20 yıl önce New York'ta bir kadın...
.
Kadınların deyimiyle “Kıvama gelmekte olan bir adamdı...”
36 yaşında, mesleğinde zirveye çıkmıştı...,
Ülkede en çok konuşulan insanların başında geliyordu...
Popüler kültürün zirvesindeki hayatlar, dışarıdan çok tılsımlı görünseler de, içinde öznelerine çok cezbedici eskizler çizmezler...
***
Bir akşamüstü cep telefonu çaldı...
Bilmediği bir numaraydı...
Karşıdan bir kadın sesi geliyordu...
Kadın kendisini tanıttı...
“Ülkede tanınan güzel, seksi ve çekici bir kadındı...” arayan...
***
Kadını bire bir tanımıyordu, ismini biliyordu sadece...
Kadının güzelliği ülkede dillere destandı...
Dillere destan güzellikte kadın; ”onu çok beğendiğini söyleyerek konuşmasına başladı...”
***
Genç adam; kadınlarla ilişkilerinde “Üniversite eğitimi sayılacak eğitimimi çok ünlü bir şehirde aldım” dese de, ruhunun derinliklerindeki “naif”lik, onu “tecrübeli ve kaşer erkekler” sınıfına sokmuyordu...
***
Güzel kadınla konuşmaya başladılar...
Bir akşam, şehrin kenarda, köşede kalmış bir deniz kıyısı balıkçısında buluştular...
Akşam saatleriydi...
Genç gazeteci; restorana erken gitti...
Genç kadınla hiç karşılaşmamıştı...
“Ne olur ne olmaz resimlerindeki gibi değildir... Tanımam rezil olurum...” diye düşünerek; kapıyı gören köşe masalardan birine yerleşti...
***
Bir süre sonra güzel kadın, etrafında huzme yaratırcasına restorandan içeri girdi...
O kadar dikkat çekiciydi ki, genç adam tedirgin oldu;
“Herkesin gözleri şimdi buraya dikilecek” diye içinden geçirdi...
***
Evli değildi, yaptığı bir kaçamak falan da değildi...
Gizli bir sevgilinin korkusu da mevz-u bahis değildi...
Ne ki, gazete sayfalarında boy boy resimlerinin çıkmasından hep tedirgin olurdu...
***
Ne yazık ki gazete sayfaları onun bu sıkıntısını hiç tınmayacak, o günlerden başlayarak izleyen günler ve yıllarda, genç adamı sayfalarına sıkça baş tacı edeceklerdi...
O geceden sonra, sık sık buluştular...
Bir ilişki yaşıyorlardı ama, nasıl bir ilişki yaşadıklarını tam oturtamıyordu adam...
İÇKİ VE SİGARA İÇMEYEN GÜZEL... 2
Genç kadın içki ve sigara kullanmıyordu...
Spor yapıyordu, fit bir vücudu vardı...
Kendisine bakıyor, sağlıklı besleniyor ve birlikte oldukları zamanlarda, genç adama “sağlıklı beslenme” üzerine öğütler veriyordu...
Bazen ton balıklı kepekli makarna gibi, yemekler yapar, adama yedirirdi...
Güzel kadın, hayatta çok şey yaşamıştı...
Adı manşetlerden inmemişti...
***
O sıralarda tam 35 yaşındaydı ve neredeyse 15 yıldır manşetlerin ortasındaydı...
Genç gazeteci ise 36 yaşında, henüz o dünyalarla tanışmamıştı...
Sağlıklı beslenme ve yaşam günlerinin uzaklarında, deli bir bohemin içinde geceler boyu bitmeksizin çalışıyordu...
Stres dolu, rekabetçi bir işi ve
başarıya odaklı bir hayatı vardı...
***
Bir gün şehirden uzakta bir deniz kenarı kasabasına gitmişlerdi...
Sahilde otururken, bir kadın genç kadınla gazeteciye yanaşarak, resim çektirmek istedi..
-“Ah” dedi “Ne güzel sizi görmek...”
-”Beraber bir resim çektirebilir miyiz?..”
Adam uyanmamıştı, “olabilir”miş gibi bakıyordu...
“Güzel Kadın” bir atmaca gibi atladı...
“Resim çekmeyin lütfen...”
Talepte bulunan kadın hemen uzaklaşıverdi...
NEW YORK’TA HERKESİN DİKKATİNİ ÇEKEN GÜZEL KADIN... 3
Altı haftalık bir tatil almıştı genç gazeteci;...
-“Yürü yurt dışına gidelim” dedi, “Burada rahat yaşayamıyoruz ilişkiyi...”
New York’a gideceklerdi...
İstanbul’da rahat rahat görüşemiyorlardı, dışarısı daha rahat olacaktı...
Paris, New York sonra yeniden Paris...
Adamın tam da yerli yerine oturtamadığı ilişkileri başlayalı birkaç ay olmuştu...
Ancak New York’ta yolda rahat yürüyebildikleri söylenemezdi...
Herkes “kadın”a bakıyordu...
O derece alımlıydı kadın New York caddelerinde...
Kendisine öyle bakılmasına alışkındı...
***
Hatta biraz bu durumu oyuncak haline getirmiş oynuyordu... Bir kadının, imkansız olan her şeyi yapabileceğine” o tatilde kanaat getirdi adam...
Bir önceki güzel sevgilisi, oyunu bu kadar açıktan oynamazdı...
Güzel kadın herhangi bir garsonu, yoldan geçen bir adamı, oteldeki bir görevliyi, tek bir bakışıyla altüst ediyordu...
