Siyasal yargılama!
.
Türkiye’nin Ergenekon soruşturmalarıyla tanıdığı Savcı Zekeriya Öz kendisiyle birlikte 3 savcı ve hakimin meslekten ihraç edilmesine tepki göstererek “Yazıklar olsun bağımlı HSYK’ya” demiş.
Yazdıklarının devamında “HSYK’da Cumhurbaşkanı’nın atadığı türbanlı üye ‘biz burada siyasal yargılama yapıyoruz’ diyerek kararların kimin tarafından verildiğini itiraf etmiş” diyor.
Çok can yaktı
Savcı Zekeriya Öz Ergenekon soruşturmaları sırasında sanıklara haksız ve hukuksuz sorular sorarak, savunmaları dikkate bile almadan masum insanların anlamsız iddialarla tutuklu yargılanmasını yıllarca sürdürerek hukukun yok edilmesine bilfiil katkıda bulunmuştur.
Gazetecilerin mesleki faaliyetlerinin, yazdıkları kitapların bile suç unsuru kabul edildiği, imzasız mektuplarla, tanık olamayacak nitelikteki insanların gizli tanıklıklarıyla Türkiye tarihinde kara bir leke olarak kalacak bu süreçte onun ve ÖYM’lerin kararları unutulacak gibi değildir.
Bununla birlikte o süreç içinde sanıkların ve avukatlarının tüm ifadelerine, sahte delilleri kanıtlamalarına rağmen Zekeriya Öz’e HSYK veya Hükümet tarafından bir tepki duyulmamıştır.
Kamuoyu bilmeli
Hükümet üyelerinin karıştığı 17-25 Aralık soruşturmasıyla birlikte Zekeriya Öz birdenbire “Paralel için çalışan bir savcı olarak” görevinden alındı ve sonunda meslekten de ihracına karar verildi.
Öz’ün tepkilerinde söz ettiği “CB’nin atadığı türbanlı HSYK üyesi” vurgusunda dikkat çekici olan bu üyenin türbanlı olması değil, söyledikleridir. Bir savcı veya hakimin meslekten ihraç edilmesi “siyasal bir yargılama” ile değil, ancak “ciddi hukuki yanlışları” nedeniyle olabilir.
Ki bu durumda o nedenleri “yıllarca darbe iddiaları ve yargılamaları izlemek zorunda bırakılan” kamuoyu da bilmelidir. Savcı Öz’ün sahte delilleri gerçek kabul ederek yıllarca tutuklu bıraktığı kişilerin de bu hakkı vardır.
Arınç ve Çiçek!
Sonradan Ergenekon ve Balyoz hukuksuzlukları için “Cemaat kumpasıydı” demek hukuken kabul edilecek bir açıklama olamaz. O dönemde bu kararlar kim tarafından ve hangi “siyasal nedenlerle” verilmişse toplum bunun ortaya çıkarılmasını beklemektedir.
Nitekim Meclis Başkanı Cemil Çiçek dün yazdığımız gibi 2007 yılında “yargının siyasallaşmasının en büyük felaket olduğunu” söylediğini hatırlattı ve “bugün bunun büyük sıkıntısını çekiyoruz” dedi.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın 2 gün önce söyledikleri Çiçek’in sözlerinden farksızdır. Arınç “Bir ülkede yargıya güven yüzde 20’lere inmişse çok düşünmemiz lazım. Güzel saraylar yaptık ama adalete güven kayboldu” dedi.
Ergenekon ve Balyoz süreci soruşturulmalıdır ama yine dün yazdığım gibi “12 Eylül’den kalma bir durum olan HSYK’nın siyasi baskı altında tutulması” olayı da devam ettirilemez.
Yargının siyasallaşması Cemil Çiçek’in söylediği gibi “felaket”tir!