Şehirlerde güvenlik ABD ve AB!
.
Başkent Ankara son beş ayda 3’üncü, son 25 günde 2’inci bombalı terör saldırısını yaşadı, Pazar günü gerçekleşen saldırıda 35 vatandaşımızın hayatını kaybettiği, 125 yaralı olduğu açıklandı.
Aralarında gencecik öğrencilerin olduğu yüzlerce vatandaşımız alçak terör eylemlerinin kurbanı oluyor. Türkiye’nin başkentinde, en merkezi bölgelerde yapılan saldırılar adeta “devlete meydan okuma” havasında gerçekleştiriliyor.
Pazar günü saat 17 sıralarında, patlamadan kısa süre önce Vatan internet sitesine alınmış bulunan “ABD’nin Büyükelçilik sitesindeki ABD vatandaşlarına Güvenlik Mesajı’nı” okudum.
ABD vatandaşlarını uyardı!
Mesaj kendi sitelerinde ve “sadece kendi vatandaşlarını uyaracak şekilde” yazılmıştı.
İçinde Türk hükümetine ait bina ve lojmanların olduğu Bahçelievler bölgesinde bir terör saldırısı olabileceği yönünde Büyükelçiliğin elinde bilgiler olduğu” söylenerek vatandaşları uyarılıyordu.
Bu mesajdan kısa süre sonra, 18.45’te Kızılay saldırısı olduğunda doğal olarak tepkiler görüldü.
Bunun üzerine ABD Büyükelçiliği ikinci bir açıklama yaptı ve “Türk hükümetinden herhangi bir tehdit bilgisi edindiğimizde bunu vatandaşlarımızla paylaşıyoruz. Verdiğimiz haberi Türk makamlarından teyit ettik” dedi.
İlk değildir, bundan önce de ABD’nin kendi vatandaşlarını uyardığı “tehlike mesajlarını” bizlerin duymadığı oldu.
Eksik nedir?
İstihbarat eksikliği olup olmadığı ile ilgili sorular her saldırıdan sonra sorulur, tartışılır.
Çok sayıda insanımızın hayatını kaybettiği terör eylemlerinin arkasından haber kanallarında konuşanlar saatlerce hep aynı sözleri, daha önce yapılmış konuşmaları tekrarlıyorlar.
“Bu saldırının tüm Türkiye’ye yapıldığı, terör örgütünün eylemleri şehirlere indirdiği, terörün bizi yıldıramayacağı, teröre karşı tek vücut olacağımız, milleti sağduyuya davet etmek, endişe etmeyin demek, terörü lanetlemek” gibi açıklamalar doğrudur ama çözüm değildir.
Batı ülkeleri böyle bir “terör saldırısı ihtimali” olduğunda söz konusu bölgeleri derhal ve bazen günlerce kapatıyor.
Can güvenliğini sağlamak!
Vatandaşlar korkacak, sokağa çıkmayacak, terör örgütü amaca ulaşacak gibi konuları düşünmüyor, halkın güvenliği her şeyin önüne geçiyor.
Terörü Güneydoğu’dan çıkararak canlı bomba saldırılarıyla ülke çapına yaymak ve Türkiye genelinde bir “Suriye’deki savaş havasını” yaratmak PKK’nın uzun süredir yaratmaya çalıştığı tablodur.
Diğer tarafta Türkiye sadece PKK eylemleriyle değil, sınırlardan sızarak, mültecilerle girerek ülkeye dağılmış birçok terör örgütünün tehdidiyle karşı karşıyadır. Bu bilindiğine göre, istihbaratı geldiğine göre, ABD’nin kendi vatandaşlarına yaptığı uyarının, aynı gün Ankara halkına da yapılması gerekmez miydi? Hükümet bu konuyu (bundan sonraki ihbarlar için de) araştırmalı, sorumluları bulmalı değil mi?
Toplumu kahreden bu saldırılar olurken Merkel ve AB hala ve hiç yüzleri kızarmadan Türkiye’yi “kendilerini mültecilerden kurtarması için” ikna görüşmeleri yapıyor. Büyük bir hatanın eşiğinden dönme şansımız hala var, bunu kullanalım!