Galatasaray’da olanları anlattığımızda bizi hedefe koydular...
.
Ben Beşiktaş’lıyım...
Başka kulüpler, başka camialar üzerinde konuşurken, kılı kırk yararım... Beşiktaş’a göstermediğim toleransı, onlara gösteririm...
Yanlış anlaşılmasın...
Yazı yazarken, ‘rakip takımlara operasyon çekiyor’ denmesin diye kılı kırk yararım...
***
Mesela Fenerbahçe-Galatasaray kavgasının Türk futbolunu mahvettiğini yazarken; araya pek gerekmediği halde Beşiktaş’ı da sıkıştırırım ki; kendi takımını kolluyor demesinler, yazıdaki gerçek mesajı alabilsinler...
***
Geçen sezonun başında Ünal
Aysal; Fatih Terim’i Milli Takıma Hoca olacak diye göndermeye karar verdiğinde;
-“Etmeyin... Eylemeyin...” dedim...
-“Galatasaray’ın gelecek başarılarını gölgeliyorsunuz...” diye sitem ettim...
Niye?.. Çünkü futbolun tabiatına, gerçeğine ve seyrine uygun olmayan gelişmeyi görüyordum...
***
Fatih Terim’in hem Galatasaray’ı hem Milli Takım’ı çalıştıramaması gibi bir şey sözkonusu olmazdı...
Eğer sorun olacaksa, önce Fatih Terim bu sorunu dillendirir; birinden birini tercih edeceğini söylerdi...
Bunca yıllık Fatih Terim kırk yıllık kariyerini bu yaştan sonra riske etmezdi... Bunları söyledim, yazdım ve “İtalyan teknik direktörlerle yeni bir maceraya girilmesinin yanlış olduğunu” ısrarla vurguladım...
Bir takımı iki sezon üst üste şampiyon yapmış bir teknik direktöre; “üçüncü sezonunda Milli Takım’ı da çalıştırma izni verilmemesi ve Terim’in gönderilmesi, olmayacak bir hataydı...”
***
Belli ki birileri Ünal Aysal’ı doldurmuşlar; “yeni gelecek futbolcu piyasasının şehvetinden” yeni Hoca’nın gelip, Fatih Terim’siz bir sisteme oturmasına uğraşmışlardı...
Ünal Aysal da bu “oyunu” yemişti...
O gün benim ısrarla yazdıklarıma “kırk yıllık Galatasaray’lılar bile destek çıkmıyorlardı...”
Ünal Aysal da sanırım benim “Galatasaray’ın başarısını engellemeye yönelik kirli bir hesabın içinde olduğumu düşünüp; ‘Ne diyorsa tersini yapmak gerek’ diyerek “doğal mecradan saptı...”
Fatih Terim’i onurunu da kıracak şekilde, görevden aldı...
***
Şimdi; bütün Galatasaray’lı yazar ve yorumculara bakıyorum...
Sanki o günlerde; İtalyan’ların gelmesine ses çıkarmayan, alttan alta destekleyen onlar değilmiş gibi;
Sanki Fatih Terim’in gönderilmesine “siz ne yapıyorsunuz arkadaş” diye hesap sorabilmişler gibi, afra ve tafra içinde “İtalyan’larla hiçbir şeyin olamayacağını” söylüyorlar...
***
Yağmur yağsa sorumlusunu Prandelli olarak ilan edecekler neredeyse... Ellerinden gelse, Prandelli’yi Brüksel uçağından atacak, takımı kendileri hazırlayıp maça çıkartacaklar...
Şimdi böyle söylediklerine bakıp da, sakın yine aldanmayın...
Bir süre sonra;
-“Rezalet; koskoca İtalyan Milli Takımı’nın Hoca’sını 6 ayda gönderdi Galatasaray diye, tamtam çalacak aynı isimler, aynı yüzler, aynı çehreler...”
***
Del Bosque’de de öyle yapmamışlar mıydı?.. Adam berbat bir performans gösterdiği yarım sezonun sonunda Beşiktaş’tan gönderilirken, ses çıkarmamışlar, yıllar sonra “bunlar dünya şampiyonu İspanya’nın teknik direktörünü gönderdi” diye feryat figan etmişlerdi...
Yakında göreceksiniz...
“Mancini ve Prandelli gibi uluslararası çapta iki ünlü İtalyan teknik direktörü bir çırpıda arka arkaya gönderdi bunlar” diye tamtam çalacaklar... Açık konuşayım... Ben Recep İvedik karakterini; bu adamlara göre daha reel ve oturaklı buluyorum...
Recep İvedik de Türkiye’nin bu karakterinden mülhem ortaya çıkan; aynı tipte bir karakter...
Ama hiç olmazsa Recep İvedik bu yaptıklarını sevimli ve esprili bir dille yapıyor...
Ben Şahan’ın yerinde olsam, bundan bundan sonraki Recep İvedik karakterini “futbol dünyasının bir unsuru olarak” çizerdim...
Keyfe bak... Yeme de yanında yat...
