Şiddet böyle önlenemez!
.
Türkiye’de terör ve şiddetin her türü ile yıllardır o kadar iç içe yaşıyoruz ki maalesef artık toplumun bir “duyarsızlaşma” sürecine girmesi beklenen bir sonuç haline geldi. Normal olarak bir insanın hele de bir çocuğun hayatını kaybetmesi ya da tecavüze uğraması toplumda infial yaratırken son aylarda her gün bir başkasını duyduğumuz bu olaylar “sıradan haber” haline geliyor.
Toplum olarak “duyarsızlaşmaya direnmek ve tepki göstermek” zorundayız.
Bağışlanmaz suç!
Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü “Türkiye’de yaşanan ensest-aile içi tecavüz olaylarının Türkiye genelinde ‘yüzde 40’lara vardığını, bazılarının bu feci olayı gizlemeye bile gerek duymadığını” açıkladı.
TKDF Başkanı Canan Güllü ve çok sayıda kadın örgütünü bünyesinde toplayan bu dernek yıllardır “Türkiye Ensest Haritası” çıkarmak için çalışıyor.
Güllü; Din İşleri Yüksek Kurulu Dini Bilgilendirme Platformu’nun “bir babanın öz kızına şehvet duyması”na yönelik “haram değil” cevabıyla ilgili olarak “Diyanet web sitelerinde ensesti normalleştiren fetvalar vereceğine Milli Eğitim Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı bu konuya çözüm üretmeli” diyor.
Burada önemli olan 2 noktadan biri gerçekten de artık bakanlıkların daha fazla zaman kaybetmeden “bugüne kadar üzerine eğilmedikleri ama kadın ve çocukların hayatını mahveden” aile içi ve dışı tecavüz olaylarına köklü bir çözüm üretmeye çalışmasıdır. İkincisi ise Diyanet İşleri Başkanlığı’nın “açık suç sayılacak ve sosyal medyada günlerdir halkın tepkisini toplayan böyle bir mesajı nasıl yayınlayabildiği”nin araştırılmasıdır.
Sabotaj mı?
Diyanet ve Din İşleri Yüksek Kurulu bu olayın “elektronik ortamda yapılan bir hile ve tahrifat” olduğunu açıkladı ama böyle bir soru ve cevabın o sitede bulunması ve tepkiler üzerine kaldırılması konusunda bu açıklama yetersizdir. Bakanlıklardan daha yüksek bir bütçeye sahip olan Diyanet’in, çocukların taciz ve tecavüzlerle ömür boyu tarifsiz mağduriyetler yaşadığı insanlık dışı böylesi bir eylemle ilgili olarak bu tür bir büyük hataya izin vermemesi görevidir.
Hiçbir kurum ve hiçbir kişi din adına böyle yorumlar yapamaz, yaptığı takdirde mevcut suçun yanına bir de “İslam dinine ve toplumsal-insani değerlere zarar verme” suçu eklenir.
Kurum sorumlularının istifası gerekir.
Devletin görevi!
Aynı sıralarda Rize’de “İl Özel İdare Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Nuri Gezmiş’in yetiştirme yurdunda kalan 2 erkek çocuğa cinsel istismarı” haberi çıktı.
Soruşturma başlatıldı, sanık gözaltına alındı. Görüldüğü gibi bu insanlık dışı eylemler “devlete emanet edilmiş sahipsiz çocuklar”a bizzat devlet görevlileri tarafından da yapılıyor.
Diğer tarafta 3 çocuk annesi eşini acımasızca öldüren bir adamın cezası “mahkeme sürecinde saygın tutum, haksız tahrik” gibi gerekçelerle indirilebiliyor.
Türkiye’de şiddet “en ağır suçlara” göz yumma ile önlenemez, devlet bu gidişi durdurmak, yaptırımları uygulamak, kurumlarıyla ilgili suçlarda gerekeni yapmak zorundadır!
Diyanet İşleri’nin toplumun tepkisini çeken fetvaları da son bulmalıdır.