalışmayan hiçbir elemanı, spiker yapıp televizyon ekranlarına çıkarmadığımı hatırlıyorum...

***

Haber merkezinde “spiker olarak çalışmanın temel koşulu, mutfakta aktif olarak çalışmaktan geçiyor” bizim haber merkezinde...

Muhabirler veya prodüktörler arasında; ekran yeteneği ve diksiyonu olanlar spiker oluyorlar...

Ben; “haber spikerliği” diye bir mesleğin olmadığını düşünüyorum...

***

Aktif habercilik yapmayanın, ekrana haber spikeri olarak çıkamayacağını savunuyorum...

Bunun çok basit bir nedeni var...

Ben spiker olduğum için değil, gazeteci, program yapımcısı, haber genel yayın yönetmeni olduğum için haberleri sunuyorum...

Spiker olduğum için değil...

Spikerliği değil; haberciliği biliyorum...

***

Haber merkezinde günde 18 saat çalışan mutfaktaki elemanların, binbir emekle hazırladıkları, çektikleri montajladıkları onca haber ve görüntüyü, “güzel ya da yakışıklı olmaktan başka hiçbir özelliği olmayan,” haberciliğin gerçeklerinden bihaber; adı ‘spiker’ denilen kişilere verilmesini uygun bulmuyorum...

Onların haber merkezinin heyecanını ekranlara yansıtacağına inanmıyorum...

***

Yelda geldiğinde, onu işe almadan; bütün spikerlere yaptığım gibi şu soruyu soruyorum;

-“Haber merkezinde hangi alanda çalışabilirsin?.. İstihbarat, dış haberler, yaşam, magazin, siyaset, prodüksiyon, ihbar hattı... Seç ve bölümü niye seçtiğini anlat, ona göre karar vereceğim...”

***

-“Bu haber merkezinde spikerlik ikinci iştir... Esas işin haber hazırlamak...

Benim de ikinci işim anchormanlik... Benim de esas işim habercilik... Spikerliği ve anchormanliği fazla önemsemem... Haberciliğe ise ölürüm... Ona göre çalışmaya başla...”

PATRON HABER MERKEZİNDEKİ KİMSEYE KARIŞMAYACAK... BEN DE EKRAN YÜZLERİNDE ONUN TERCİHLERİNE SAYGI DUYACAĞIM... (3)

Yelda göreve başlıyor...

Gayretli ve çalışkan bir kız...

Spiker gibi değil, haber merkezi elemanı gibi çalışıyor...

Ne iş versen yapıyor...

Dört dörtlük bir haberci gibi yetişiyor...

***

Aylar geçiyor...

Bir gün İcra Kurulu’nda patron, “tensikat gerektiğini, spikerleri de televizyondan izledikleri için spikerler arasında Yelda’nın tensikata dahil olması gerektiğini” söylüyor...

***

İsmini vermeyi doğru bulmadığım patronla; aramızda şöyle bir anlaşma bulunuyor o sırada...

“Patron haber merkezinde çalışan kimseye karışmıyor...” Ben de, kanalın sahibi olduğu için o ve ailesi tarafından seçilen ekran yüzleri arasından istediğim seçimi yapıyorum... Onun seçimi ekran yüzleriyle, benim seçimim haber merkeziyle ilgili...

***

O sırada acil bir spikere ihtiyacımız olduğundan, “haber merkezinden bir arkadaşın tanıdığı olan Yelda’nın görüşmeye gelmesini kabul ediyor ve aynı gün çalışmaya başlatıyorum...”

Ancak patron tensikat sırasında “ekran yüzleri üzerindeki tercihine binaen; Yelda’nın adını veriyor” bana...

Yelda’nın kimsesi yok...

Ne arkasında bir patron ne de sırtı kalın herhangi bir kişisi var...

***

Hiçbir elemanımı o güne kadar patron istedi diye “atmayan bir genel yayın yönetmeniyim...”

Kendi kendime verdiğim ve uygulamak için akla karayı seçtiğim bu kuralın bozulmasını istemiyorum...

Ne ki; haber merkezi çalışanlarına her şeyiyle ben karar versem de, spikerler ekran yüzü olduğundan o hakkın patronda olduğunu kabullenmişim...

***

İcra Kurulu’nda ne yapacağımı bilmez bir şekilde zorlanırken, imdadıma cep telefonu teknolojisini Türkiye’ye getiren Murat Vargı yetişiyor...

Murat Vargı; İcra Kurulu’nda belirli bir hisseyi temsil ediyor ve patronlardan biri olarak;

-“O spikeri ben tanıyorum... Uzaktan da yakınım olur... Boğaziçi’nde okudu... Gayet iyi ve düzgün bir kızdır...” diyerek, spikere ve bana arka çıkıyor...

***

İcra Kurulu bittiğinde, Murat Vargı’yla ikimizin de önceden tanımadığı Yelda adına bir zafer kazandığımızı hissediyoruz...

Genç bir yayıncının hayallerinin o sırada yıkılmamasını sağladığımız için mutluyuz...

Olaydan 15 yıl sonra aynı Yelda Kırçuval bana, yılın köşe yazarı ödülünü Mimar Sinan Lisesi adına bu gece veriyor...

SPİKERLERLE İLİŞKİLERİM... (4)

Osırada ne İcra Kurulu’ndaki patronların, ne haber merkezimdeki müdürlerin, ne muhabirlerin, ne kameramanların, ne prodüktörlerin ne de herhangi bir meslektaşın veya insanın bilmediği bir gizli gerçeğim var...

***

Bu da tıpkı, haklı bir gerekçe yoksa, patron kararıyla gazeteci atmayı kabul etmemek gibi, kendi kendime aldığım, kendi kendime uyguladığım, kendi kendime ilkeselleştirdiğim, bir karar...

***

Hayatımda çeşitli meslek gruplarından kadınla birçok duygusal ilişkim oluyor... Ancak bir ilkeye sıkı sıkıya bağlı kalıyorum 25 yıl boyunca...

“Kendi haber bültenlerime veya televizyon programlarıma spiker olarak aldığım hiçbir hanım arkadaşla” hiçbir yakınlaşmanın içine girmiyorum...

***

Benim televizyonculuk yaşamımla ilgili bu kritpo bilgiyi kimsecikler bilmiyor...

Kimselere de söylemiyorum...

Gazetecilik ve televizyonculuk hayatımın bilinmeyen ilkelerinden biri olarak kalıyor yıllarca bu ilke de...

Mutlu olduğum ilkeleri, huzurlu olmak için uyguluyorum...

Yazarın Diğer Yazıları

  1. Beethoven; çocukluk aşkıyla...
  2. Altın Kelebek ödülündeki Diriliş Ertuğrul dizisi olayının derin kodları...
  3. Aydın Doğan ve Altın Kelebek ödül töreni...
  4. 12 yaşındaki çocukla bakıcısının aşkından çıkan sanat...
  5. ‘Erkek bedeninin yükünü arzulayan kadın...’
  6. Leonard Cohen; anlarız ki bir gün herkes yeniliyordur...
  7. Hollywood’daki ‘Proje’ sanatçıların; Trump’a hakaret kampanyalarındaki gizli misyon...
  8. Kadın tacizlerinden medet uman Amerikan medyasının rezil olduğu seçim...
  9. Mandela’nın hayatı ve efsane sözleri...
  10. Amerikan derin devletinden seçime saatler kala gelen kritik mesaj...“Hillary temiz...”

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.