Tek konu ‘terör’ olmalı!
.
Mardin Nusaybin’de PKK’lıların roketatar saldırılarıyla şehit olan 3 askerimizden sonra Şırnak Silopi’de de dün çatışmalar yeniden başladı.
Terör örgütü saldırılarına karşı operasyonlar sürerken halk evlerini terk ediyor.
PKK’lı bir “canlı bomba” kadın terörist Ankara girişinde yakalandı.
Gaziantep’te 2’si canlı bomba 4 IŞİD’li yakalanıp tuutklandı.
İçişleri Bakanlığı ise 5’i kadın 23 “IŞİD’li terörist” için toplam 42 milyon lira ödül konduğunu açıklamış.
Arananlar arasında eylem hazırlığında olduğu bildirilenler ve IŞİD’in Adıyaman hücresi olan Dokumacılar grubunun başındaki Mustafa Dokumacı da var.
Türkiye tek başına!
ABD Savunma Bakanlığı’nın “Türkiye’deki askeri üslerde çalışan personelin aileleri Türkiye’den ayrılsın” uyarısından sonra İncirlik üssündeki tüm ABD’li siviller kentten ayrıldı.
Bu haberler ve terör eylemleri ile turizmin de büyük ölçüde etkilendiği, rezervasyonlarda iptallerle birlikte gemi turlarının da kaldırıldığı biliniyor.
Kısacası, Türkiye’ye “can kayıplarımız” yanında maddi-manevi büyük sıkıntı yaşatan bir IŞİD-PKK ortak terör anlaşması tablosu var ortada…
Buna karşılık baktığımızda ABD ile AB’nin “Türkiye’deki IŞİD-PKK terörü ve bu terör örgütlerinin yok edilmesi” konusunda hiçbir gayretlerini görmüyoruz.
Tam aksine, bize “yanınızdayız” demekten başka bir yardımda bulunmayan bu ülkeler, aralarına terör örgütlerinin sızdığını açıkça belirttikleri kalabalık göçmen kitlelerini Türkiye’ye göndererek kendilerini kurtarma telaşındalar.
Asıl görev ne?
Suriye ve Irak’ta “Koalisyon güçleri olarak, PYD’yi de yanımıza alarak IŞİD’le savaşıyoruz” derken Suriye’den farkı kalmayacak sayıda teröristin kanlı eylemler yaptığı, canlı bombaların onlarcasının arandığı Türkiye’den söz etmiyorlar.
İçişleri Bakanlığı’nın “teröristler için ödül” koyması yarar sağlayabilir ama Bakanlığın asıl görevi bu teröristlerin tümünü “güvenlik güçleriyle” yakalamanın başarılmasıdır.
IŞİD gibi bir örgütün “Adıyaman, Gaziantep gibi illerimizde hücreler kurmayı nasıl başardığını”, PKK’nın tonlarca patlayıcıyı belediyelerden habersiz saklayıp yollara yerleştirdiğini ortaya çıkarıp bunları yok etmektir.
Bunlara göz yuman-engellemeyen belediyeler, gözden kaçıran Emniyet müdürlükleri, diğer sorumlular ortaya çıkarılmalıdır.
Terör tehlikesi olan iller açıklanmalı ve güvenlik en üst düzeye çıkarılmalıdır.
Haklı tepki!
Kahramanmaraş’ta mülteci yerleştirileceği söylenen konteyner kent için yerel halkın tepkisi, Dikili halkının benzer tepkileri şiddetle bastırılacak tepkiler değildir.
Vatandaşlar endişe etmekte “en az AB ülkeleri ve özellikle Yunanistan” kadar haklıdır. Kahramanmaraş’ta Alevi vatandaşlar yanında Sünni vatandaşların da bu kamplara “IŞİD ve El Nusra militanları, cihatçı gruplar yerleşir” korkusu taşıdığı bildiriliyor.
Bugüne kadar çok sayıda yurttaşımızı kaybettiğimiz “canlı bomba saldırılarını yapan teröristlerin Suriye bağlantılı veya mültecilerle Türkiye’ye girmiş oldukları” hatırlanırsa yalnız onların değil tüm toplumun aynı endişeyi taşıdığı anlaşılacaktır!