‘Türk tipi’ hukuk!
.
Hepimiz aslında bu ülkede gerçek bir demokrasi varmış gibi konuşuyor ama demokrasinin şartlarını da “kendimize göre eğip bükebileceğimizi” sanıyoruz.
Örneğin, bir demokrasi ancak “hukuk devleti” ile var olabilir ama biz neredeyse evrensel hukuku da tamamen “Türk tipi hukuk”a çevirmek üzereyiz.
Anayasa Mahkemesi’yle ilgili son tartışmaların halkta ciddi endişelere yol açtığını dün yazmıştım. Oysa AYM’nin tartışılan kararı, davanın sürdüğü bir ceza mahkemesine “beraat ettir, bu dava yanlıştır veya mahkum et” şeklinde bir karar değildi.
Devlet tartışıyor
Anayasa Mahkemesi “temel, demokratik hak ve özgürlükler” çerçevesinde, bir mahkemenin davayı görürken verdiği “tutuklama” kararını hak ihlali saydığını, yapılanın “gazetecilik faaliyeti” olduğunu bildirmişti. Bu AYM kararı her şeyden önce uluslar arası masumiyet karinesine uymayı içeriyor.
Mahkemenin devam etmesine hiçbir engel yok, bir yetki gaspı da yok.
Devlet makamlarının “yargı özellikle de yüksek yargı kararlarını” eleştirme değil, hukuksallığını tartışması toplumda “devletin devleti tartışması, saygınlığını zedelemesi” algısı yaratır ve sonucu da kaos olur.
Paket olmamalı!
Başkanlık daha doğrusu “Türk tipi başkanlık” sisteminde nelerin değişeceğini topluma anlatmadan, parlamenter sistemi kaldıracak “başkanlığı da içeren bir paket halinde” referanduma sunmak da çok yanlış sonuçlara yol açar.
Başkanlıkla ilgili konuşmalar bugüne kadar sadece “başkanlık sistemi de parlamenter sistem gibi meşrudur, bütün gelişmiş ülkelerde başkanlık sistemi var” gibi kalıplaşmış söylemler içinde kaldı.
Neden dünyada sadece “ABD’de nispeten başarılı” olduğu, orada “2 ayrı meclis” olmasının ve baştan beri (sonradan çevirerek değil) mevcut olan “federatif yapının ve valilerin” denetimdeki rolü, başkan dahil herkesin tartışılmayacak şekilde saygı gösterdiği ve kararlarına uymak zorunda olduğu güçlü-bağımsız bir yargının “başkanı denetleme”deki önemi halka anlatılmadı.
Başkanlık ve muhalefet
Türkiye’de, çoğunluğu tek partide olan “tek meclis”le nasıl bir denetim olabileceği, Parlamento ve muhalefet partilerinin ne olacağı, başkanın “Meclis’i feshetme yetkisi ve kararnamelerle yönetme” konusu, başkanın tek başına nelere karar verebileceği bilinmiyor. AKP İstanbul Milletvekili Mustafa Şentop’un Antalya’da “Yeni Anayasa Konferansı”nda neden “Türkiye’de başkanlık sistemi olması halinde CHP, MHP ve HDP’nin hükümet olma ihtimali kalmaz” dediği sorulmuyor. Ya Hukukçu Bülent Arınç’ın “Ancak muhalefet partileri varsa ve iktidara gelme fırsatı bulabileceklerse demokrasi var demektir” sözleriyle Şentop’un sözlerindeki tamamen zıt durum?
Chp’nin raporu
CHP 3 farklı üniversiteden bir “anayasa hukukçuları heyeti”ne kapsamlı bir “Başkanlık Raporu” hazırlatmış.
Uzun çalışmalar sonunda ortaya mükemmel bir rapor çıkmış ama sonra bu rapor rafa kaldırılmış. Nedenini açıklayabilirler mi?
Tepkisel konuşmalar yerine tüm partiler halka “referandum sonucunda neler olabilir, başkanın yetkileri ne olacaktır” konusunu anlatmak zorundadır.