Savaşın sonu göründü mü?
.
Terör söz konusu olunca haberciler kontroldan çıkıyor.
PKK söz konusu olduğunda ilerlemeler tatmin edici mi, bakmadan “The End” ne zaman, hemen bu soruluyor.
“Şu anda Türk halkını eskisi kadar üzen, bunaltan, kamu güvenliği konusunda korku ve baskı yaratan bir sorun bulunmuyor.
O zaman neden bu tedirginlik?
Terör silâhı patlamıyor.
Bırakın halk ateşkesi içine sindirsin. Tehdit eden eşkıya da kanunlara tabi olduğunu anlasın.
Halkın can ve güvenliğine tehdit oluşturacak şekilde silâhla yaşamanın bir hak olmadığını herkes öğrensin!”
Çözüm Süreci projesinin amacı asayiş ve güvenlikte daha ileri bir sükûn ve huzur ülkesi yaratmak değildir. Bedeli ağır da olsa bugünkü şartlar başarı sayılabilir.
Ama buna rağmen içimiz rahat değil.
IŞİD varken olmaz
Kaygan bir zeminde yürümenin sıkıntısı, hayatımızı kısıtlıyor.
Aradığımız rahatı bize yaşatmıyor.
Asayiş ve sükûn sanki kalıcı olmayacak duygusu, yaşadığımız ortamı zehirliyor.
Çare elbette Çözüm Süreci’ni hızlandırmaktır. Ama sınırlayıcı etkenleri nasıl aşacağız?
Olaylar Suriye ve Irak’taki Kürtleri IŞİD terör örgütü ile savaşmak mecburiyetine sokmuştur.
Kürt gruplardan silâhlarını bırakmalarını böyle bir ortamda istemek gerçekçi olacak mıdır?
Çözüm Süreci müzakereleri zorunlu olarak önce ateşkes, sonra silâhların bırakılması ve nihayet “eve dönüş” aşamalarını kapsayacak biçimde genişleyecektir.
Burada dikkat edilmesi gereken şey hayal yaratmamaktır.
Masanın iki tarafında oturanların hiçbiri “yenildik, kandırıldık” duygusuna kapılmamalıdır.
Böyle pazarlıkların başına gelecek en kırıcı başarısızlık kamuoyu katında böyle bir algının oluşmasıdır.
Dönülmez ateşkes
Terör örgütünün şimdiye kadar silâhtan arınması ve sınırın öteki tarafına çoktan geçmesi gerekirdi.
Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan’ın son TV söyleşisinde hükümetin telâfi edici bir tedbir peşinde olacağı hissediliyor.
Akdoğan’ın sözlerinden, Öcalan’ın geçen yılki Nevruz mektubundan daha iddialı hedefler güdeceği belli oluyor.
Geçen yılın Nevruz meydanında açıklanan vaadler Kürt tarafınca yerine getirilmemiştir.
Akdoğan bu yıl bir telâfi mesajı beklediklerini açıkça söylemiştir.
Belli ki bir “silâh bırakma hadisesi” yaşanacaktır.
Bu hadisenin fikri, psikolojik ve siyasi zemini, hak ettiği önemi görüyor hükümet kanadında.
Bu Nevruz en azından ateşkesin sürekliliğini garanti etmelidir.
Bir de silâhlı mücadelenin bittiğini ilân etmeli!