Çözüm sürecine Dersim’den bakmak...
.
Tunceli’ye ilk defa yirmibeş yıl önce genç bir üniversite öğrencisi olarak gelmiştim. O vakitler Erzurum yolu Bingöl üzerinden değil, Tunceli ve Pülümür güzergahından geçerdi. Daha sonra bu yol tamamen yasaklandı. 20 yıl önce, 20 sonra Tunceli’yi düşünürken kendi kişisel hikayem gözümün önüne geldi. Yirmi yılda Türkiye, bölge ve hepimiz çok değiştik. Ancak bu değişim çok sancılı ve kederli oldu.
Sadece şu örnek dahi sanırım yaşanan değişimi görmek bakımından önemlidir. Elazığ’dan Tunceli’ye gelirken eskiden tam beş kontrol noktasından geçerdiniz. Şimdi tek bir kontrol noktasında durdurulmadan rahatça yol alabiliyorsunuz.
Dersim dört dağ içinde...
Tunceli, tarih boyunca birçok acıya şahitlik yapmış bir coğrafya. İmparatorluk dönemine uzanan bu sorunların temelinde merkezi idarenin düzenlemelerine karşı çıkan bir toplumsal muhalefet bulunuyor. Şeyh Sait olayı sonrasında Dersim’in de isyan edeceği korkusuyla bölgede sıkı tedbirler alındı. 1925 yılından 1938 yılına kadar devam eden olaylar, bölgeyi açık cezaevi durumuna getirdi. Dersim ismi Atatürk tarafından Tunceli olarak değiştirilirken, Tunceli Kanunu çıkarıldı. Başbakan İsmet İnönü’nün “Dersim vilayetinin oluşturulmasıyla birlikte askeri bir idare kurulması ve Dersim vilayetinin ıslahının bir programa bağlanması lazımdır” sözleriyle, 25 Aralık 1935’te 2884 sayılı “Tunceli İlinin İdaresi Hakkındaki Kanun” kabul edildi. Kısa süre sonra Dersim operasyonunun düğmesine basılırken insanlar mağaralarda zehirlendi. Mete Tuncay’ın ifadesiyle ‘Kurtuluş savaşında verilen kayıptan daha büyük ekonomik ve insani kayıplar yaşandı.’
20 yıl önce, 20 yıl sonra...
Bugün yaşananları anlayabilmek için 1938’e değil, sadece yirmi yıl öncesine gitmek yeterli. Tunceli Valiliği’nin 15 Ağustos 1994 tarihli, 1090 sayılı genelgesi ile uygulamaya koyduğu, “gıda malzemeleri hareketlerinin denetimi,” fiiliyatta Tunceli’de gıda ambargosuna dönüşmüştü.
Tunceli Valiliği’nin bu genelgesi ile şehrin giriş ve çıkışlarında bulunan kontrol noktalarında Merkez Jandarma Komutanlığı’ndan alınan “kontrollü gıda sevki” izin kağıdı olmadan yiyecek ve giyecek götürülmesi yasaklanmıştır. Güvenlik kuvvetlerinin köylerde yaptıkları operasyonlarda evlerinde elli kilodan fazla un bulunan hanelerden bu unlar alınıp Jandarma Karakolları’na bırakılmaktaydı. 1994 CHP Tunceli raporundaki şu ifadeler sanırım fazla söze gerek bırakmıyor: “1938’de Dersim’den sürgün edilenlere sağlanmış olan olanaklar dahi, bugün köyünden sürgün edilenlere çok görülmekte; yurttaşlarımız kendilerine yöneltilen bu zulmün nedenlerini anlayamamaktadır. Tunceli’de yaşayan vatandaşlarımız 1993-1994’de, demokratik ve çağdaş toplumlara yakışmayan, hukuksal temeli olmayan, Tunceli’yi adeta açık bir cezaevine dönüştüren bir uygulama ile karşı karşıyadır.”
On başlıkta Dersim notları...
Tunceli Üniversitesi’nin daveti üzerine dün çözüm sürecini konuştuk. Şehirde ihtiyatlı bir iyimserlik var ve her yerde çözüm süreci konuşuluyor. Rektör Durmuş Boztuğ, Ali Kemal Özcan, Orhan Miroğlu ve Muhsin Kızılkaya ile birlikte bir yıllık bilançoyu hınça hınç dolu bir salonda tartıştık. Sabah erken saatte Seyit Rıza meydanında konuştuğum ak saçlı insanlar ‘elleri yüreklerinde çözüm sürecini takip ettiklerini ve hükümetin bu süreci bırakmaması’ gerektiğinin altını çizdiler.
1. Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da plajı olan tek şehir Tunceli. 2. Munzur Vadisi baharda başka güzel, vaktiniz olursa muhakkak görmelisiniz 3. Otuz yıldır devam eden şiddet bölgenin tabiat güzelliklerinin üzerini örterken eylemsizlik bu güzelliklerle ilgili bir farkındalık yaratmış. 4. Tunceli 2014 yılını yaşasa da şehir hala 1938 sendromunu atlatamamış. 5. Çözüm süreci büyük bir dikkatle ancak daha çok eleştirel gözle takip ediliyor. 6. Şehrin ortasında gecekonduya çevrilen kışla güzel bir kültür merkezi olacağı günü bekliyor. 7. BDP İl Eşbaşkanı Leyla Akyıldız hükümete çağrı yaparak güven artırıcı adımların atılmasını ve hızlı hareket edilmesini talep ediyor. 8. Çarşıda en çok konuşulan konu bölgede yapılan karakol ve kalekol inşaatları. 9. CHP’nin belediye başkanlığını kaybetmesinin sebebi adayın Ankara’dan atanmasına ve ithal aday algısını değiştirememesine bağlanıyor. 10. Tuncelililer, vilayetlerinin adını Dersim olarak değiştirilmesini istiyorlar...