Darbe girişimi başkanlık sistemini getirmek için hazırlanan gizli bir senaryo mu?..
.
SORU:
“Darbe girişimi; Türkiye’ye Başkanlık Sistemi’ni getirmek için planlanan gizli bir senaryoydu...” diye yorumlar yapılıyor sosyal medyada... Bunlar doğru olabilir mi?.. İktidar elini güçlendirmek ve önünü açmak için böyle derin bir plan uygulamış olabilir mi?..
***
CEVAP:
-”Bu olay eğer bir senaryoysa; o senaryo; kesinlikle Türkiye’de yazılmadı...
Eğer varsa; Türkiye menşeili değildir bu senaryo...
***
Amerika’da ya da başka bir ülkede; Başkanlık sistemi için manipülasyon amaçlı böyle bir senaryoyu yazan ve yöneten olduysa, onu şu aşamada kimse bilemez...
Ancak bu kadar generali, subayı, kurmayı; ‘darbe yapmaya soyunduracak onları inandıracak’ iktidar yakın bir metin yazarının olduğunu düşünmek pek gerçekçi değil...
“HALKI SOKAĞA ÇAĞIRMA DEMOKRATİK BİR DAVRANIŞ MI?..”
SORU:
Darbe girişiminin ortaya çıkmasıyla; halk gece boyunca sokağa çağrıldı... Halkı ve özellikle AKP teşkilatını sokağa çağırmak; demokratik rejime ne derece uygun bir davranış?..
***
CEVAP:
Halkı sokağa çağırma; darbe veya AKP’ye karşı herhangi bir yapılanmayı bertaraf için Tayyip Erdoğan’ın uzun zamandır uyguladığı en etkili yöntem...
***
Gezi Parkı olayları esnasında; kendi sempatizan kitlesini Atatürk Havalimanı’na çağırmış; yurt dışından Türkiye’ye dönerken meydanda toplanan AKP yanlısı bir milyon insan; olayların gidişatını baştan sona değiştirmişti...
***
Tayyip Erdoğan; halk üzerindeki popülaritesiyle iş yapan bir lider...
Gezi Parkı’ndaki olaylara karşı, Atatürk Havalimanı’nda toplanan bir milyon AKP’li; o günlerin şartlarında Türkiye’deki kutuplaşmayı arttırıcı bir rol oynamıştı...
***
Ancak iki gün önce; ‘darbe eylemine karşı’ halkı ve özellikle kendi kitlesini sokağa çığırmak; bir siyasi partinin demokratik hakkı...
Bunun AKP açısından çok etkili bir cevap olduğu da açık...
85 BİN CAMİDE SELA OKUTULMASI DEMOKRATİK BİR DAVRANIŞ MODELİ Mİ?..
SORU:
Camilerde gece boyu sela okutularak halk sokağa çağrıldı...
Bunun neresi demokratik bir tepki olarak addedilebilir?..
***
CEVAP:
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez;
“Savaş uçakları ile milletimize bir korku salmak istediler... Biz buna karşı sela okutarak milletimize güç verdik... Daha önce Kıbrıs ve Kurtuluş savaşlarında sela okutulmuştu... Biliyoruz ki milletimizin zor zamanlarında, sela sesleri onlara güç veriyor...
Diyanetin görevi, sadece millete namaz kıldırmak değil, milletimizin maneviyatını yüksek tutmaktır... Tankların namluları milletin kalbine yöneltildi, milletin meclisine, milletin kurumlarına yöneltildi... Bu gibi zamanlarda Diyanet İşleri Başkanlığı üzerine düşeni yapacaktır...” diyor...
***
Diyanet İşleri Başkanı böyle diyor; ancak Türkiye’nin laik kesimleri “siyasetin dini bir çağrıdan güç alarak harekete geçmesini” kolay kabul edemiyor...
Bu yöntem AKP’nin “tehlikeleri bertaraf etmede en etkili olduğu yöntem...”
***
Ancak bu olay “önemli bir kitle tarafından garipsenmeye” devam edecek...
Sadece garipsense iyi...
Bu olayın varlığı; darbeyle uzaktan yakından ilgisi olmayan laik kitleyi; ‘biz bu ülkeden yavaş yavaş uzayıp gitsek” duygusuyla baş başa bırakıyor...
Bu nokta önemsenmeli...
AMERİKA DARBEDEN YANA MIYDI; KARŞI MIYDI?..
SORU:
Amerika darbeden yana mıydı; karşısında mı?.. Duruma ve gelişmelere göre mi pozisyon aldı?..
***
CEVAP:
Özellikle iktidar yanlısı bazı kalemler; halkın tanklara karşı direnişini, siyasilerin duruşunu överken; Amerika Birleşik Devletleri’nin, ‘olayları aportta izlediğini, ancak kimin kazanacağını anladığında; tavrını netleştirdiğini’ yazdılar...
***
ABD Başkanı saat 02.00’de ‘Türkiye’yle ilgili tavrını belirten’ konuşmayı yaptı...
Saat 02.00 böyle bir tavır için geç bir saat değil... Gece bütün hızıyla devam ediyor o saatlerde...
***
Ancak Amerika’nın tavrını; yaptığı açıklamanın saatinden belirlemeye çalışmak, bu işleri pek bilmemek anlamına geliyor...
***
Amerikan yönetiminin kime sempatiyle, kime antipatiyle baktığı; esas olarak açıklamalarından anlaşılmaz...
***
Çok önemli anahtar kriterler vardır bunun için;
Bazı siyasi partilerin tutum ve davranışları...
Bazı etkili figürlerin olayın başından itibaren aldığı tavırlar...
Amerika’yla içli dışlı büyük aktörlerin tavır ve tandansları...
Ulusal ve uluslararası medyanın etkili kuruluş ve kişilerinin sıcak olay anında aldığı tavırlar...
Bunları iyi okuyanlar; Amerika’nın tavrını anlarlar...
***
Bu cümleler çoğu kişiye “bulmaca” gibi gelebilir...
Küçük bir ipucu verelim...
Gezi Parkı olayları sırasında Amerikan Yönetimi’nin tavrı; “Gezi Parkı protestolarını haklı ve demokratik bulmak” biçimindeydi...
***
“Bulmaca”nın aktörleri de; bu tavra koşut hareket ettiler o tarihte...
Darbe kalkışmasında ise; aynı aktörlerin hepsi; diğer taraftaydı...
***
Elbette bunu şöyle açıklayanlar çıkacaktır;
“Gezi Parkı olayları sivil ve demokratik bir tepkiydi... Biz onun için Gezi Parkı’ndan protestoların yanında yer aldık...
Amerika da yanında yer almış; bu bizi alakadar etmez...
***
Darbe girişimi ise dünyada ve Türkiye’de kabul edilebilir bir girişim değil...
Bunu Amerika gördü diye değil; biz sivil olduğumuz için böyle görüyoruz...”
***
Haklı gibi görünebilir bu tezleri...
O zaman şunu sorun onlara;
-”Mısır’daki darbe mi değil mi?.. Darbeyse niye karşı çıkmıyorsun?.. Karşı çıkıyorsan; nerede karşı çıkıyorsun?..
***
Elbette amacım Amerikan yönetiminin politikalarından etkilenenleri; ofsayta düşürüp, zor durumda bırakmak değil...
Olayların perde arkasındaki kodları aktarıyorum sadece...
Önyargısız, gerçekçi ve olabildiğince objektif...