Tansiyon düşürülmeli!
.
Türkiye’nin de maalesef artık içinde bulunduğu Ortadoğu kaosu azalmıyor, aksine giderek artmayı sürdürüyor.
Başbakan eski Yardımcısı ve Ak Parti Ankara Milletvekili Ali Babacan Roma’da siyasi bir panelde yaptığı konuşmada Rus uçağının düşürülmesi olayıyla ilgili olarak “İki ülke arasındaki sorunun iyi niyet temelinde çözülebileceğini, sınırı ihlal edilen ve hava sahası ile topraklarını savunan Türkiye’nin kendini müdafaa hakkı olduğunu” söyledi.
Oysa Rusya Devlet Başkanı Putin’in yaptığı açıklama ve Suriye’nin Türkiye sınırına çok yakın kasabaların bombalanması ile son bir haftada birçok köy ve kasaba tahrip edilmesi, 141 kişi ölmesi, bu saldırıların devam etmesi iyi niyetle bağdaşan bir görüntü değildir.
Eylem ve söylem!
Putin “Suriye’deki hava üslerini ek savaş uçakları ve hava savunma sistemi ile güçlendirdiklerini, uçaklarının devamlı olarak operasyona çıktığını ve bir tehdit halinde yanıtlarının çok sert olacağını” söylüyor.
Bugünden itibaren Türkiye’nin sınırına bitişik yerleşim yerlerindeki Türkmenleri korumak üzere Suriye ve Rusya’ya herhangi bir öneride bulunması bile imkansız hale getirilmiştir.
Buna karşılık Türkiye bir yandan sınırını birkaç kilometre geçen Rus uçağını düşürme hakkına sahip olduğunu söylerken Irak hükümetinin tepkilerine karşın Irak Başika’da bir üs kurma ve takviye güç gönderme eylemiyle dünyanın gözünde kendi politikasına ters düşen bir durum sergilemektedir.
Krizi arttırır
Dışişleri Müsteşarı ile MİT Müsteşarı’nın “Başbakan Davutoğlu’nun özel temsilcileri” olarak Bağdat’a gidip konuyu görüşmelerine rağmen Irak Başbakanı İbadi olayı “İşgal ve BM prensiplerinin çirkin şekilde ihlali” olarak değerlendiren ve “Birleşmiş Milletler’den Musul’daki Türk askerinin derhal çekilmesi için resmi başvuru yapılmasını isteyen” bir yazılı talimatı Dışişleri Bakanlığı’na gönderdi.
Biz ise Başika’da alınan tedbirin gizli bir faaliyet olmadığını söyleyerek “Irak’ın toprak bütünlüğünün korunması ve terör örgütlerinin yarattığı tehdit”i öne sürüyoruz.
Eğer konu “IŞİD’e karşı önlem almak veya savaşmak” ise bunu Irak hükümetinin onayını alarak yapmak gerekiyor. Şu anda ısrar ettiğimiz karar; başta ABD ve Rusya olmak üzere diğer ülkelerin, belki BM’nin bize karşı tavır almasına neden olur.
Bu ülkelerin de Suriye’de veya Türkiye’nin Güneydoğusunu ilgilendiren olaylarda kendilerini bağımsız ve sorumsuz hissetmelerine fırsat verir, örnek yaratır, ekonomimizi de olumsuz etkileyen mevcut krizleri derinleştirir.
Barış istiyorsak!
Dış politikada unutmamamız gereken nokta ortaya çıkan krizlerin iç politika kadar kolay, söylemlerle ve ikna girişimleriyle düzelmeyecek olması ve bedelinin de ağır olmasıdır. Bunu Rusya ve Irak’la olan sürtüşmelerde son birkaç haftada açıkça gördük.
Bu nedenle kendimizin de söz ettiği “sorumluluk” çerçevesinde adım atmak, tansiyonun yükselmesine değil düşmesine çalışmak ve barış isterken savaşın tam ortasına düşmemek önceliğimiz olmalıdır.
Aksi takdirde Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmamız bu ortamda mümkündür, unutmayalım!