Yargı Cumhurbaşkanlığı’na bağlı mıdır?
.
Yargıtay ve Danıştay Başkanları’nın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gezilerine katılması deneyimli hukukçular ve diğer siyasi partiler tarafından sert şekilde eleştirildi.
Barolar, hukukçular “İki başkanın da görevden ayrılmaları gerektiğini” de söylediler.
Yargıtay Başkanı İsmail Cirit ise “Asılsız haberlerde bahse konun edilen gezi ve toplantılara katılmam temsil ettiğim makam nedeniyle ‘devlet protokolünün gereği olarak’ şahsıma yapılan davetlere icabet etmektir” dedi.
Yargıya güven; yüzde 30
Acaba kim haklı; “yargıya güvenin yeniden tesis edilmesi”, Hükümet’in önündeki meseleler arasında sayıldığına, Başbakan Yıldırım tarafından da dile getirildiğine göre…
Yargıtay Başkanı İsmail Cirit’in bizzat kendisi “Yargıya güven yüzde 70’lerdeydi, şimdi yüzde 30” dediğine göre bu meselenin açıklaması nedir?
Önce Eski Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker’in söylediklerine bakalım (Hürriyet 31 Mayıs, Salı);
“ Yargı bağımsızlığı, tarafsızlığı, ‘kuvvetler ayrılığı ilkesinin vazgeçilmez temel ilkeleri’dir. Yasama, yargı, yürütme bunların birbirlerine üstünlüğü yoktur. Bu güçler arasında ‘hiyerarşik bir bağ’ söz konusu olamaz”.
Gerçeker kendi Yargıtay başkanlığı döneminde çok yerden davet geldiğini, ama ‘tarafsızlık ilkesine gölge düşmesin ve toplum yanlış algılamasın’ diye hassasiyet gösterdiğini, katılmadığını da vurguluyor.
Kurtulmuş’un sözleri
Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş ise bu konuda:
“Yargı kurum ve kuruluşları nihayetinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin en üst makamı olan Cumhurbaşkanlığı makamına bağlıdır” dedi.
Numan Kurtulmuş “Olayın niye bu kadar siyasallaştırıldığını anlamanın mümkün olmadığını da söylüyor.
Oysa tepkiler siyasi değil, yoğun olarak hukuki… Mevcut Anayasa’nın 9’uncu maddesi de, 138’inci maddesi de “yargıçların, mahkemelerin bağımsız olduğunu, kimsenin denetiminde olmadığını” söylüyor.
Konu karışık olduğu ve yanılmaların olabileceğini düşünerek en deneyimli anayasa hukukçularının görüşünü aldım.
Güçler ayrılığı… Nasıl?
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’un bunu Anayasa’nın hangi maddesine dayanarak söylediğini anlamadıklarını, “Yargı en üst makama, cumhurbaşkanına bağlı” dediğiniz anda bir hiyerarşiden söz edildiğini, ortaya “emir ve talimatla hareket edecek bir yargı imajı” çıktığını anlattılar.
Venedik Komisyonu kararlarında “Yargıçların sadece bağımsız ve tarafsız olması da yetmez, toplumda bu algının oluşturulması, güven gerekir. Bunu yargıçlar ve yürütme organı sağlar” dendiğini hatırlattılar.
Yargının, özellikle yüksek yargının “yürütmeyle veya cumhurbaşkanıyla arasında bir uyum”dan söz edilemez, örneğin Anayasa Mahkemesi “Yüce Divan” olarak siyasetçiler hakkında karar veriyor, bu nedenle yargıçlar kendini “devletle özdeşleştiremez” dediler.
Yüksek mahkeme yargıcı “protokol adamı” değildir dediler. Buna bir de “partili, taraflı cumhurbaşkanı” uygulamasının filen başlamış durumda olduğunu eklersek “yargı cumhurbaşkanına bağlıdır” sözünün yanlışlığı ve güçler ayrılığını tümüyle ortadan kaldıracağı daha kolay görülecektir.