Dali’nin resminde ‘gala’nın açık kalan sol göğsü...
.
“Her erkek bir kadınla evlenebilir... Fakat sadece Gala onun ruhunu iyileştirebilir...”
Çağın en büyük ve en deli ressamlarından birisiydi Dali...
Yönetilmesi en zor kişilikti...
Onu tek bir kişi yönetebildi 53 yıl boyunca...
Deli gibi aşıktı ona...
Sevgilisiydi...
Karısıydı...
Menajeriydi...
İlham perisiydi...
Annesiydi...
Ve her şeyiydi...
***
Rus bir avukatın kızıydı Gala...
Dali’yi gördü sırada evliydi...
Çocuğu vardı...
Kocası sürrealist ünlü bir şair olan Paul Eduard’dı...
***
1926 yılında Cadaquez’de, Akdeniz’in Katalan kıyısındaki Miramar Oteli’nin terasından karşı terasta oturan Salvador Dali’yi gördü...
O güne kadar kadınlara sadece erotik fantezileri için ihtiyaç duyan, başkaca kadınlarla fazla ilgilenmeyen Dali, Gala’dan çok etkilendi...
***
Ertesi sabah saat 11.00’de otelin plajında buluşmak üzere sözleştiler...
Dali buluşmaya gitmeden önce, soyundu, göğüs uçlarını, kıllarını, göbek deliğini ve esmerleşen tenini gösterecek biçimde elbiselerini egzantrik bir şekilde kesti...
***
Boynuna inci bir kolye, kulağına kırmızı bir sardunya taktı...
Traş olurken yaralanmasından esinlenerek, kendi kanını üstüne sürdü...
Fakat; otelin karşı penceresinden, Gala’nın bronzlaşmış sırtını görünce, bu egzantrik ritüeline son vererek, hemen ona koştu...
22 yaşındaydı...
***
Kendisinden üç yıl önce, abisi doğmuştu...
Dali tıpkı abisine benziyordu...
Dali doğmadan dokuz ay on gün önce 3 yaşındaki bebek bağırsak enfeksiyonundan ölmüştü...
Aile ağabeyin ölümünü bir türlü kabullenmemiş...
Yerine Dali’yi yaparak, onun Salvador olan adını Dali’ye vermişti...
Dali’nin hayatını altüst edecek dramı o gün başladı...
Aile, Dali’nin bedeninde ağabeyini yaşatmaya çalışıyordu...
***
Küçük Dali hayatı boyunca “deli deli” işler yapacak, adı deliye çıkacak ve her zaman ağabeyi değil, Dali olduğunu kanıtlamaya çalışacaktı...
Bu doğum trajedisi, hayat boyu sürecek bir dramın başlangıcıydı...
—“İki su damlası gibi birbirimize benziyorduk... Fakat yansımalarımız farklıydı... O herhalde fazla mutlak olarak tasarlanmış ilk versiyonumdu...“ diyordu...
***
Babası otoriterdi, ama bir dediğini iki etmeyen annesine tapardı Dali...
Önce aşçı olmak istemişti...
Sonra Napolyon’a özenip komutan...
Taptığı annesi onu resim okuluna gönderdi 1914 yılında...
Ve doğum trajedisinden sonra, hayatımın dramı olarak adlandırdığı ikinci olay 1921 yılında, Dali 17 yaşındayken meydana geldi...
“Annesi meme kanseri oldu ve öldü...”
***
-“Hayatımda aldığım en büyük darbeydi” diye anlattı durumu;
-“Ona tapardım... Ruhumun kaçınılmaz kusurlarını görünmez kılabilirdi... Hep güvendiğim bir varlığı kaybettim... Kabullenemedim...”
***
Gala; annesinin ölümünü kabullenemeyen bu genç dahi ressamı 22 yaşında gördüğünde, ona ve resimlerine hayrandı...
Kocasını ve çocuğunu bırakıp Dali’ye koştu... Dali için bir aşık, bir arkadaş, bir esin perisiydi Gala.
Aynı zamanda resimleri için bir model...
***
Le Grand Mastrubador tablosunda ilk defa profilden resmetti Gala’yı...
Ama esas tablosu 1947 yılında hayatının her şeyi olan kadın için yaptığı tabloydu...
Gala’nın burada sol göğsü açıktaydı...
Parmağında yüzük vardır ve evlidir...
***
Dali taptığı annesi göğüs kanserinden ölmüştü...
Hayatının kadını Gala’yla evlenmişti Dali...
Resimde sol parmaktaki yüzük evlendiği Gala’yı sembolize ediyordu...
Gala’nın ilginç bir şekilde sol göğsü açıkta bırakılmıştı...
Bilinçaltı Dali’ye Gala’yı resmederken, annesini çağrıştırmıştı...
Freud olmaya gerek yoktu...
Tablo yeterince açıktı...
*****
“HER ERKEK BİR KADINLA EVLENEBİLİR... SADECE GALA ONU İYİLEŞTİREBİLİR...”
