Sorunlar ve kaos!
.
Bugün 19 Mayıs… Büyük önder Atatürk’ün “sonunda inanılmaz zaferler kazandığı, bir mucize yarattığı Milli Mücadele”yi Samsun’dan başlattığı gün. Çağdaş ve demokratik Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli o gün bir avuç kahramanın gösterdiği cesaretle atılmış ve büyük komutan ve kurucu devlet adamı Atatürk bilinçli bir seçimle 19 Mayıs’ı bu ülkenin gençlerine armağan etmiştir.
Atatürk ve silah arkadaşlarına milletçe duyduğumuz minneti bir kez daha ifade ederken nice 19 Mayıs’ları takdirle ve özgürce kutlamamızı diliyorum.
Bu özel ve önemli günde ülke gündemimiz ciddi bir karışıklık içinde…
Cumhurbaşkanı Erdoğan sık sık “Türkiye’nin barındırdığı 3 milyon mülteciye 10 milyar dolar harcadığını, onlar için gelen tek destek parasının ise BM’nin verdiği 400 milyon dolar olduğunu” söylüyor.
Bu mülteci sorunun yanında AB ile “o ülkelere yasal yollardan gitmemiş mültecileri de almak” için bir de geri kabul anlaşması yaptık. Bu mülteciler bizim miydi, Türk müydü ki ki biz geri kabul ediyoruz?
AB Bakanı Volkan Bozkır şimdi AB’nin önce “bizi razı etmek için” öne sürdüğü sonra mülteci yardımı gibi yan çizdiği “AB ülkelerine girişte vize muafiyeti” konusunda “terörle mücadele yasası değişikliği” engelini aşmak için çalışıyor.
Özgürlükler ve terör
AB’nin bu konudaki kriterlerinin yasal çerçevesi “AİH Sözleşmesi, AİHM içtihadı, AB üyesi ülkelerin icraatı ile uyum içinde düzenlenmesi” gibi şartlar taşıdığı gibi “Düşünce, basın, toplantı, örgütlenme özgürlüğü” gibi başka önemli konular da var.
Batı medyası şimdiden “Türkiye’ye vize muafiyeti terör riskini arttırır” manşetleri atıyor. Bunun anlamını düşünmek şarttır. Türkiye’de birden fazla terör örgütünün aralıksız süren terör eylemleri yaşanırken bizim gündemimizin en önemli konusu da “mülteci sorunu ve terörü önleme” olmalıdır.
Oysa Türkiye; seçilecek yeni başbakan, muhalefet partilerinde ve AKP’de “yeni genel başkan” haberleriyle, dokunulmazlıklar Meclis’te kalkacak mı, referandum olacak mı olmayacak mı, bir sandık mı-2 sandık mı olacak sorularıyla uğraşıyor.
Muhalefet sorunu
Bu konuların hepsi ve elbette referandum; bizien önemli sorunlarımızdan uzaklaştıran, zaman kaybetmemize neden olan konulardır.
Eski Sağlık Bakanı Halil Şıvgın “Dokunulmazlık konusunun referanduma götürülmeden Meclis’te daha yumuşak bir şekilde halledilmesi gerektiğini, referanduma gitmenin terörü hızlandırabileceğini” söyledi.
Yargıtay’ın kolayca vereceği 3 sayfalık bir kararı vermemesi üzerine yapılması önlenen MHP olağanüstü kongresi olayları, en güçlü aday Meral Akşener ile Cemaat arasında bağlantı kurmaya çalışarak onu zayıflatma çabaları ise içler acısı görünüyor.
Demek artık “kurtulmak istediğiniz her isme Cemaat damgası yapıştırmak veya rakip partileri her fırsatta HDP ile yan yana koymak” yetecek. Bu olanlar Türkiye için acıdır.
Partiler bin kez seçim kaybetseler de genel başkanların koltuğa yapışma hakkı da, iftira anlamındaki yakıştırmalar da tarihte görülmemiştir.
Meclis bu konuları aşıp bir an önce asıl gündeme dönmek zorundadır!