Şampiy10
Magazin
Gündem

Son nefes son söz..

.

ABONE OL
Vatan Haber

Toplumsal dayanışmanın ruhu yeni Özgecanlar kaybetme riskinden uzak durmayı emrediyor bize.

Son zamanlardaki ölümlerde siyaset dünyasının rolünü, her gün daha bir kolaylıkla yakalamak mümkün oluyor.

Sıklaşan cinayetlerde rolleri olduğunu fark etmek, dileriz ki vicdanlarını, çektikleri o ezici yükten kurtarsın..

İlk bakışta görülen dramatik gerçek, ölümlerin büyük farkla nefret cinayeti adı koyabileceğimiz cürümler olmasıdır.

Bu ilişki nefret cephesini kayıran bir hız taşıyor. Dün Kadıköy’de gazeteci Nuh Köklü, kendisine saldıran bir esnaf tarafından bıçaklanarak öldürüldü.

Köklü’nün mensubu olduğu Yeldeğirmeni Dayanışması’ndan yapılan açıklamada “Bu bir nefret cinayetidir. Canımız yanıyor” denildi.

Cinayetin psikolojik kaynağını arayanlara yardımcı olacak bir ipucu da verildi açıklamada.

Nuh Köklü’nün ölümü bir kartopu ile gelmişti.

Gazeteci Köklü bir grup arkadaşı ile dayanışma evinden çıktıktan sonra kartopu oynamaya başladı.

Bunlardan biri sokaktaki bir esnafın camına isabet etti. Ve elim olayın sonunu esnafın elindeki bıçak tayin etti.

Yeldeğirmeni Dayanışması’nca yapılan açıklamaya bakılırsa “Esnafa polislik yetkisi veren iktidarın yarattığı bir ölümdü..”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gezi eylemlerinde polislerin yanı sıra esnaf tarafından da dövülerek öldürülen Ali İsmail Korkmaz’ın davasının görüldüğü saatlerde, Esnaf ve Sanatkârlar Şurası’nın kürsüsünde şunları söylüyordu;

“Esnaf gerektiğimde askerdir, alperendir, kahramandır, polistir, hakimdir...”

Köklü’nün son nefesini verdiğine tanıklık eden arkadaşları, şöyle dediğini duydular:

“Ne olur bu bir rüya olsun!”

Arkadaşları onun, dileği Tanrı katında makbul sayılacak kadar iyi insan olduğunu söylüyorlar.

Allah rahmet eylesin.

En doğru test

Türkiye’nin kaderini değiştirmek o kadar da zor değil.

Küçük bir test yeterli.

Mesela HDP milletvekili Hasip Kaplan, Hürriyet’ten Ahmet Hakan’a mülâkat vermiş.

İç Güvenlik Paketi’ne iktidar “bu yasaların tümü AB ülkelerinde var” derken muhalefet cephesi “hepsi yalan” diyor.

Bir partinin işe yarayıp yaramayacağını, yalan söyleyip söylemediğine bakarak ölçmekten daha sağlam bir sınav yöntemi bulunabilir mi?

Siyasetçi kalite kontrolunu neden bu basit ve garantili yöntemle yapmaz?

Yoksa “yalan yarıştırmanın sonu yok” ispatlı gerçeğinin kimseye iddia kazandırmayacağını hepsi iyi bilir

O sebeple mi?

Yazarın Diğer Yazıları

  1. Yazarımız, yıllık izne çıktığı için bir süre yazılarına ara vermiştir.
  2. CHP’de seçim ve yerel seçim!
  3. Yeni sistemde denetim nasıl?
  4. Yeni bir erken seçim mi?
  5. Mülteciler ve Merkel!
  6. Siyasette şiddet!
  7. Farklı bir demokrasi!
  8. Değişim hemen başlamalı!
  9. Türkiye’nin yeni dönemi!
  10. Heyecanla Beklenen Pazar!

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.