Şehitlerimiz PKK, FETÖ!
.
“Alışmayacağız, bu terör bitecek” dedik ama bitmedi. Her gün gencecik askerlerimizi PKK terörüne şehit vermeye devam ediyoruz.
Putin’le görüşülüyor, Trump’la görüşülüyor, AB’yle toplantılar oluyor, NATO Zirvesi toplanıyor ama Türkiye’ye her gün en alçak yöntemlerle saldıran PKK ile ilgili bir karar yok. Bir konuşma bile yok.
Son olarak G-7 Zirvesinde ABD, İtalya, Fransa, İngiltere başta olmak üzere birçok ülke liderleri toplandı, çıkan sonuç; “Terörle mücadele için yeni bir eylem planı”…
Söz ettikleri tek terör, kendilerine de zarar veren “IŞİD terörü” ki bu IŞİD’in kim tarafından, hangi amaçla türetilmiş bir terör örgütü olduğu bile belli değil.
Arada bir dünyanın başka köşelerinde terör saldırısı yapması bile insanda “küresel tehdit imajını güçlendirmek için yapılan eylem” duygusu uyandırıyor.
Hükümet artık zaman kaybetmeden Batı’nın gözünü Türkiye’yi tehdit eden PKK-PYD terörüne çevirmesini, bir çözüm bulunmasını sağlamak zorundadır.
İkizi savaşmasın!
Bir gün içinde Ağrı, Şırnak, Hakkari ve Van’da 8 şehit vermiştik, arkasından başkaları geldi.
Dün, Hakkari’de PKK saldırısında şehit düşen 25 yaşındaki Uzman Çavuş Gökhan Peker’in cenazesinde karısının tabuta sarılıp “Ben seni bu vatan kurban ettim Gökhan” diye ağlayışı medyada haberdi.
Kendisi de Hakkari’de görev yapan ikiz kardeşi Uzman Çavuş Ertan Peker de cenazedeydi.
Genelde şehit düşenler yoksul ailelerin çocukları.
Sosyal medyada fotoğrafları vardı; Ağrı’da sağanak yağmurda evi çöken şehit anası ile babası açıkta yataklarının üzerine oturmuş “devlet bize başımızı sokacak bir ev versin. Hiç olmazsa ölene kadar orada yaşayalım” diyorlar.
Mültecilerin daha rahat etmesi için proje üretmeden önce kendi asker ve şehit ailelerimizin yaşamını kolaylaştırmak, yağmurda çökmeyecek eve sahip olmalarını, rahatça doymalarını sağlamak gerekmez mi?
Bir aile bir evladını PKK terörüne şehit vermişse, hiç değilse “kardeşinin, ikizinin terör bölgesinden çekilmesi” adil olanı değil midir? Aynı aile “ikizi de kaybetse” bu acıya nasıl dayanabilir?
FETÖ operasyonları
PKK terörü olanca hızıyla devam ederken (PYD’nin sınırımıza yerleşmesi ile hep sürecektir) biz FETÖ’ye yoğunlaşmış haldeyiz.
15 Temmuz günü neler olduğu konusundaki bilgiler ve tutuklamalar da karmakarışık hale getirildi.
Darbe girişiminin hemen ertesi günüden başlayarak arşivlere bakıldığında, daha önce de MİT’e bilgiler aktarmış olan “ihbarcı Binbaşı”nın “Akıncı Hava Üssü’nde olağanüstü hareketlilik olduğu ve bir darbe girişimi olabileceği” konusunda MİT’i uyardığı birçok haberde, yazıda görülecektir.
O günlerde bunlara itiraz gelmemişken şimdi birden bu Binbaşı’nın ifadesinde “Darbe ihbarı yapmadığı, MİT Müsteşarı’na yönelik bir operasyondan söz ettiği” ortaya çıkıyor.
Gelişmeler 16 Temmuz’dan başlayarak incelendiğinde ise tablo farklı. Toplum hafızasında da farklı.
Bir yıldır Türkiye gündeminin ilk konusu olan FETÖ darbe girişimi şeffaf ve inandırıcı olarak soruşturulmalıdır.