Bu oyunu “eğlenmek için” oynuyordu... Yanındaki erkeğe bu durumda iki yol kalıyordu... Ya sevmediği bu oyuna istemeden katılacak... Ya da içinden sinirlenip dışına taşırmayacak...
***
Genç adam, Fransız erotik film fantazyalarını çağrıştıran bu tür oyunlardan pek zevk almazdı... Bu durumda yapacak tek bir şey kalıyordu...
Sinirlense de fazla dışarı taşırmayacaktı...
O da öyle yaptı...
Genç kadın “eğlenceli oyununu istediği zamanlarda oynuyor, keyfini çıkartıyordu...”
***
O akşam New York’ta çok kalabalık ve geniş bir kafe-bar’a oturduklarında saat 19 sularıydı...
Bar üstünde sigara içilebiliyordu o sıralarda New York’ta...
Kadın bara oturduğunda anda bar müşterileri ve barmenler ilgiyi bu ikiliye çevirdiler...
Genç gazetecinin; orada sonradan ettiğine pişman olacağı sözcükler çıkıverdi ağzından:
-“Sevgili ....” dedi,
-“Sen çok güzel bir kadınsın...
Hayatının zirvesini yıllardır yaşadın ve yaşıyorsun...
35 yaşındasın ve zirvede herkesin ilgisinin odağındasın...
Bense bir erkeğim... Hayat merdivenlerini daha yeni çıkmaktayım...
Bundan sonra erkek olduğum için benim yıllarım başlayacak...
Sen yıllar içinde düşüşe geçeceksin...”
***
Cin gibi bir kızdı...
Gözlerinin içi parıldadı bir an, şeytanca bir gülümseme yayıldı yüzüne...
Anlamıştı adamın ne dediğini!..
Ses etmedi hiç...
Genç gazeteci; “Hayatın kadın erkek arasındaki farklılığını” eşitlemeye çalışıyordu... Kırıcı değildi; ama yine de hayatın ilerleyen yıllarında New York’ta söylediği bu sözler ona fazla gelecekti......
Güzel kadın önemsemedi, güldü geçti...
PARİS’TE VEDA... 4
New York’ta çekişmelerle dolu tatilleri bitti... Dönüşte Paris’te iki gün kalıp, öyle döneceklerdi...
Biletler öyle alınmıştı...
Ancak Paris’e indikleri gün genç kadın “Benim İstanbul’da işlerim var... Yetişmem lazım... Bugün hemen gidelim İstanbul’a...” diye ısrar etmeye başladı...
Talep çok ani gelmişti ve bunun niye olduğunu genç gazeteci anlamamıştı...
O birkaç gün daha kalmak istiyordu, hayallerinin şehri Paris’te...
Çok çalışmış, zor bir yayın dönemi geçirmiş, bir süre daha gözlerden uzak dinlenmeyi planlamıştı...
***
Genç kadın ise “Bugün gidelim, hemen bugün gidelim” diyordu...
Genç gazeteci o gün “kadının ani gelişen travmatik yörüngesine” girmeyi reddetti;
-”Biletini değiştirelim, akşama alalım...” dedi... -“Seni bırakırım... Ama ben kalacağım Paris’te...”
***
Genç kadın şaşırmıştı...
Beklemiyordu böylesi bir “cevabı...”
-”Sen gelmeyecek misin?..” diye bir daha sordu...
Gazeteci; fikrini değiştirmeyecekti...
Paris’te birlikteliğin olduğu kadar; ayrılığın da başka bir tadı vardı...
Pont Neuf’e (Dokuzuncu Köprü’ye) gider, üzerinden Saint nehrinin bulanık akan sularına dalar giderdi insan...
Genç gazeteci da öyle yaptı ve ışıl ışıl bir Paris gecesinde, köprü üzerinde Saint nehrinin bulanık akan sularına daldı gitti bir süre...
NEW YORK’TAKİ KAFE-BAR... 5
Yıllar yıllar geçti bu olayın üzerinden...
Bir gün bir kız arkadaşıyla oturmuş sohbet ediyordu genç gazeteci... Artık 36 değil, 46 yaşındaydı...
Köprülerin altından çok sular akmış popüler kültürün göbeğinde uzun yıllar kalmış, sonra çok başka mecralara yelken açmıştı...
Kız arkadaşının telefonu acı acı çaldı...
Arayan bir gazeteciydi ve “Çok Güzel Kadın”ın, “iyi günler geçirmediğini” acilen hastaneye yatması gerektiğini söylüyordu.....
***
Kaldıracak kimsesi yoktu...
Kızı hastaneye yatmaya ikna edecek kimse olmadığı gibi...
Telefonlar etti tanıdığı doktorlara Adam...
Güzel Kadın’la ertesi günü konuşup, ikna etmeye çalıştı; doktora gitmeye...
***
O gece ve izleyen günlerde derin bir üzüntü duydu gazeteci...
On yıl önce bir New York kafe-bar’ında, güzel kadının erkeklerle oynadığı eğlencelik oyuna tepki duymuş, “Artık senin değil, benim yıllarım başlıyor” mealinde sözler söylemişti...
***
O sözleri söylediği, Güzel Kadın, şimdi kötü durumda, hastaneye yatmayı bekliyordu... Genç gazeteci yapılması gerekenleri yaptı... Doktorlarla konuşup, güzel kadının hastaneye yatmasına önayak oldu.,.. Kadınla ilgili bir şey duyduğunda aklına hep New York’taki o bar gelecekti...
İkisinin 35’li yaşlarında yaşamlarının kısa bir süre için kesiştiği o bar...