Seçim ve sıkı yönetim!
.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Meclis Başkanı Yılmaz birlikte erken seçim kararını aldılar. Başbakan Davutoğlu’nun yaptığı açıklamada “Bu bir devlet görevidir. Bu bir Anayasal zorunluluktur” dedikten sonra şöyle devam etti: “Gönül isterdi ki ‘tüm siyasi partiler sorumlu davransın’ ve bugün Türkiye’de bir kez daha seçime gitme ihtiyacı oluşmamış olsun (…)
Sayın Kılıçdaroğlu’na bir kez daha teşekkür ediyorum. Son derece kapsamlı bir çalışma yürüttük. Koalisyon teklif edilmedi kanaati yanlıştır. O görüşmeleri ‘koalisyon zemini olup olmadığını’ görmek için yaptık”.
Öncelikle CHP ile olan duruma bakalım; Erken seçim “tüm seçenekler ortadan kalkmışsa” zorunluluk olabilir. Başbakan konuşmalarında Kılıçdaroğlu’na tekrar tekrar teşekkür ettiğine göre CHP tarafından bir engelleme yapılmamış.
Sorumlu davranış!
Bu demektir ki “tüm siyasi partilerin sorumlu davranmadığı” söylenemez. Türkiye’nin içinde bulunduğu en ağır şartlarda koalisyon görüşmeleri “zemin yoklama” için değil, şartlar üzerinde iyi niyetle anlaşmaya çalışma” için yapılır.
Başbakan, Bahçeli ile görüşmesinden söz ederken onun “AKP azınlık hükümetine ve Meclis’ten erken seçim kararına” karşı olduğunu söyledi. Ve sonra “partilere ‘erken seçim kararını birlikte alma’ teklifi yaptığını ama çağrısının karşılık bulmadığını” ekledi, “Bu noktaya bizim siyasi irademizle gelmedik” dedi.
İmkansız olan neydi?
Tabloya uzaktan baktığınızda CHP ve MHP’nin “üzerinde uzlaşması imkansız olmayan, bir orta nokta bulunabilecek” şartlarının hangisinde ve hangi nedenle anlaşılmadığını kimsenin bilmediği görülüyor.
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu “Cumhurbaşkanı’nın Anayasa hükümlerine rağmen hükümeti kurma görevini kendilerine vermediğini, bunun sivil darbe anlamına geleceğini” söyledi.
MHP Lideri Bahçeli hala “MHP gerekli özveriyi gösterecektir. Seçimlerin yinelenmesinin esas sorumlusu Erdoğandır. Millet namlu ucunda seçime gidecek” diyor. Durum böyleyken seçime ortak bir irade yerine “tek partinin iradesiyle gidildiği” yadsınabilir mi? Bu partilerden seçim hükümeti desteği istemek mantığa sığar mı?
Davutoğlu birinci turda HDP ile “çözüm süreci” konuştuklarını söylemiş, ikinci turda “tabanımız istemiyor” denerek HDP ile görüşme yapılmamıştı. Oysa şimdi AKP ile HDP’nin kuracağı bir seçim hükümeti ortaya çıkacak ki HDP’liler buna hazır olduklarını memnuniyet içinde açıklıyor. Madem ki iki parti seçim hükümeti kurabiliyor, koalisyon için neden bir araya gelmediler?
Birbirlerini suçlamak yerine, yıllarca “çözüm süreci” diyerek halka ümit verdikleri sürece dönüp terörü durdurmaya çalışmaları neden imkansızdı? Seçime giderken ve seçim ertesinde AKP-HDP görüşmelerinin neden birden kavgaya dönüştüğü, sürecin neden aniden bitirildiği de cevap verilmesi gereken sorulardan biridir.
Seçim zamanı mı?
Hakkari Şemdinli’de PKK bombasıyla 2 asker şehit, 5 asker yaralı, Nusaybin’e izne giden polis çapraz ateşte şehit, analar, babalar, ağabeyler ağlıyor haykırıyor.
Hakkari Valiliği Şemdinli, Çukurca, Yüksekova’dan sonra ilin içinde de “özel güvenlik bölgesi” yani sıkıyönetim ilan edildiğini duyuruyor. Dünyadan uyarılar geliyor.
Sizce seçim zamanı mıdır?