‘Sık lan sık’ tedbir değil
.
Tedbir bir noktadan sonra korkuyu kovan değil korkuyu davet eden sebep oluyor.
Türkiye sanki vehimlerine tutsak düşmüş bir polis devleti.
Asayiş ve güvenlikte güçlenme ihtiyacı dipsiz bir kuyuya benzer.
Önce yatıştırıcı almış gibi tatmin yaratır, zamanla alışkanlığa dönüşür ve tutsak eder.
Başımızda 13 yıllık ömrünün büyük bölümünü adalet ve güvenlik reformları düzenlemekle harcamış bir hükümet bulunuyor.
Defalarca değiştirilen paket paket, torba torba yasa bizi çözüme mi yaklaştırdı? Hayır, güvensizlik kolayca giderilemez.
Şu anda devlet bütün uzuvları ile yeni bir İç Güvenlik Paketi’ne yoğunlaşmış haldedir.
Ama büyük ihtimalle başarı şansı yüksek bir tedbir olmayacaktır.
Merhamet de lâzım
Devletin orantısız gücü güvenlik güçlerine hiddet ve şiddet olarak yansıyor.
Kaba güç kullanmaya alışmış bir polisle uzlaşma olmuyor. Devletin 1 numaralı görevi ülkede can ve mal güvenliğini korumaktır.
Etkili bir toplum polisi işlevi, hakkını aramaya çalışan vatandaşı sokağa çıktığına pişman etmek değildir.
Merhamet insana has bir duygu. Körelirse geriye işkence ve hakaret kalır.
Toplumsal olaylara müdahale eden güçlerin daha eğitimli hale gelmesi gerekiyor. Bu ihtiyaç hafta içinde kendini gösterdi.
Ankara’da işinden eve dönmeye çalışan Yılmaz Koçyılmaz’ı Trafik Polisi durdurdu. Yol şartlarının elverişli olmadığını söylemesi tartışma yarattı.
Sürücünün “zincirim var, takarım” sözü işe yaramayınca polis bildiği ve beğendiği çareye başvurdu.
Vatandaşı yere bastırdı ve ellerine arkadan kelepçe vurdu.
Gerilimden sakınmak...
Sürücünün tansiyon hastası olduğu için yüksek risk taşıdığını söylemesi gecikmiş bir uyarı oldu.
Polisin hiddeti Gaziantep’ten de geçti.
Gazete ve TV kanallarında görmüşsünüzdür;
Yeni sanayi sitesinde işyeri alamadıkları için valiliğe yürümek isteyen esnafa polis bildik yöntemlerle yani biber gazı ile müdahalede bulundu.
Operasyonun biber gazı sıkma bölümüne katılmak istemeyen genç bir polis direnç gösterdi.
Onu da amiri yola getirdi.
Genç memuru ensesinden kavrayıp tartaklayarak “Sık lan, sık” diye uyardı ve yüklendikleri resmi göreve yoğunlaşmasını sağladı.
Toplumdaki gerilmenin dozunu ve yükseliş hızını görerek yaşamak lâzım.
Hak arayanlarla güvenlik görevi yapanları birbirlerine düşürmenin yanlışından korunmak için herkes elinden geleni yapmalı.