BİR KADIN ANNE OLDUĞUNDA...
Bir kadın anne olduğunda, çocuklarını günahtan, kirden, iftiradan korumak için ayrı bir özen gösterir...
Bir kadın anne olduğunda; “artık kirli oyunlara, pis kumpaslara, günahsız insanlara iftiralar atılmasına aracı olmaz, teşvik etmez...”
Bir kadın anne olduğunda; “kendini iktidara yakın, Tayyip Erdoğan’a medyun gösterirken”, onun müzmin düşmanlarıyla; grift ve yakın ilişkilerini örtbas edebilmek uğruna; hedef şaşırtmaz, günahsız insanları hedefe oturtup, ‘gerçek sorumluları kendi ilişkileri ortaya çıkmasın diye gizlemez...’
***
Bir anne; günahsız ve tertemiz çocuklarının; temiz geleceklerini düşünüyorsa bu kirliliğin ilerde onlara yük olmasını kabullenmez...
Anne çocuklarını korur;
Onların başına mazideki kirlerin, iftiraların hesabı sıçramasın diye onları sakınır......
Kirli ve pis işlerden, iftiralardan, insanları hedefe koyup, kendi ilişkilerini gizlemekten uzak durur...
Elinde oluşacak kirin, temiz çocuklarının istikballerinin üzerine sıçramasından ürker ve korkar...
Onlara; temiz yüzleri ve temiz kalpleriyle; tertemiz bir gelecek yaratmak için, “insanlara yönelik yalandan, riyadan ve iftiradan” uzak durur...
***
Eğer o genç kadın; anne olmadan önce, kadınlığına atılan en galiz ve en pis küfürleri engellemek uğruna, “hiçbir çıkar gözetmeden, nice küfür yemeyi göze alarak ona kalkan olmuş” bir insana;
Sırf iki kuruşluk çıkar ve yenemediği egosu uğruna; bu iftiraların atılmasına, “teşvikçi” oluyorsa;
Hiçbir şeye üzülmem de...
Günahsız çocukların masum bedenlerinin üzerinde oluşan manevi yükün ağırlığına yanarım...
‘DIŞARIDA SAĞANAK YAĞIYORSA...’
“Bugün yepyeni bir gün...
Ve onu ne şekilde değerlendireceğin sana kalmış...
Sabah uyandığında aklından ilk geçen düşünceler gününü renklendirebilir...
Onlar; neşeli ve olumlu, ya da karamsar ve olumsuz düşünceler olabilir...
Hava durumu gibi; senin dışındaki gelişmelerden hiçbir zaman etkilenmemelisin...
***
Dışarıda sağanak yağmur yağıyor olabilir...
Ama eğer senin kalbin, sevgi ve şükranla doluysa, tüm davranışlarının kaynağı, güneş ışığı ve pırıl pırıl gökyüzü olacaktır...
Omuzlarında büyük bir sorumluluğu taşıdığının farkında mısın?..
Yaşam senin kendi şekillendirdiğin bir şeydir... Onun için içinde olduğun durum için kimseyi suçlamamalısın...
Bil ki o senin kendi oluşumundur...
***
Davranış tarzını değiştirirsen her şeyini değiştirebilirsin...
Yaşama karşı yapıcı ol...
Etrafındaki seçenekler arasında en iyisini yapmaya çalış...
Gerisine aldırma...
Olumsuzluklara yaşam enerjisi yüklemezsen, kaybolup giderler...
Bugün sessizce ve güven içinde gününü “Benimle” bir olarak geçir...
Bil ki “Benim” kutsamam bugünün üzerindedir...”
Eileen Caddy “Bugün yepyeni bir gün...
Ve onu ne şekilde değerlendireceğin sana kalmış...
Sabah uyandığında aklından ilk geçen düşünceler gününü renklendirebilir...
Onlar; neşeli ve olumlu, ya da karamsar ve olumsuz düşünceler olabilir...
Hava durumu gibi; senin dışındaki gelişmelerden hiçbir zaman etkilenmemelisin...
***
Dışarıda sağanak yağmur yağıyor olabilir...
Ama eğer senin kalbin, sevgi ve şükranla doluysa, tüm davranışlarının kaynağı, güneş ışığı ve pırıl pırıl gökyüzü olacaktır...
Omuzlarında büyük bir sorumluluğu taşıdığının farkında mısın?..
Yaşam senin kendi şekillendirdiğin bir şeydir... Onun için içinde olduğun durum için kimseyi suçlamamalısın...
Bil ki o senin kendi oluşumundur...
***
Davranış tarzını değiştirirsen her şeyini değiştirebilirsin...
Yaşama karşı yapıcı ol...
Etrafındaki seçenekler arasında en iyisini yapmaya çalış...
Gerisine aldırma...
Olumsuzluklara yaşam enerjisi yüklemezsen, kaybolup giderler...
Bugün sessizce ve güven içinde gününü “Benimle” bir olarak geçir...
Bil ki “Benim” kutsamam bugünün üzerindedir...”
Eileen Caddy