Yeni yönetimin işi zor!
.
Dünkü haberleri özetleyecek olursak Ak Parti kongresi yapıldı, yeni yönetim kadrosu belirlendi, tek aday olan Ahmet Davutoğlu Genel Başkan seçildi ve önemli bir NATO toplantısı İstanbul’da başladı.
Kongrede 13 yıldır AKP yönetiminde olan birçok ismin Merkez Karar Yönetim Kurulu (MKYK) dışında kaldığı görülürken bazı yeni isimlerin girmiş olması gün boyu yorumlarda tartışılan konuydu.
Örneğin; 13 yıldır ekonomi yönetimini yapan ve “tüm AKP hükümetlerinde bulunmuş tek bakan” olan Ali Babacan, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, çözüm sürecinin mimarlarından eski Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, görevini Tuğrul Türkeş’e devreden eski Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç partinin MKYK’ya giremeyen önemli isimleri arasındaydı.
Başkanlık sistemine halk desteğinin fazla olmadığını söyleyen Osman Can’ın MKYK’ya girememesi ama bu sistemi ilk günden beri savunan, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Burhan Kuzu’nun girmesi dikkat çeken noktalardan biriydi.
Eski dinamikler!
Eski kongrelerin daha dinamik havası yerine biraz yorgun ve durgun görünen kongre sırasında TV’lerde konuşan AKP milletvekilleri “2001’de AKP’yi doğuran dinamiklerin yeniden canlandırılması, eski motivasyonun yakalanması gerektiğini, bu başarılırsa tek başına iktidarın mümkün olacağını” söylediler.
Oysa 2001’den bu yana geçen uzun yıllar içinde hiçbir şey eskisi gibi kalmadı. Türkiye’nin siyasi hayatında, iç ve dış politikasında çok önemli değişiklikler oldu.
Seçmen bu olaylardan etkilendiğini ve birçok şeyin değişmesini istediğini 7 Haziran’daki tercihleriyle gösterdi.
Sonra terör eskisinden beter şekilde yeniden başladı ve hala durdurulamıyor. Halkın morali bu nedenle de çok bozulmuş durumda ve Türkiye çok kritik, üzücü, “acil çözümlerin getirilmesi beklenen” bir sürecin içinde…
Nato ve terör!
NATO Askeri Komite Genelkurmay Başkanları Konferansı dün İstanbul’da başladı. Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar; “Türkiye’nin şu anda NATO’yu etkileyen 3 büyük krize; Suriye, Irak ve Ukrayna’ya komşu tek NATO ülkesi” olduğunu, IŞİD’in bölgeye ve NATO güvenliğine oluşturduğu tehdidi ve faaliyetlerinin Türkiye sınırında gerçekleştiğini” anlattı. PKK teröründen söz etti.
Suriye ve Irak’taki krizin komşu ülkeler için daha büyük bir soruna dönüştüğünü ve şu anda müdahalenin önemini vurguladı. Nato Askeri Komite Başkanı Pavel ise “Türkiye NATO ittifakının sarsılmaz bir üyesidir” şeklindeki klişe cümleyi tekrarladı.
Oysa NATO, Birleşmiş Milletler, AB, ABD hepsinin bu dönemde “Irak ve Suriye kaosunun Türkiye’de yaşanmaması için” ellerinden gelen desteği vaat etmeleri önemlidir. Bu baskıyı hissetmelerinin sağlanması gerekiyor.
Aynı sıralarda PKK Kandil liderlerinin yaptığı toplantıda “erken seçimde zarar görülmemesi için seçime kadar ateş kes olup olmaması” tartışılıyordu. Bu toplantıdan “terörün sürdürülmesi” kararı çıktı.
“Erken seçimde zarar görmek”ten söz ediliyorsa PKK’nın HDP ile ilişkisi ve planlarından haberi olmadığı düşünülebilir mi sorusu cevaplanmalıdır. Seçim öncesi gerçekler anlaşılmalıdır!