Tehlikeli sürecin içinde!
.
Türkiye içerde ve dışarıda karışık, sancılı bir dönemden geçiyor. Bu dönemi ancak sükünetle, olayları soğukkanlı olarak atlatmak mümkün… Aksi takdirde seçime kadar üzüntüden üzüntüye savrulup duracağız.
Bu arada geçmişte yapılan haksızlık ve hukuksuzlukların su yüzüne çıkması da gerginliği arttırıyor. Örneğin yıllarca toplum olarak sıkıntısını yaşadığımız davalardan biri olan “Poyrazköy davasında 83 sanığın tamamına beraat kararı” çıktı.
Sahte delil üretenler için “suç duyurusu” yapılmasına karar verilmiş. Bu dosyanın içinde “Kafes Eylem Planı, Amirallere suikast, Gölcük’te bulunduğu iddia edilen belgeler, ÇYDD ve ÇEV gibi iki önemli sivil toplum kuruluşunun yöneticileriyle ilgili iddialar” birleştirilmiş olarak bulunuyordu.
İşkence ve itibar
Kısacası, tek bir dosya ile sadece ülkenin saygın, önemli isimleri ve kurumları yıllarca ekranlardan, gazete manşetlerinden suçlanmakla ve itibarları zedelenmekle kalmadı, evlerine baskınlar yapıldı, arandı, eşyalarına el kondu ve başka şeyler de oldu.
Hayatını ülkesinin gençlerini yetiştirmeye, çaresiz hastalıklar için hastaneler kurmaya,sağlıktan eğitime her konuda ilerleme sağlamaya adamış olan ÇYDD Başkanı Türkan Saylan hayatının son günlerinde çirkin iddialara cevap vermek zorunda bırakıldı ve hayatını bu şartlarda kaybetti.
Yaptırım gerekiyor
Şimdi yıllar sonra “sahte delil üretenler için suç duyurusu yapmak” acaba adaleti sağlayacak, maddi-manevi büyük kayıpları onaracak mı? Bu olayları yürüten savcılara, haberleri manşetlerden, TV’lerden “yargısız infaz” şeklinde verenlere uygulanacak bir yaptırım olmayacak mı?
Bir demokraside, hukuk devletinde bunlar mutlaka yapılmalıdır. Aksi takdirde gelecekte bu fahiş yanlışların benzerlerinin yapılması önlenemez.
Hükümet üyelerinin sık sık “yılanın beli kırıldı” açıklamaları yapmasına rağmen terör eylemlerinin arkası kesilmiyor ve birçok yerde PKK’nın arkadan saldırmalarıyla, yollara döşenen bombalarla şehitler vermeye devam ediyoruz.
Bu şartlar altında 1 Kasım’da Güneydoğu’da seçmenlerin hayatının güvence altına alınması kolay değildir. AKP genel başkan yardımcıları arasında bu konuda görüş ayrılıkları var ama sandıkların yeri değişse de değişmese de asıl çözülmesi gereken konu “sandığa gidecek seçmenlerin can güvenliğinin sağlanması” olmalıdır.
Financial Times birkaç gün önce “IŞİD’in özellikle Türkiye’nin sınır kontrolünü kaybetmesi üzerine ülkedeki gizli operasyonlarını arttırdığını” yazdı. Türkiye bir değil, birkaç terör örgütünün ağır tehdidi altında ve sınır kontrolünün en üst düzeyde sağlanması çok önemli.
Suriye’de durum giderek karışıyor, Rusya’nın IŞİD’den çok Esad muhaliflerinin elindeki toprakları geri almak üzere onların bulunduğu bölgeleri bombaladığı, İran ve Hizbullah’ın aynı saflara katılacağı haberleri Ortadoğu’daki dengeleri değiştirdiği gibi ABD’nin politikalarını da hızla değiştirecektir.
Bu tablonun sonuçları Suriye kadar Türkiye’yi de etkileyecek. Ekim ayı içinde gözümüzü dört açmamız gereken günler geçireceğiz, riskler her zamankinden çok fazla!