Kocasını ve çocuğunu Dali için bıraktı Gala...
Ama Dali’yi hiç bırakmadı...
Hafif kadınların her zaman hafif olmadıklarını ispatlarcasına...
Sadakatsiz gibi görünen kadınların, konu “tutku“ oldu mu sadakatsiz davranmayacaklarını ispatlarcasına...
***
Bir kadın tutkusunu (passion) uğruna kocasını ve çocuğunu bile bırakabilir ve 50 yıl o adamın ve tutkunun peşinden gidebilirdi...
Kadınla ilgili tek gerçek “tutku”sunu görebilmek ve anlayabilmekti...
Gala tam 50 yıl Dali’nin her şeyi oldu...
Varlığının yöneticisiydi...
Dali onsuz hareket edemezdi...
Bunu Gala yaşarken değil, öldükten sonra daha iyi anladı...
İspanya İç Savaşından kaçmak için bütün dünyayı gezdiler...
1929’da Dali 25 yaşındayken beraber yaşamaya başlamışlardı...
1934’te evlendiler...
***
1940’ta İkinci Dünya Savaşı’ndan uzak kalmak için gittikleri Amerika’da ise
9 yıl kaldılar...
1949’da Gala’yla birlikte Avrupa’ya döndü ve memleketi Katalonya’ya yerleşti...
1982’de ilham perisi, sevgilisi, karısı, varlığının yöneticisi olan Gala öldü...
Onun ölümü Dali’nin bütün yaşama isteğini öldürdü...
Karısının öldüğü ve gömüldüğü Pubol Kalesi’ne yerleşti...
İnsanlardan uzak, münzevi bir hayat sürmeye başladı...
***
Temmuz 1982’de İspanya Kralı Juan Carlos’un Dali’yi “Pubol Marki”si ilan etmesi de onu yalnızlıktan kurtarmadı...
Bu jestine karşılık Kral’a Avrupa’nın Başı isimli çizimini hediye etti...
1983 yılında yalnız yaşadığı Pubol Kalesi’nde yaptığı “Serçe’nin Kuyruğu” isimli tablo son eseriydi...
84 Ağustos’unda Kale’de yatak odasında bilinmeyen bir nedenle yangın çıktı...
Bacağından yaralandı...
Bu olaydan kısa bir süre sonra Figueres’teki Salvador Dali Tiyatro ve Müzesi’nde yaşamaya başladı...
23 Ocak 1989’da kalp yetmezliğinden öldüğünde 23 gündür hiçbir şey yemek istemediğini söylediler...
***
Gala’ya gitmek istiyordu...
Ona kavuşmayı arzuluyordu...
Çocukken kendisi değil, “ağabeyinin yerine ikame edilmişti...”
Onu çok sevdiğine inandığı annesi;
15 yaşındayken göğüs kanserinden ölmüş, onu yalnız bırakmıştı...
Taptığı kadın Gala 53 yıl ona şifa vermiş sonra ölmüştü......
Bu hayatta daha fazla kalmak istemiyordu...
Gala’sına kavuşacaktı..
*****
SEVİŞME KORKUSU...
Çok sevdikleri erkek çocuklarının öldüğü gece, annesiyle babası cinsel ilişkiye girerek ölen çocuğun yerine bir çocuk yaptılar...
O çocuk psikolojideki deyimiyle bir “ikame” çocuktu ağabey yerine aynı isimle adlandırılacaktı...
***
Salvador Dali ağabeyinin ölümünden tam 9 ay 10 gün sonra annesiyle babasının o geceki cinsel ilişkileri sonucu doğdu...
Onun için cinsel ilişkiyle ölüm arasında hep vazgeçilmez bir bağ gördü...
Bundan dolayı kadınlara dokunmayı ve dokunulmayı hiç sevmedi...
***
Cinsel ilişkiye girmedi, çünkü cinsel ilişki ölümü çağrıştırıyordu...
Onun yerine hep mastürbasyon yaptı...
Evlendiği ve 53 yıl beraber olduğu büyük aşkı Gala’yla da ilişkisinin aynı olduğu yolunda belirtiler vardır... Cinsel hastalık kapmaktan çok korktu...
***
Ergenlik döneminde uzun süre iktidarsız olduğuna inandı... Penisini küçük, yumuşak ve acınacak bir şey olarak gördü...
Kadınlara yanaşmaya çalıştı kadınlar onu görmezden gelince şöyle dedi kendi kendine:
***
-“Seni sefil yaratık, en çirkin kadınların bile ne yapsınlar seni?..”
Karısı Gala onun hayatını kurtardı:
“Gala beni evlat edindi... Ben onun yeni doğan çocuğu, oğlu, sevgilisiydim...
Delirmememin nedeni, deliliğimi onun üslenmesidir...”
(Değişik tarihlerde yayınlanan köşe yazılarımdan derlenmiştir...)