Amerikan seçimleri; demokrasiyle penis ilişkisi...
.
Dünyanın en “güçlü” demokrasisi olduğunu söylüyor Amerikan demokrasisi...
Muhtemelen öyle...
Artık dünyadaki tüm ülkelerin ve demokrasilerin; derin ve gizli bir düzenek üzerinden yönetildiklerini düşündüğümden; demokrasi gibi konulara ilk gençlik ve ilk gazetecilik yıllarımın romantizmiyle bakmıyorum...
***
Devlet denilen mekanizmanın, toplumsal hayatın sağında, solunda, liberalinde, otoriterinde, sivil toplum örgütünde, resmi tören kıtasında; her yerinde yer aldığını bildiğimden; demokratik seçim yarışlarını “çok ciddiye almadan bir parça televizyon şovu gibi izliyorum...”
***
Donald Trump beni bu zevkten mahrum etmiyor, Amerika’da seçim kampanyası başladığı günden beri...
Geçen ay, New York’tan yazdığım ilk yazılarda; Amerikan seçim kampanyasında “annesi babası Küba doğumlu olan, dünyaya geldiğinde ebeveynleri Amerikan vatandaşı bile olmayan, genç yakışıklı ve sevimli bir politikacı tipinin Başkan adaylığından söz ediyorum...”
***
Marco Rubio o politikacının adı
Seçimlerde 27 milyonluk Hispanik oyları alabilecek Başkan aday adayı olduğu için, gerçekte Hillary Clinton’ın en büyük rakiplerinden biri olabilecek çapta bir genç senatör...
***
Marco Rubio genç ve sempatik bir yüz...
Orta boylu Amerikalıların baby face dedikleri türden bebek yüzlü bir genç adam...
Donald Trump ilk günden itibaren Hispanik Marco’ya, “Küçük Marco” diye hitap ediyor...
Marco’nun “küçük”lüğüne çağrışım yapacağı yerlerden medet umarak Marco’yu etkisizleştirmeye ve itibarsızlaştırmaya çalışıyor...
KÜÇÜK MARIO-KÜÇÜK TURGUT... (2)
Dört çocuk babası Marco’ya yönelik bu ironik teşbihi kampanya başladığı tarihten itibaren bilinçli olarak kullanıyor Donald Trump...
“Küçük Marco aşağı Küçük Marco yukarı...”
***
Öyle bir deyim kullanıyor ki; Hispanik politikacı “Neyim küçük benim?..” diye karşı çıksa; -“Yaşın, boyun posun, görünüşün...” diyecek ve kahkaha atacak...
***
Yıllar önce, rahmetli Turgut Özal; kendisini yıpratıcı bir şekilde bitmek bilmez bir sistematikle eleştiren rakiplerine sonunda dayanamayıp;
-“Onlar gitsin küçük Turgut’la oynasınlar...” diyerek ironik bir cevap veriyor...
“Küçük Turgut”tan neyi kastettiğini soran gazetecilere; “torunu küçük Turgut’u” gösteriyor...
***
Amerikan seçimlerinde yaşanan vakıa da bir “Küçük Turgut benzeri Küçük Mario” vakıası...
Marco Rubio aylardır Donald Trump tarafından taammüden yapılan bu “ironik aşağılamaya”, ses çıkarmıyor...
***
Ön seçimlerde 11 eyaleti kapsayan ve ‘Süper Salı’ olarak bilinen büyük gün televizyon tartışmasında nihayet kontr silahını ateşliyor!..
Donald Trump’ı gösteriyor...
-“Donald Trump benden büyük ve uzun... 1.88 boyunda... Bu doğru... Ama elleri 1.58 metre boyundaki bir erkeğin elleri gibi...”
***
Marco Rubio; böylece milyonlarca Amerikalının izlediği canlı yayında “ellerle penis arasında varolduğu söylenen korelasyona” referans yapıyor...
Kendisine “Küçük Marco” diyenin, aslında “Küçük Donald” olduğunu söylüyor...
“ŞU ELLERİME BİR BAKIN; BURADA BİR SORUN VAR MI... HİÇBİR SORUN YOK... SİZİ TEMİN EDERİM...” (3)
Düello burada bitmiyor...
Bunun üzerine canlı yayın tartışmasında Donald Trump ellerini açıyor ve bütün Amerika’ya gösteriyor... -“Bu ellere bakın... Bir sorun var mı?.. Hayır... Size temin ederim ki hiçbir sorun yok...”
***
Trump’ın ellerini göstererek verdiği teminattan; “Küçük Donald’da bir küçüklük sorunu olmadığını varsayıyoruz...”
Amerikan demokrasisinin Cumhuriyetçiler tarafından “küçük olmayan” bir Donald’a veya Marco’ya emanet edileceğini anlayıp ferahlıyoruz!..
HILLARY’NİN YAŞADIKLARI... (4)
Penis boyları üzerinden yürütülen Cumhuriyetçi Parti Başkanlık kampanyası, Demokratların kadın aday adayı Hillary Clinton’ın şansını nasıl etkiliyor?..
Herhalde olumlu...
***
Türkiye’den kampanyaya katılan televizyoncu Nevşin Mengü’nün; “işlevi önemli” açıklamasından, anlaşılıyor ki Amerika’daki kadın seçmenlerin büyük çoğunluğunun ortak düşüncesi de bu yönde olacak ve “küçüklük tartışmaları yapan adaylara prim getirmeyecek...”
***
Amerikan seçmeni esprilere gülerken, “penis boyu” tartışmasıyla Amerikan başkanlık seçim kampanyasını yürüten adayların Beyaz Saray performanslarını düşünecekler sanırım...
BILL CLINTON VE NAPOLEON... (5)
Amerikan Başkanlık seçimindeki “penis boyu tartışmasını” komik bulsam da, bu tartışmayı “rezalet, felaket, kahrolsun” gibi nidalarla karşılamıyacak kadar siyasi tarih tecrübesine sahip olduğumu hissediyorum...
***
Halihazırdaki diğer Başkan adayı Hillary Clinton’ın eşi Bill Clinton için de vakt-i zamanında “aynı komik taarruz yapıldığından”, küçük penis tartışmasının Amerikan siyasi hayatında belirgin bir yer edinmeye başladığını görüyorum...
***
Bu olgunun, tarihteki köklerinin ise, ünlü Fransız İmparatoru Napoleon ile eşi Josephine arasındaki ilişkiye kadar gittiğinin farkındayım...
Tarihçiler; Napoleon’un içindeki bitmek bilmez ihtirasın bir “Küçük Napolyon” meselesinden kaynaklandığını söylerler...
Büyük Napoleon’un, ihtiraslı eşi Josephine karşısında, “Küçük Napolyon”un güçlü olduğunu ispat etmek istercesine, muhteşem zaferlere imza attığını belirtirler...
***
Napoleon’u, Josephine’i, Amerikan seçim kampanyasını, bu bilgiler ve tecrübeler eşliğinde izliyorum...
“Küçük Donald ve Küçük Marco” konuları Amerika’da seçim şovun malzemeleri...
Biraz espri, biraz ironi, biraz tebessüm katıyorlar kampanyalara...
Hayatın ağır ciddiyetinden ve ölümlerden mütevellit gündemlerden biraz uzaklaşmak isteyenler için, bir renkli roman tadı veriyorlar...
Çocukluğumda Tom Mix, Texas, Zagor okuyarak rahatlıyorum...
Şimdi Amerikan seçim kampanyasını izleyerek aynı duyguyla buluşuyorum...