Hayatımı etkileyen insanların bana bıraktıkları... (1)
.
“Kötülük” ve “kötülüğe karşı mücadeleyi” sinemada ilk kez ondan öğreniyorum...
Uzun boylu sarışın; “blondy” adını taktığı yakışıklı adamı; “kötülük ve kötülerle mücadelede” ilahlaştırıyor Sergio Leone...
***
Uzun boylu kovboy; at sırtında seyahat eden yalnız bir adam...
Meçhul bir yerden geliyor, meçhul bir yere yine yalnız başına gidiyor...
***
Uğradığı kasabada, kötülerle ve kötülükle savaşıyor...
Gömülü meçhul bir yerde bulunan dolar dolu torbaları kötülerle savaşarak alıyor...
Zaman zaman da, kötülerin başlarına konan ödül paralarını onları “temizleyerek” alıyor...
***
Ve yine bir “meçhul”e doğru atını sürüyor...
Yönetmen bütün bu filmlerde, Ennio Morricone’nin bestelediği efsane müziklerle filmi yapıyor...
O film müziği olmasa, film olmayacak... Filmlerin müzikleri, filmin kendisi kadar önemli...
***
“Dolar Üçlemesi” olarak anılan efsane filmler, “Bir Avuç Dolar”; “Birkaç Dolar İçin”, “İyi Kötü ve Çirkin” isimlerini alıyorlar...
***
1964 yılından itibaren bir yıl arayla yapılan üç film; sinema tarihine adını üç Oscar’la yazdıran Clint Eastwood isimli efsane aktörü kazandırıyor...
*****
SİNEMANIN EFSANE İKİLİSİ... SERGİO LEONE-ENNİO MORRİCONE... (2)
1989 yılının 30 Nisan’ında, kalp krizi sonucu 60 yaşında vefat eden Sergio Leone; benim hayatımı derinden etkileyen bir film daha yapıyor...
O filmin adı da;
“Bir Zamanlar Amerika’da...”
***
Bu dört filminde çalıştığı iki büyük aktör; onun hayata ve sinemaya kazandırdığı en önemli katkıları...
Clint Eastwood “Dolar Üçlemeleri”nde patlıyor; “Robert de Niro Bir Zamanlar Amerika’da” filmiyle zirve yapıyor...
***
Bir Zamanlar Amerika’da filminin unutulmaz etkileyici müziğini de diğerlerinde olduğu gibi ayrılmadığı müzisyen Ennio Morricone yapıyor...
***
Newyork’ta gençlerin oluşturduğu bir Yahudi sokak çetesinin; gençlikten, yaşlılığa kadar giden serüveninde; Robert de Niro’nun; tek güvendiği ortağı tarafından hayatı boyunca nasıl kalleşçe arkadan vurulduğunun, sevgilisinin elinden alındığının, hapislerde yatırıldığının ibret verici öyküsü anlatılıyor...
*****
İYİ KÖTÜ VE ÇİRKİN’DEN; BİR ZAMANLAR AMERİKA’DAYA... (3)
Filmlerin gerçek hayat; hayatın ise filmlerde olduğunu bilmiyorum o zamanlar...
Olmak istediğim fantastik kahramanlar olarak izliyorum o yıllarda, Sergio Leone’nin filmlerini, Ennio Morricone’nin efsanevi müziklerini...
***
Clint Eastwood’u ve Robert de Niro’yu kahramanlaştırıyorum oynadıkları karakterlerde...
Onları kahramanlaştırırken, filmde yaşadıkları hayatların türevlerini kendi hayatıma çektiğimi fark etmiyorum...
***
Bir Avuç Dolar; Birkaç Dolar İçin; İyi Kötü ve Çirkin; Bir Zamanlar Amerika’da filmlerinden;
Kendime “zor ve meşakkatli bir hayat çağırdığımı” bütün bir ömrümün kötülük ve kötülerle yalnız bir kovboyun mücadelesi şeklinde geçeceğini bilmiyorum...
***
Yıllar sonra yaşımı başımı aldığımda ise;
Robert de Niro’nun kaybettiği sevgilisine, özgürlüğüne ve hayatına benzer bir şekilde; karşıma çıkan kalleşliğin tarihçesi nezdinde; onun gibi acı bir gülümsemeyle arkamı dönüp gideceğimi bilmiyorum...
***
Bunlar teker teker yaşanıyor hayatımda, tesadüf sayılamayacak bir gerçeklikte...
Sergio Leone-Ennio Morricone ikilisinin; muhteşem filmografilerindeki; filmlerin kronolojik sıralamalarına benzer biçimde, ben de hayat içinde; “intikam alan Blondy isimli kovboy”dan;
Karşımdaki kalleşliğin “kötücül zavallılığını; içine düştüğü biçarelikte” bırakıp giden David Noodles Aaranson’un yalnız adamına dönüşüyorum...
*****
“HEY AMİGO CHE SABATA...” (4)
Hayatıma bu filmleri ve bir ölçüde kendi hayat hikayemi kazandıran yönetmenin ölüm yıldönümünde, “kötülük”lerin karşısında yılmayan, yıkılmayan, tek başına mücadele etmekten çekinmeyen, yalnızlıktan eksiklik değil, güç ve fazlalık yaratan “mütevazı bir film kahramanı yarattıkları için” Sergio Leone ile Ennio Morricone ikilisine teşekkür ediyorum...
***
Filmler, besteler, yorumlar, yorumcular, aktör ve aktristler hayat çizgimi çiziyorlar...
***
Dramaları güçlü, çok inişli ve çıkışlı, yüksek tempolu, izleyen kişiyi, titretecek derecede heyecanlı ve maceralı filmler bunlar...
Bu filmleri sevmenin; böyle bir hayatı çağırdığını bilsem; yine o filmleri sever miydim diye soruyorum kendime...
***
Bunca yaşanmışlıktan sonra, abes geliyor bu soru benliğime...
Başka bir şey, başka bir hayat bilmiyorum ben “sinemalarımın ve müziklerimin bana sunduklarından maada...”
***
Dolar Üçlemesi filmlerinin birinin fragmanında şöyle dendiğini hatırlıyorum;
-”İnsan hayatının iyice ucuzladığı yerlerde, birkaç dolar için öldürmeye üşüşenler çoğalır...”
***
O tip yerlerde, bir Blondy olabilmek; bir David Noodles kalabilmek çok zor gibi görünüyor olsa da;
İnsanın içinde Ennio Morricone’nin unutulmayan film müziği çalıyorsa; “zorluk denilen şey, kimselerin dışarıdan fark etmediği efsanevi bir içsel kahramanlığa” dönüşüveriyor...
***
Bu filmlerin benzeri bir Lee Van Cleef filminin unutulmaz girişidir şu cümle;
-”Hey Amigo che Sabata; ayguyuso...”