Türkiye’nin öfkesi!
.
ABD Başkanı Obama ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Cuma günü telefonla yaptığı görüşmede Obama’nın “Suriye rejimi ve YPG’nin Suriye’nin kuzeybatısına ilerlemesine ilişkin kaygısını dile getirdiği” de bildirildi.
Obama’nın konuşmasında yine “ortak düşmanımızın IŞİD olduğu” var ama Ankara saldırısını yapanın YPG olduğu anlaşılmasına rağmen PYD-YPG’nin de terör örgütü olduğu ifadesi yok.
Obama’nın “YPG Suriye’nin kuzeybatısına ilerliyor” endişesi taşıdığına inanmak da mümkün değildir, çünkü bu ilerleyişe hava desteği verdiğini gizleyemez.
Bakın 18 Şubat’ta İngiliz Financial Times gazetesi ne yazmış: “YPG desteği nedeniyle Türkiye’nin ABD’ye duyduğu öfke Başkan Yardımcısı Biden’ın Ocak’ta Ankara’ya yaptığı ziyaret sırasında taşma noktasına geldi”.
Fark nedir?
“IŞİD’le savaşma” adı altında YPG’ye katılan ABD askerlerinden biri ABD’de Wall Street Journal’a “PKK ile YPG arasında fark yok. PKK’lılar arma değiştirerek YPG’li oluyor” açıklaması yaptı.
Hükümetin “geçirmeyiz” dediği Fırat’ın batısında YPG’nin kontrol sağlaması konusunda HDP Milletvekili Meral Danış Beştaş “Ankara’ya duyurulur. Dün büyük bir müjde aldık, kırmızı çizgiyi aştık, Fırat’ın batısına geçtik” dedi.(PKK ile YPG arasında fark görmüyor.)
Bu açıklamalara HDP Milletvekili Altan Tan’ın birkaç gün önce TV’deki “Kuzey Irak ‘Güney Kürdistan’, Suriye’nin kuzeyi ‘Güneybatı Kürdistan’, Türkiye’nin Güneydoğusu ‘Kuzey Kürdistan’dır” sözlerini de ekleyebiliriz.
Misilleme ve girişler!
Bunları bir arada okurlar ve “Eylemin YPG’ye yapılan topçu ateşlerine misilleme olduğunu” anlatan telsiz konuşmalarını dinlerlerse belki ABD yöneticileri için anlama açısından kolaylık sağlanabilir. PYD-PKK’ya verdikleri tonlarca silahın nerelerde kullanıldığını anlayabilirler.
Bunları bir arada okumak HDP-PKK’nın “yeni anayasa”dan ne beklediğinin açıkça görülmesini de sağlıyor.
“Özyönetim” ifadesiyle “Kuzey Kürdistan” arasında bir fark yoktur ve Güneydoğu’da sürdürülen amansız terörün hedefi budur.
“Güney sınırımızda yeni bir Kandil oluşmasına izin vermeyeceğiz” derken “yeni bir devlet oluşturmaları” karşısında alınacak pek fazla önlem de kalmadı.
Ankara’da bombalı saldırıyı yapan YPG’li terörist Türkiye’ye 2 yıl önce “sığınmacı” olarak girmiş. AB ülkelerinin artık sığınmacı almamalarının önemli nedenlerinden biri budur.
Bizim kontrolsüzce izin verdiğimiz milyonlarca sığınmacı arasında giren çok sayıda teröristin kurdukları hücreler, yıllardır depolanmış silahlarla ne eylemler planlayacağını anlamak artık çok daha zordur..
Hatalarımız!
Bu sığınmacılara kimlik kontrolü yapmak, teröristleri ayıklamak ise imkansızdır.
Rusya ile savaş tehlikesi bitmiş değil, Rusya Dışişleri Bakanlığı BM Güvenlik Konseyini “Türkiye’nin Suriye’ye olası kara harekatıyla ilgili olarak toplantıya çağırma kararı” aldı.
Görünen şu ki; Suriye iç savaşının başında tüm ülkelerden önce “taraf” olmamız, “çözüm sürecinde PKK’ya zaman ve güç kazanma fırsatı vermemiz”, sınırımız boyunca PYD’nin ilerlemesine tepkide geç kalmamız sanıyorum en büyük hatalarımız olarak kalacak!